90’lıbyılların büyük acılarının altından hep JİTEM çıkardı.
Kimseye hesap vermeyen, dilediğini yapan, istediğini alıp işkence eden ve öldürdükten sonra bile hesap sorulamayan, içerisinde oluşan grupların suç örgütü haline geldiği bir yapılanmaydı JİTEM.
Bu yapılanma beyaz Toros araçlarla aldığı birçok kişiyi kaybetti veya katletti.
‘Terörle Mücadele’ adı altında kurulan JİTEM, zamanla acımasız yüzünü göstererek bölgeye korkuyu hakim kıldı. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra JİTEM benzeri yapılanmalara özenildiğini görüyoruz.
Kontrolden çıkan bazı gruplar suç örgütü oldu ve yasadışı birçok olaya imza attı.
20-25 yıl sonra yine bölgeye korku salmak isteniyor.
Bu türden yapılanmalara özellikle Diyarbakır’ın Sur, Bismil ve Silvan ilçelerinde uygulanan sokağa çıkma yasağı sonrası şahit olduk.
Duvarlara ırkçı sloganlarla birlikte imzasını da bırakan ‘Esedullah Timi’, “Bölgede yeni bir JİTEM örgütü mü faaliyete geçti?” sorusunu akıllara getirdi.
Operasyonlar sonrasında çeşitli yerlere yazıldığı ortaya çıkan üç hilal simgesi ve ‘Allah CC.’ yazısıyla pekiştirilen ‘Türk’ün gücünü göreceksiniz’, ‘Kanımız aksa da zafer islamındır’, ‘Türksen övün, değilsen itaat et’ gibi ırkçı ve ayrımcı sloganların altında ‘Esedullah Timi’
Bölge halkı, operasyonları yapanların devletin bilinen güvenlik güçlerinden farklı; sakallı, IŞİD görünümlü, Arapça ve Azerice konuşan özel bir birimden söz ediyor. Ve bu özel birimin; tekbir getirerek halka saldırdığını, nefret dolu olduklarını, işkence ve şiddet uyguladıklarını ifade ediyor. Bugüne kadar bu timin varlığına dair herhangi bir somut veri ortaya çıkmış değil. Bölgedeki devletin yetkilileri de böyle bir timin var olup olmadığı konusunda “Ankara’ya bağlı, kontrolümüz dışında güçler” şeklinde üstü kapalı yanıtlar veriyor. Ancak halkın iddialarını ciddiye alan HDP’nin milletvekilleri İçişleri Bakanlığı’na vermiş olduğu soru önergesiyle Esedullah Timi’ni resmi makamlara taşıdı. Bakanlığın vereceği yanıt merakla beklenirken, HDP ve CHP’nin bölgedeki milletvekillerinin ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin aktardığı bilgiler çok çarpıcıydı.
HDP Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel, “Halk, Arapça konuşan, IŞİD görünümlü kişilerin operasyonda yer aldıklarını anlattı. Sakallı olduklarını, tekbir getirdiklerini ve devletin bilinen özel harekât timlerinden ya da güvenlik güçlerinden çok farklı olduğunu belirtti. Kadınlara, çocuklara silah doğrulttuklarını, erkekleri yüz üstü yere yatırarak, ayaklarına, ellerine, sırtlarına bastıklarını, ellerini arkadan kelepçelediklerini; anne, baba, çocukları ailenin tüm fertlerini gözaltına aldıklarını söylediler. Diyarbakır Vali Yardımcısı ve Güvenlik Şube’den sorumlu emniyet müdür yardımcısı ve Kaymakam’a bunları anlattığımızda, ‘Bizlerin de sözü geçmiyor, kontrolümüzde olmayan güçler var’ demekle yetindiler” dedi. Kimdir bunlar, devlet içerisinde bir güç mü? Devletten ayrı bağımsız bir oluşum mu? diye sorduk. Bizler bu timin devlete bağlı olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Bu konu meclise taşındıktan sonra artık duvar yazılarında ‘Esadullah’ imzasına rastlanmadı.
Son günlerde ise bu kez SADAT diye bir yapılanmadan bahsedilir oldu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), SADAT'a ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Türkiye’nin yakın tarihinin derin devlet, derin operasyonlar, katliamlar, faili meçhul cinayetler tarihi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi; “Gayrinizami harp örgütlenmesi maksadıyla, kimi zaman JİTEM kimi zaman Özel Harp Dairesi adı altında, devlete bağlı kurumlar her türlü hukuksuzluğa ve insanlık düşmanı her türlü faaliyete imzalarını atmışlardır. Şimdi de bir partiye ve bir kişiye bağlılığı olduğu anlaşılan derin ve karanlık yapılanmalar, örtülü ödenekle geliştiriliyor. Saray hukukuna bağlılığı olan bu yapılar, Türkiye’yi her geçen gün uluslararası ve demokratik hukuktan, demokratik siyasetten ve işleyişlerden uzaklaştırıyor; ülkeyi içinden çıkılmaz bir karanlığa sürüklüyor.
Biliyoruz ki, siyasi iktidarın derin yapılanması, bir tür kendi JİTEM’i olan SADAT'ın faaliyetlerinden ibaret değildir. SADAT, buzdağının sadece görünmüş olan kısmıdır. Siyasi iktidar, emniyet, MİT ve jandarma içinde de ideolojik olarak kendine bağlı, El Kaideci kafaya sahip, IŞİD'den farklı düşünmeyen, Saray’a bağlılığı olan amirlerden emir alan birimler ve ekipler oluşturuyor. Kürt coğrafyasında kendini 'Esedullah' vb. isimlerle tanıtan, ırkçı sloganlar atıp duvar yazılamaları yapanlar, operasyonlara katılan askerler arasındaki sakallılar ve Arapça konuşan dövmeliler de bunlardır.
Geçmiş dönemin kontrgerilla yapılarıyla bugünün yapıları, 1990'ların özel harpçileri ile bugünün SADAT’çıları ittifak içindedir. İşte bu ittifakı sürdürebilmek için insanlık düşmanı suç işleyenlere koruma zırhı verildi. Askere, güvenlik güçlerine, korucuya dokunulmazlık yasası çıkarıldı.”
Bu iddialar çok ciddi.
Mutlaka araştırılması gereken bir husus.
Geçmişte JİTEM elemanları halkın arasında korkusuzca dolaşırdı. Şimdilerde bu bahsi edilen kişiler kendini pek göstermiyor. Belkide deşifre olmamak için böyle bir yol deniyorlar.
Ancak bu kişiler ile ilgili iddialar hergeçen gün artıyor.
Yine Kürtleri korkuyla terbiye etmek istiyorlar anlaşılan.