Karaman'da Ensar Vakfı'na bağlı olduğu iddia edilen yurtlarda 2012-2015 arasında 10 çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan öğretmen Muharrem Büyüktürk’ün yargılandığı dava adeta başladığı gibi bitti.
Sanık 508 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Bu verilebilecek en üst sınırdaki ceza. Hakim hiçbir indirim uygulamadan cezayı kesti bu iyi bir durum. Ancak bu cezanın aslında gerçek bir ceza mı, yoksa bir ödül mü olduğu tartışmaları başladı.
Jet hızıyla böylesine önemli bir davanın sonuçlandığına sık şahit olunmuyor nede olsa.
Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen bir dava var.
2012 yılında komşu ilçe Silvan’da 2 eşli olduğu öğrenilen R.Y. tarafından alıkonulduktan sonra tecavüze uğrayan 13 yaşındaki N.K. adlı kız çocuğunun davası Batman’da görülüyor.
Bu dava 4 yıldır devam ediyorken, bu davanın böyle kısa sürede karar bağlanması şaşırttı.
Şimdi gelelim Karaman’daki olaya…
Kamuoyu bu olayı ‘Ensar Vakfı tecavüz skandalı’ olarak bildi.
Karaman'da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği'ne (KAİMDER) ait evlerde 2012-2015 yılları arasında, 9-10 yaşlarında çok sayıda çocuğa tecavüz ettiği polis raporuyla belgelenen 54 yaşındaki Muharrem Büyüktürk adlı öğretmen 4 Mart 2016 tarihinde tutuklandı. Kabul edilen iddianameyle beraber Muharrem Büyüktürk'ün ‘çocuğa nitelikli cinsel istismar, hürriyeti tahdit, kasten yaralama ve müstehcen görüntüleri izletme’ suçlarından hâkim karşısına çıkarılmasına karar verildi.
Olay, kamuoyunun gündemine BirGün gazetesinin internet sitesinde 12 Mart'ta yayımlanan ‘Karaman'da 45 erkek öğrenciye tecavüz!’ haberiyle girdi.
Bir çocuğun okula gitmek istemeyişi üzerine ablasının psikiyatriste götürmesi, çocuğun kendisine hayvan pornoları izletildiğini söylemesi ve psikiyatristin savcıyı araması üzerine soruşturma açılmıştı. Tecavüze uğradığı ileri sürülen 45 çocuktan 10'u Karaman Devlet Hastanesi'nden tecavüz raporu aldı ve raporlar dava dosyasına girdi.
İddianamede savcılık ilgili vakıf ve dernek için de denetim çağrısı yaptı. Cinsel istismara maruz kalan çocuklar ifadelerinde Muhrarrem Büyüktürk’ün kendilerini dövdüğünü, tehdit ettiğini, korktukları için direnemediklerini ve utandıkları için yaşadıklarını kimseye anlatamadıklarını söyledi. Muharrem Büyüktürk suçunu kabul etti. Ayrıca Muharrem Büyüktürk'e ait bilgisayarlar ile cep telefonunda müstehcen görüntüler ve çocuk pornosuna rastlanması üzerine ikinci soruşturma başlatıldı.
Olay tüm açıklığıyla ortada.
Sanık suçunu itiraf etmiş.
Konu yargıda ama eksik olan bir şey var. Bu yurtlarda 3 yıl boyunca bu olaylar yaşanıyorken hiç kimsenin ihmalinin olmaması mümkün değil. Garip olan bu davanın sadece bir kişiye mal edilmesi.
Kamuoyunda ‘Ensar Vakfı Skandalı’ olarak geçen bu olayda bu vakıftan, yada Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneğinden hiç kimsenin ihmali yok mu.
Burada bu kurumlardan tutun da, valisine, milli eğitimine ve hatta Bakan’ına kadar bir ihmal zinciri var.
İşte mahkemenin ilk duruşmada karar vermesinin ardında bu kişi ve kurumların aklanması çabası olduğu iddiaları var.
Düşünsenize bir kız çocuğuna cinsel istismar davası yıllardır sürüyorken, onlarca çocuğu yıllarca süren sistematik bir istismar davası daha ilk duruşmada karara bağlanıyor. Sizcede garip değil mi?
Davanın uzaması demek, sözkonusu Ensar Vakfı ile ilgili polemiklerin devam etmesi ve hatta belki de bu vakfın kapatılmasına kadar gidebilecek bir süreci beraberinde getirecekti.
Zira bu davadan dolayı muhalefet partileri bile hükümete yakınlığıyla bilinen Ensar Vakfı üzerinden hükümete yükleniyorlar.
Avukatlar, soruşturmanın genişletilmesi (tevsii tahkikat) ve olayın yaşandığı sırada denetim görevlerini yerine getirmeyen kişi ve kurumlar hakkında gerekli soruşturmaların yürütülmesini talep etti.
Ancak mahkeme bu talepleri reddetti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Karaman işinin asıl sorumlusu Milli Eğitim Bakanlığı'dır. Anayasa uyarınca çocukların istismarına karşı her türlü önlemi almakla sen (MEB) sorumlusun” demişti.
Burada şimdi öne çıkan konu; sanığa 508 yıl ceza verilerek aslında asıl sorumluların aklandığı yönünde.
Bu yönüyle bakıldığında duruşmanın aslında sembolik olduğu ortaya çıkıyor. Sanığa 508 yıl ceza verilmesi ile kamuoyu tatmin edilirken, asıl suçlulara bir ödül oluyor.
Mahkeme bu kararıyla toplumun vicdanını hiç rahatlatmadı. Bütün suçlular adaletin karşısına çıkmadı ne yazık ki.