Aylardır süren referandum tartışmaları artık yerini kampanyalara bıraktı.
Olacak mı? Olmayacak mı? Tartışmaları son buldu ve OHAL gölgesinde 16 Nisan’da sandık başına gideceğiz.
Bu bir yarış olacak.
Kıyasıya bir yarış.
Karo kor.
Dişe diş.
Kim galip gelecek, buna halk karar verecek.
Herkes vicdanının sesine kulak verecek ve oyunu kullanacak. Çıkacak sonuca mutlak saygı duyulması gerekiyor.
Ama öncesinde herkesin seçmenin görüşüne saygı duyması gerekiyor.
Doğal olarak hem ‘Hayır’, hem de ‘Evet’i destekleyenler seçime kadar bir kampanya yürütecekler. Bir taraf neden ‘Evet’ dediklerini anlatacak, diğer taraf ‘Hayır’ı neden savunduklarını.
Bunun demokratik bir ortamda ve baskı altında olmadan yapmak gerekir.
Şimdilerde şöyle bir sosyal medyaya ve bazı yaşanan gelişmelere bakıyorum da, pek te sağlıklı bir sürecin işlediğini göremiyorum ne yazık ki.
Yeni anayasa değişikliğini ve dolayısıyla başkanlık sistemini destekleyen hükümet ve karşı olan muhalif partiler arasında şartların hiçte eşit olmadığını görüyorum.
Bir taraf devletin tüm yetkilerini kullanarak referandum kampanyasını yürütecek, diğer taraf ise neredeyse kendisine yer verecek televizyon ve gazeteler olmadan seçmene kendisini anlatacak.
Bunun neresi eşit?
Şimdi gelelim yaşananlara.
Bir kesim özellikle referandumda ‘Hayır’ diyecek olanları şimdiden ‘Vatan haini’ ilan etti bile.
Bazı kesimler bunun bir seçim taktiği olduğunu belirtiyorlar.
Bu taktiğin akıl ve mantıkla alakası kesinlikle yok.
Bu mantığa göre şu andaki anayasa altında yaşayan herkes vatan hainliği altında yaşamış durumda mı oluyor?
Bu sorunun cevabını verecek biri var mı?
Sosyal medyaya düşen bir ses kaydı, yeni anayasa referandumu propagandasının camilere bile sızdığını gözler önüne serdi. Ses kaydına göre; daha önce de 15 Temmuz darbe girişimini kınayan vaazlarıyla gündeme gelen Ümraniye Modoko Camii imamı Hüseyin Güleç, verdiği cuma vaazında yeni anayasaya hayır diyenleri gafillikle, hainlikle suçluyor ve AKP'nin icraatlarını överek ‘evet' propagandası yapıyor.
Gürcan Dağdaş bu konuda kaleme aldığı yazısında şu cümleleri kullanıyor; “Düşünün ki, her iki kişiden birinin vatan haini olduğu bir ülkenin Başkanı olmak için, adeta ölüm kalım savaşı veren bir Cumhurbaşkanı, onu Başkan yapmak için çırpınan Başbakan ve parti genel başkanı ile karşı karşıyayız!
Merak ediyorum, olmazda diyelim ki sandıktan evet çıktı, bu zevat Kırk milyon haini ne yapacak?.”
Çok anlamlı bir soru.
Yani referandumda neredeyse yarı yarıya yakın oylar.
Kazanan çok az bir farkla kazanacak, kaybeden yine çok az bir farkla kaybedecek gibi görünüyor. Bazı kişilere göre ‘Hayır’ diyenler vatan haini ya. O zaman referandum sonrası bu kadar hain ne olacak?
Sadece bu da değil.
Posta Gazetesi Yazı İşleri Müdür Hakan Çelenk ve Kanal D sabah haberlerini sunan İrfan Değirmenci ‘Hayır’ dedikleri için Doğan Holding tarafından işten çıkarıldılar...
'Hayır' çağrısı yapan Türk Büro-Sen Genel başkanı Fahrettin Yokuş'a silahlı saldırı
Kamu-Sen'e bağlı Türk Büro-Sen Genel başkanı Fahrettin Yokuş'a evinin önünde silahlı saldırı gerçekleştirildi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Anayasa değişikliği amacıyla yapılacak referandumda için ‘evet’ ile ‘hayır’ üzerinden yaşanan tartışmaları değerlendirirken herkesin fikrini açıklamakta hür olduğunu belirtiyor.
Peki, Sayın Kurtulmuş bir vapurda ‘Hayır’ şarkısı seslendiren gençlere polisin müdahalesini hangi akıl ile cevaplayacak merak ediyorum.
Bakır Kurtulmuş neler söylüyor; “Herkes kendi görüşünü açıklamakta özgür. Falanca ‘evet’ dedi diye ona karşı bir linç kampanyası veya ‘hayır’ dedi diye bir linç kampanyası yapmanın, doğru olmadığı kanaatindeyim. Zaten iki tane seçenek var. Ya ‘evet’ diyecek ya da ‘hayır’ diyecek. İnsanlara, ‘Siz niye görüşünüzü açıklıyorsunuz?’ diyemezsiniz ki. Dolayısıyla burada herkes rahat olsun. ‘Evet’ diyenler de ‘hayır’ diyenler de karşı taraftakine saygı duysun. Özellikle sanat ve spor camiasında çok rahatlıkla linç kampanyası başlatma eğilimleri oluyor zaman zaman. Rıdvan bunu söylediyse, kendi içinden geleni söylemiştir. Bir başkası başka bir şey söylüyorsa, yine kendi zihnindekini söylemiştir. Dolayısıyla gayet güzel, keyifli, yaratıcı bir kampanya aslında.”
Evet, bu söylenenler çok doğru.
Hem ‘Evet’ hem de ‘Hayır’ demek vatandaşa anasının ak sütü gibi helaldir.