~~Şimdi bu başlığı gören birileri bana kızacaktır.
Ancak gerekçesini anlattığımda eminim bu birilerinden bazıları bana hak verecektir.
Şimdi bir belediye başkanı düşünün;
Göreve gelir gelmez makam odasındaki kapıyı kaldırıyor, herkes dilediği anda başkana ulaşıyor ve derdini anlatıyor.
Makamına ait olan resmi otomobilini kullanmayarak, aracın yakıt giderini toplu taşımaya aktarıyor. Her yere yürüyerek ya da özel aracıyla gitmeyi tercih ediyor.
Belediye binası içerisinde on bin kitaplık bir kütüphane açıyor. Yirmi dört saat açık olan kütüphanelerle kitap okuma oranının artıyor.
Hazineye ait olan 650 dönümlük araziyi tarım için kullanılması amacıyla halka dağıtıyor. Böylece hem iş gücü oluşuyor hem de boş olan araziler değerlendiriliyor.
Bu araziye ekilen nohut, fasulye ve patatesi satarak hem yoksullara dağıtıyor, hem de öğrencilere burs olarak veriyor.
Toplu taşımayı ücretsiz yapıyor. Yalnızca Dileyenlerin toplu taşıma araçlarında bulunan bağış kutularına bir lira bırakabileceklerini söylüyor.
Yasal zorunluluktan ötürü bedava yapamadığı çeşme suyunu ucuzlatıyor: Metreküpü elli kuruş... Faturalar ise üç ayda bir geliyor.
Belediye içerisinde kadınlar, engelliler, gençler ve esnaf tarafından komisyonlar kuruyor. Ayda bir düzenlenen meclis toplantıları öncesinde tüm ilçede anons yapılıyor. Bu toplantılarda halk ile birlikte kararlar veriliyor.
Kendisinden önce borçlu olan belediyeyi kâra geçiriyor ve hazırlattığı bu tabloyu belediye binasına asarak halkla paylaşıyor.
Barınma sorununa da el atarak, Elli ila yüz lira arasında değişen kiralarıyla ucuz ev projesi yapmaya hazırlanacak.
Zaman zaman kahveye giderek halkla tavla okey oynayacak, kitap okuma günlerine katılacak.
Köylünün tarlasını sürerek, ev yapanın evinde bir amele gibi çalışacak.
Halkla beraber her gün çıkıp ilçede çöp toplayacak.
Ve belkide en önemlisi, maaşı işçinin maaşından az olacak.
Şimdi ‘böyle bir belediye başkanını kim istemez?’ diye bir soru yöneltsem, eminim büyük bir oranda ‘Evet’ yatını gelecektir. Çünkü anlattıklarımın hepsi halk için yapılan çalışmalardır.
İşte arkadaşlar yukarıda saydıklarımın hepsini, Türkiye’nin tek Komünist belediye Başkanı olan Tunceli’nin Ovacık ilçe belediye başkanı Fatih Maçoğlu yapıyor.
İşte bu nedenle Belediye Başkanının Komünist olmasını istedim.
Gerçek halkçı belediyecilik işte budur.
Bizde bayram ve özel günlerde ücretsiz olan belediye otobüsleri, Ovacık’ta yılın 365 günü ücretsiz.
Ve düşünebiliyor musunuz, Ovacık’ta bir ton suyun bedeli, yarım litrelik suyun fiyatının yarısı kadardır.
Yukarıda saydıklarının belki hepsi değil ama bir kısmı Batman belediyesince de uygulanabilir.
31 Mart seçimlerine 3 aydan az bir zaman kaldı.
Başkan adayları bir bir belirleniyor.
Bakalım hangi başkan adayının vaatleri arasında bu ve buna benzer vaatler yer alacak.
Spot: Şimdi ‘böyle bir belediye başkanını kim istemez?’ diye bir soru yöneltsem, eminim büyük bir oranda ‘Evet’ yatını gelecektir. Çünkü anlattıklarımın hepsi halk için yapılan çalışmalardır.