~Bir döneme ışık tutan Ulucanlar Cezaevindeki gezimiz devam ediyor.
İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan cezaevi, sonra sırasıyla Cebeci Umumi Hapishanesi, Ankara Hapishanesi, Ankara Cebeci Sivil Cezaevi, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ve sonunda Ulucanlar Cezaevi adlarını aldı. 1925’ten önce kimi bölümleri at yetiştirmek için; kimi bölümleri silah deposu olarak kullanıldı. 1925 yılında üstüne cezaevi inşa edildi. Taş taş üstüne konarak inşa edildiyse de orada kalanların başına gelenler, taşların değil; binaların değil; adına hapishane denilen yapının değil insanın insana yaptığıydı.
KİMLER GEÇMEDİ Kİ BURADAN
Ulucanlar Cezaevi sadece infazların değil, tanınmış mahkumları ile de tarihe ismini yazdırdı. Çok gazeteci girdi kapısından, çok şair…
Birçok yazarın, politikacının hatta sinemacının yolu geçti Ulucanlar’dan. Şairler hiç eksik olmadı…
Necip Fazıl Kısakürek de girdi, Nazım Hikmet de, Ahmet Arif de kaldı burada, Hasan Hüseyin Kormazgil de…
Ulucanlar’da hapis yatan gazeteci ve edebiyatçıları sıralayacak olursak, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran, Sami Cebeci, Yılmaz Güney, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Peker, Oral Çalışlar, İpek Çalışlar, Beyhan Cenkçi Adnan Cemgil, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Behice Boran, bunlardan bazıları…
Siyasi suçluların yolu da Ulucanlar Cezaevi’nden geçti. Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Yüksel Serdengeçti, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan, ,Muharrem Şemsek bunlardan bazıları…
Bülent Ecevit’in yattığı ranzaya otururken, adeta hapishanede hissettim kendimi…
EŞYALAR, YATTIKLARI KOĞUŞTA SERGİLENİYOR
Türkiye Cumhuriyeti tarihine ismini yazdıran tüm bu tanınmış şahsiyetlerin ortak özelliği, zamanları ve süreleri farklı olsa da Ulucanlar’da kalmış olmaları. İşte bu kişilere ait bilgi, belge, fotoğraf ve eşyaların bulunduğu koğuşlar da yine o günkü koşullara göre düzenlendi.
Gezi sırasında koğuş ve avluların hemen yakınındaki dinlenme alanında biraz nefes alabilir, çay kahve içebilirsiniz. Ardından da mutlaka görülmesi gereken bir diğer bölüme, Kütüphane’ye uğrayabilirsiniz. Müze kütüphanesi Türkiye’nin Demokrasi mücadelesinin unutulmaz isimlerinin yazmış olduğu kitaplar, çeşitli dönemlere ait önemli yayınlar, dönemin aktörlerinin mahkeme kayıtları, mahkûmiyet tutanakları, ve yine değeri kendisine münhasır, günümüzde bulunması çok güç olan yayınların ilk baskıları ile tarihi bir arşiv niteliği taşıyor.
GEZMİŞ’İN ASILDIĞI AĞAÇ VE BOYNUNDAKİ YAFTASI
Bu cezaevinde çeşitli tarihlerde 18 kişi idam edildi. bunlar; 1926- İskilipli Atıf Hoca, 1926- Babaeski müftüsü Ali Rıza Hoca, 1926- Maliye nazırı Cavit Bey, 1926- Doktor Nazım Bey, 1926- Milletvekili Hilmi Bey, 1926- Nail Bey, 1926- Abdulkadir Bey, 1964- Süvari Fethi Gürcan, 1964- Albay Talat Aydemir, 1972- Deniz Gezmiş, 1972- Yusuf Aslan, 1972- Hüseyin İnan, 1980- Necdet Adalı, 1980- Mustafa Pehlivanoğlu, 1980- Erdal Eren, 1982- Fikri Arıkan, 1982- Ednan Kavaklı ve 1982- Ali Bülent Orkan.
Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde, geçmişin en çarpıcı dönemlerinde, çarpıcı ve hüzünlü hayat hikayelerine tanıklık etmiş yerlerden biri de avlu bölümüdür. Avlu bölümünün en çok dikkat çeken kısmı ise “ulu kavak” adıyla bilinen darağacıdır. Bir zamanlar Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan da dahil, pek çok kişinin infaz edildiği bu ağaç, zaman içinde kurumadan öylece duruyor avluda.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilirken boyunlarına asılan yaftalar da orijinal halleriyle yattıkları koğuşta sergileniyor.
Avlunun bir diğer bölümünde ise mahkumların banyo ihtiyacını giderdiği hamam bulunuyor. Bir zamanlar firar etme girişimlerinin gerçekleştiği hamam bölümü aslına uygun olarak restore edilmiş. Hamamın arkasındaki küçük oda ise ziyaretçilerin anı olarak alabileceği hediyelik eşyaların satışı için ayrılmıştır.
KOĞUŞLAR
Ulucanlar Cezaevi Müzesi koğuşlardan, avlulardan ve tecrit odalarından oluşmaktadır. Her koğuş bölümünün kendine ait avlusu bulunur. Birçok kez restore edilen ve yangın tehlikesi atlatan cezaevinin belirli koğuş bölümleri balmumu heykellerle süslenmiştir. Gardiyanların ve cezaevinde kalan kişilerin sergilendiği koğuşlarda, ısıtıcılar, sobalar ve kilim gibi eşyalar geçmiş döneme uygun olarak konmuştur. Cezaevi gezinizde koğuşlardaki heykel ve dekorasyon dışında, bu koğuşlarda kalmış önemli kişilerin bazı eşyalarını görme şansını da bulabilirsiniz.
HİLTON KOĞUŞU
Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nin girişini ve balmumu heykellerini geçtikten sonra, koridordan devam ederek Hilton Koğuşu adı verilen yere ulaşıyorsunuz. Diğer koğuşların dışında, 9 ve 10 numaralı koğuşları kapsayan bu bölüm ilk olarak milletvekili Osman Bölükbaşı için hazırlanmış. Daha sonra bu koğuşta ülkemizin siyasi ve sanat tarihi bakımından adından söz ettiren birçok ismi kalmıştır.
Bu önemli kişiler arasında Bülent Ecevit, Nazım Hikmet, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Ahmet Emin ve Fakir Baykurt gibi isimler bulunmaktadır. Bu bölüme Hilton denmesinin nedeni ise nispeten diğer koğuşlardan biraz daha konforlu oluşudur. Burayı diğer koğuşlardan ayıran bir diğer özellik ise biraz daha yüksek bir yapıya sahip olması.
Türkiye’nin karanlık bir dönemine tanıklık etmek istiyorsanız ve Ankara’ya yolunuz düşerse, bu eşsiz müzeyi mutlaka gezmenizi tavsiye ediyorum.
Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesi, Pazartesi günleri dışında haftanın her günü 10.00 ve 17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Müzeye giriş için tam bilet 5 TL, öğrenci bileti 2 TL’dir
Engelli ve 65 yaş üzeri vatandaşlarımız müzeyi ücretsiz olarak ziyaret edebilir.
Adres: Şükriye Mahallesi, Ulucanlar Caddesi, No:63 Altındağ/Ankara