Türkiye cumhuriyetinin en çok tartışılan yapısı olan Ak Saray’da oturan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde 400 vekili bulamayınca vatandaştan intikam almaya başladı.
400 vekille başkanlık koltuğuna oturacaktı ancak HDP buna engel oldu.
Sen misin engel olan.
Önce ufaktan saldırmalar başladı bu partiye. Ardından hedef göstermeler ve sonunda yine ‘Çözüm Süreci’ öncesi yapılan bildik yakıştırmalar.
Efendim neymiş ‘Terör örgütüyle arasına mesafe koymamış’
Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak HDP milletvekillerini ve yöneticilerini hedef gösterip , “bedel ödemeliler” demesi. Son nokta oldu bence.
Şimdi biraz öncesine dönelim.
Seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kürt sorunu yoktur” diyerek Diyarbakır söyleminden çark etti. Ardından Dolmabahçe Mutabakatına rest çekti ve “böyle bir masa yoktur” dedi.
En son açıklamasında ise, HDP ile çözüm sürecinin yürüyemeyeceğini belirtti. Yani sürecin resmen bittiğini ifade etti. Hem de baldıran zehiri içerek!
Bakın ne dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çözüm sürecinin başlangıcına ve bugüne bakalım. Adımı attığımız andan itibaren akil insanlar çalışmalarını başlattı. Çözüm süreci istismar edildi. Martta başbakan olarak partimin başındaydım karşılığını bulmadı. Genel seçimlerde bu işin hasar gördüğünü gördük. Bu hasarla birlikte ortada gerçek var. Milli birliğimize, kardeşliğimize kastedenlerle bunu devam ettirmek mümkün değildir. Akl-ı selimin egemen olmadığı ortamda demokrasi olamaz” dedi.
Sürecin ruhuna kim ihanet etti bunu bilmek gerek.
Sürecin başladığı andan itibaren eller tamamen tetikten çekilmedi zaten.
Ortada sağlam bir mutabakat yokken bu işe girişmek yanlıştı.
Süreci devam ettirmek için hükümetin sürekli ortaya attığı ve dillendirdiği bir söylem vardı. “PKK silah bıraksın ondan sonra gelsin müzakere masasına otursun.”
Zaten çözüm sürecinin amacı silahların bırakılması değimli?
Eğer silahı bırakacaksa çözüm sürecine ve müzakerelere ne gerek var.
Sürecin başladığı andan şimdiye kadar geçen 2,5 yılı aşkın sürede her iki kesim de üzerine düşeni tam manasıyla yapmadı.
Çünkü her iki tarafta tam olarak karşıdakine güvenmedi.
Böylesi durumlarda üçüncü bir ülkenin hakemliği en doğru olan karardı.
Ancak hükümet buna yanaşmadı.
Bu gibi diğer ülkelerdeki durumlarda böyle yapılır ve çözüme gidilir.
Şimdi çıkıp tek cümle ile süreci bitirmek doğru değil.
Burada kan dökülmesini, anaların gözyaşı dökmemesini, şehirlere cenazelerin gelmemesi için müzakereler yapılacak. Bunu bu halktan esirgemek, yapılacak en büyük ihanettir.
HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerine grup toplantısında yanıt verdi.
Demirtaş bakın neler söyledi; “Dolmabahçe açıklaması Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinin en önemli siyasi işlerinden birisidir. Çok saygın çok ahlaki bir iştir.
Vatanda ihanet bölünme parçalanma beyannamesi değildir. Dolmabahçe mutabakatından 1 hafta sonra nasıl vazgeçtiklerini ibretle hep birlikte izledik. Sayın Cumhurbaşkanı masanın olmadığını, olamayacağını, hatta 'Kürt sorunu yoktur' noktasına getirdi meseleyi.
Bizzat o masada oturanları ben anlayamıyorum. Onlar neden sahip çıkmadılar. Bizim kadar siz de uğraştınız. Ahlaksız gayri meşru bir şey yapmadık. Ve bir hafta sonra bu iş bitiyordu. Bize deklarasyon çağrısı yapan AKP cenahına Dolmabahçe mutabakatını hatırlatmak istiyorum.
40 yıllık sorunun çözümüne 1 hafta kalmıştı. Neden vazgeçtiniz. Dağdaki örgütün lideri '1 hafta sonra kongre toplanması için çağrı yapacağım, silahlar bırakılacak artık' diyor. Biz bundan büyük memnuniyet duyduk. Sayın Cumhurbaşkanı PKK silah bırakacak diye neden paniklediniz? Öyle görünüyor ki bugün PKK’liler dağdan inse önüne geçecek 'aman inmeyin' diyecek. Bunu ülkenin Cumhurbaşkanı PKK’nin silahsızlanmasını engellemiştir. Bütün süreci bitirmiştir. Bunu bütün inançlarım kutsallarım üzerine yemin ederek söylüyorum. Ortada ülkenin bölünmesi tehdidi yok. PKK denilen örgüt ülkenin bölünmesi stratejisinden 20 yıl önce vazgeçmiş.”
Anlamsız bazı hırslar yüzünden ülkenin geleceğini olumlu yönde etkileyecek, Türkiye’nin önünü açacak bir süreç heba edildi.
Şimdi ise, ucu belirsiz karanlık bir yol görünüyor…