Türkiye’nin 15 Temmuz sonrası iç siyasette aradığı huzur arayışları devam ederken, darbe girişimi de ciddi ciddi sorgulanmaya başlandı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’ye karşı tüm siyasi partiler birlik olmuş ve darbeye karşı durmuştu.
Bir parti hariç, meclisteki 3 siyasi parti Yenikapı mitinginde biraraya gelmiş ve olumlu bir tablo ortaya çıkmıştı.
Ama ne yazık ki bu tablo çabuk dağıldı.
OHAL kapsamındaki Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yüzünden CHP ve iktidar partisinin arası açıldı.
Şimdi bu iki parti arasındaki diyaloglar, 15 Temmuz öncesine dönmeye başladı. Hatta CHP, KHK’ları Anayasa Mahkemesine taşıdı.
Darbe girişiminin ardından muhalefetin sert eleştirdiği konulardan biri de 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmaması.
Bunu şu an ülkede yaşayan herkes merak ediyor.
Eğer darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı başbakan kim olacaktı, bakanlıklara hangi isimler atanacaktı. Bunun şu ana kadar açığa çıkarılmaması, kafalarda soru işaretleri yaratıyor.
CHP ve HDP bunun açığa çıkarılmasını ve açıklanmasına istiyor.
Bunu aslında 78 Milyon istiyor.
Önceki gün mecliste parti liderlerinin gündeminde darbe girişimi ve sonrasında yaşananlar vardı.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ’den alınan kişiler ile ilgili mağduriyet şikayetlerinin olduğunu belirtti ve şöyle devam etti; “Üniversite hocaları, barış bildirisine imza attılar diye 43 üniversite hocasını kapının önüne koydular. Yazık günah değil mi bu insanlara? Düşüncesini beğenirsin beğenmezsin ama hocaları kapının önüne koymak da ne oluyor? İşverenler, beğenmediği işverenin malına tedbir koyuyor. Telefon ediyor “Buraya yurt yapacaksın” diyor. Falan cemaat için “Buraya yurt yapacaksın” diyor. İşveren de korkudan yurt yapacağım diyor. Sonra dönüyorsun “Neden o yurdu yaptın?” diye fabrikasına el koyuyorsun. Hâkimler, savcılar var, gazeteciler var, yazarlar var.
Sayın Başbakana “Bakın, bu kadar gazeteciyi, bu kadar yazarı, bu kadar sanatçıyı eğer hapse atarsanız darbeyi ne siz anlatabilirsiniz ne de ben anlatabilirim” dedim.
Türkiye’de bir karşı darbe girişimiyle karşı karşıyayız, karşı darbe girişimiyle.
Yazarın, çizerin ne günahı var? Televizyonları kapatıyorlar, televizyonlar, gazeteler, yazarlar çizerler hepsinin üstünde baskılar var.
Daha acı olanı kapatılan üniversitelerdeki hocalar başka özel bir yerde çalışmak istiyorlar. Sosyal Güvenlik Kurumu kaydına girildiğinde OHAL kapsamında fişlendiği ortaya çıkıyor yani deniyor ki “Sen açlığa mahkûm olacaksın, çoluk çocuğun açlığa mahkûm olacak.” Böyle bir anlayış olabilir mi?
Kimisini hapse attılar, kimisinin mal varlığına el koydular, kimisini kamu görevinden attılar, kimisini açığa aldılar, kimisinin okulunu kapattılar… Askeri okulları kapatıyorlar, niye kapatıyorsunuz? “Efendim, orada FETÖ’cüler var.” Milli Eğitim Bakanlığında da vardı, Diyanet Başkanlığında da vardı kapattınız mı onları?”
HDP Grup toplantısında da darbe girişimi gündemin ilk sırasındaydı.
Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, özellikle darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerektiğini belirtiyordu; “Bunlar er ya da geç ortaya çıkacak. Darbe ile mücadele ediyoruz adı altında darbeye karşı direnen demokrasi güçleriyle mücadele ediyorlar. Defalarca sorduk, nerede darbenin siyasi ayağı. Neden bunu açıklamıyorsunuz. Öğretmeni, memuru işten atıyorsun. AKP’nin içinde darbeyi haber alan bilen, kaç kişi var neden açıklamıyorsunuz. Darbeyi eniştemden öğrendim diyor. Yalan. Darbeden herkesten önce haberi vardı. Her şey ortaya çıkıyor. Bunları konuşmanın zamanıdır. Darbenin tedbirini alacaksın, sırf sen kendi iktidarını sağlamlaştırmak için önlemeyeceksin. Türkiye tarihinin en büyük kumpaslarından biriyle karşı karşıyayız. Bu gerçeği herkes şu koridorlarda konuşuyor da, kimse bu mikrofonda konuşmuyor. Darbenin içindeki bakanlar kim? Senin bilgin vardı neden insanların ölmesine göz yumdun? Hesabına geldi çünkü.
Bir darbe gerçeği var, darbe bir senaryo değil, ama buna karşı alınan tedbir bir senaryo. Muhalefet partileri de bu senaryoya uymuştur. O nedenle Saray’da biz yokuz, onlar var, Yenikapı’da onlar var. Oyunu bozan biziz. O yüzden bizi hedef alıyorlar. Bunu teşhir eden tek parti de biz olduğumuz için işi gücü bırakmış bizimle uğraşıyorlar.
Darbe girişimi vatana ihanetse, kaç vatan haini var aranızda ey AKP, ey Cumhurbaşkanı? Nerede bunun siyasi ayağı? Neden açıklamıyorsunuz, neyi gizliyorsunuz. Tek bir siyasetçi yok muydu ya darbe girişiminde, numune olarak? Bunların hepsi memleketin başına çorap örme operasyonudur. 32 bin kişi tutuklu. Türkiye’nin en kalabalık davası DEV-YOL davasıydı, bin 500 kişiydi. Zaman aşımından da düştü. 32 bin kişiyi tek dosyada birleştirmek istiyorlar. Bu, oradan bir karar çıkmayacak demektir. 32 bin sanıklı dosya mı olur? Özel mahkeme kuracaklarmış. Binlerce kişinin ifadesiyle o kaos içerisinde hakikat ortaya çıkar mı? Çıkmaz. Dertleri de o zaten hakikat ortaya çıkmasın istiyorlar.”
Ülke lanet bir darbe girişiminden son anda kurtuldu. Şu an istenilen seviyede olmasa da demokrasinin sevincini yaşıyoruz. Hani ‘En kötü demokrasi darbeden iyidir’ misali.
Ancak hükümet mutlaka bu işin siyasi ayağında kimlerin olduğunu açıklamak zorundadır.