İktidar ve medya ilişkileri neredeyse her dönemde tartışılan konulardan olmuştur.
Basının görevi, halk adına iktidarları ve kurumları denetlemek ve okurlarına doğru haberi ulaştırmaktır.
Bu nedenle iktidarlar hep basını yanlarına çekmenin gayreti içinde olmuşlardır.
Basın hiçbir zaman iktidarın yanında olmaz.
O zaman ‘Etik’ grevini yerine getirmesi mümkün olmaz çünkü.
Hükümetleri ve iktidarları denetleyen ve yanlış yapmasına engel olan basındır.
Bu nedenle iktidarlar, kendisine yakın olanlar dışındaki medya grubunu hiç sevmez.
Bu nedenle ‘Yandaş medya’ kavramı kullanılır zaten.
Onları susturmak için çeşitli yollar dener durur.
Bir ülkede muhalif basın olmazsa olmazlardandır.
Düşünün ki hükümete yakın medyanın yazdığı bir haber var. Herkes tüm gazetelerin yazdığı aynı şeyi okur ve doğru olduğunu düşünür. Ta ki muhalif bir gazete veya televizyon çıkar ve aksini ispat ederek doğru bir haber yayınlar.
Şimdi şöyle iki ay öncesine bir dönelim. Yani yeniden çatışmaların başladığı tarihe.
Olayların patlak vermesinin hemen ardından bir anda birçok haber sitesi ve ajansa erişim kesildi.
Sadece basına yönelik bir sansür değil, aynı zamanda cep telefonu operatörleri de erişim engeli uygulamaya başlardı.
Peki, buradaki amaç neydi?
Operasyonların yapıldığı PKK’ye yakın olduğu düşünülen ajans ve haber siteleri susturularak bir başka alanda da operasyon yapıldı aslında.
Bir nevi, operasyonlar sırasında oluşabilecek yasadışı durumlardan kimsenin haberdar olmaması hedeflendi.
Böylelikle bazı durumlar gizlenecek ve üzeri örtülecekti.
Erişim engeli getirilen sitemlerin başında Dicle Haber Ajansı geliyor.
Sadece 2 aylık sürede site 20 kez kapatıldı, 9 kez siber saldırıya uğradı ve son olarak Diyarbakır bürosuna baskın yapılarak çalışanları gözaltına alındı.
Bu ajans bu güne kadar yandaş medyanın aksine birçok önemli habere imza atarak doğruları öğrenmemize vesile oldu.
Bunlardan birkaçı şöyle;
* 28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak'ın Uludere (Qilaban) ilçesi Roboski köyünde, ‘Yapılan hava bombardımanı ile 34 PKK'li öldürüldü’ denilen haberde katledilenlerin sivil köylüler olduğu bu ajans tarafından servis edilen haberler ile açığa çıktı.
* 11 Nisan 2015 tarihinde Ağrı'nın Tendürek Dağı’nda yaşanan çatışmada halkın yaralı askerleri taşıdığı görüntüleri servis ederek yapılan birtakım açıklamaların yalan olduğu anlaşıldı.
* 8 Ağustos 2015 tarihinde Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde bir şantiyeyi basan özel harekat polislerinin amirinin “Türkün gücünü göreceksiniz” dediği görüntüleri bu ajans servis etti.
* 7 Eylül 2015 tarihinde Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde HPG'lilerin yaptığı eylemde yaşamını yitiren askerlerin cenazelerinin halk tarafından taşındığını gösteren görüntüler DİHA tarafından servis edildi. Hükümet yetkileri cenazelerin kendileri tarafından alındığını açıklamıştı
* 26 Eylül 2015 tarihinde Şırnak'ın Beytüşebap ilçesinde ambulans şoförünün yaşamını yitirdiği saldırı görüntüleri yine bu ajan tarafından yayınlandı.
Şimdi akıllara gelen şu; acaba polisin bu ajansa baskını ve yapılan kapatmalar bunlardan dolayı olmasın.
Çünkü yapılan baskının korsan olduğunu iddia ediyor avukatlar.
Polis ablukasının sürdüğü binaya giren avukatlardan alınan bilgilere göre; arama kararı ibraz edilmeden 5 katlı binaya baskın düzenleyen polisler binada bulunan herkese fili gözaltı ve şiddet uyguladı. Binanın bulunduğu bölgede gerçekleşen silahlı saldırının ardından yapılan baskında arama kararı ibraz edilmedi. Yaklaşık iki saat sonra çıkartılan arama kararında “silah ve mühimmat” gerekçe gösterilirken, aramalarda ajans ve gazetenin arşivlerine de el konulmak istendi.
Ajans ve dernek avukatları, hukuksuz olan bu karara itiraz ederken, “silah ve mühimmat” yerine ajans ve gazete arşivlerini almak için gerçekleştirdiği arama durduruldu.
Öte yandan polislerin tebliğ ettiği arama kararı gerekçe gösterilen saldırıdan on dakika önce alınırken, avukatların verdiği bilgiye göre, karar herhangi sayı numarası bulunmaması da baskının korsan olabileceğini gösteriyor.
Bu baskın basına yönelik baskı ve sansürü bir kez daha günyüzüne çıkardı. Hükümet kendine muhalif basını susturmak için her yolu deniyor. Baskın ve tutuklamalar dahil…
Birde yandaş medya faktörü var tabi ki.
Bu operasyonları meşru göstermek için yaptıkları haberler, basın etiğinden çok uzak.