1 Kasım seçimleri geride kaldı.
Sürpriz seçimlerin ardından hem Ak Partinin bu denli yükselişi, hem de özellikle MHP ve HDP’deki erime konuşuluyor.
7 Haziran seçimlerinde 9 puan düşen AK Parti, 1 Kasım'da kendisinin bile beklemediği bir başarıya imza atarak kaybettiği oyları geri aldı.
AK Parti, 7 Haziran'da sandığa gitmeyen partilileri yeniden oy vermeye ikna ettiği gibi yurt dışındaki seçmenlerinin katılımını da arttırdı.
Buna rağmen muhalefet partileri adeta nal topladı.
Peki, bunun nedenleri ne?
Ne oldu da Ak Parti 7 Haziran’da kaybettiği oyları geri aldı ve ne oldu da muhalefet partileri bu kadar oy kaybetti?
Yapılan syorumlar ve konuşulanlar şunlar;
Parti Kongresi 12 Eylül'e alındı, yönetim değişti. 3 dönem kuralı nedeniyle Ali Babacan, Binali Yıldırım, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Faruk Çelik, Taner Yıldız, Mehdi Eker gibi 7 Haziran listelerine giremeyen isimler hem partide güçlü bir konum kazandı hem de yeniden sahaya döndü. Bu Ak Partiye oy olarak geri döndü.
7 Haziran'da en çok ilgiyi CHP'nin ekonomi vaatleri çekmişti. AK Parti de yeni seçim bildirgesinde bu vaatlere geliştirerek yer verdi.
Muhalefetin yüksek asgari ücret vaadi ve emeklilere ekstra maaş tuttu.
7 Haziran sonrası muhalefet, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin oyun planına karşı hamle geliştirmekte yetersiz kaldı. Bu, AK Parti'ye istediği oyun planını hayata geçirme fırsatı sundu.
Muhalefet partilerinin 7 Haziran'da yüzde 60 oy almasına karşın, başta TBMM Başkanlığı seçimi olmak üzere birçok konuda uzlaşamaması AK Parti açısından avantaj sağladı.
Vatandaş, muhalefetin bu beceriksizliğini bir nevi cezalandırdı. Yani; “Bir meclis başkanı seçemeyenler bizi mi yönetecek?” dedirtti.
AK Parti 7 Haziran'da başkanlık tartışmasını kampanyanın ana hedefi yapmıştı. Halkın çoğunluğunun başkanlığa karşı olması, AK Parti'nin aleyhine işlemişti. AK Parti bu kez başkanlığı bildirgesine koydu ama gündeme getirmedi. Bu da ekonomik vaatlerin öne çıkmasını sağladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde Kur’an sahaya inmesi seçmeni adeta itti. Seçim öncesi yapılan Ak Parti toplantılarında b.u kez Erdoğan’ın sahaya inmemesi istenmişti. Bu da etkili oldu seçmen üzerinde.
AK Parti'nin belediyeler ve devlet imkânlarından yararlanabilmesi ve TRT gibi kendisine yakın çok sayıda medya kuruluşu olması, geniş bir erişim avantajı yarattı.
Başbakan Davutoğlu neredeyse her gece bir başka kanalda canlı yayındaydı. Üstelik havuz medyasına bağlı yaklaşık 17 kanal büyük oranda iktidar partisine yer verdi.
Tabi seçime birkaç gün kala muhalif medyaya yapılan haksız ve hukuksuz el koymayı da unutmamak lazım.
Anlayacağınız iktidar partisi tekrar tek başına iktidar olmak için elindeki tüm kozları kullandı.
7 Haziran sonrası başlatılan savaş ortamı ve hele hele PKK ve yerel yönetimlerin önemli etkisiyle seçmen iktidar partisine yönlendirildi.
Seçimlerden yenilgiyle çıkan Ak Parti operasyonları başlatarak halkı acı ve gözyaşının olacağı mesajını verdi bir bakıma.
Doğrusu kan üzerine kurulu siyaset sonuç verdi.
Hiç kimse 1 Kasım seçimlerinin olağan bir ortamda yapıldığını iddia edemez. Çok adaletli bir seçim de olmadı doğrusu.
Hem HDP hem de MHP yüksek oy kaybeden partiler.
Her iki partinin de haklı gerekçelerinden biri yeteri kadar ekranlara çıkamamaları oldu. Hele hele HDP neredeyse hiç ekranlarda görünmedi.
Hükümetin baskısı nedeniyle z sayıdaki televizyon kanalları da korkudan kapılarını kapattı.
Sosyal yardımlar devreye sokuldu.
Bazı yerlerde görüntüleri de ortaya çıktı, ciddi para dağıtılarak milli irade sabote edildi.
HDP açısından durum daha çok vahim.
7 Haziran seçimlerinde neredeyse tüm bölgede rakibi olan Ak Partiye bariz üstünlük sağlayan HDP, 5 ay sonra aldığı oyların önemli bölümünü yine bu partiye kaptırdı. Ak Partinin bölgede oylarını yükseltmediği tek bir il, ilçe, belde ve köy dahi yok.
Hiç kimse normal bir seçimin yaşandığını iddia edemez. Bir seçim değil, olağan üstü koşullarda zoraki bir seçim yaşandı. Hattat o kadar kan döküldü ki, çoğu seçmen son haftaya kadar sandığa gidip gitmem konusunda tereddüt etti.
Özellikle kararsızlar bu seçimin kaderini belirledi. 7 Haziran’da HDP’yi tercih eden bu kesim, ne yazık ki yanlış politikalar, öz yönetim ilanları, kazılan hendekler ve günlerce süren sıkıyönetim uygulamaları halkı iktidar partisine yöneltti.
İktidar tüm avantajları kullanarak seçimi kazandı, ama yerel iktidarlar ne yazık ki bunu yapamadı.