Son günlerde peşpeşe yaşanan boğulma vakaları, kentte büyük bir üzüntüye neden oldu.
İnsan yüreği bir anda kaç acıyı kaldırabilir acaba?
Galiba acıya göre değişiyor bu.
En büyük acı evlat acısıdır derler.
Ben bunu yaşadım ve acısının nasıl derinden yaktığını çok iyi biliyorum.
Allah kimseye evlat acısı göstermesin.
Yaşamdan kopan her evlat, geride büyük bir acı bırakıyor.
Önceki gün Batman barajında yaşanan boğulma olayı, son zamanlarda artan boğulmaları gündeme getirdi.
Bir süre önce hatırlarsınız, Batman-Beşiri arasındaki yolda mıcır yüzünden sık sık kazalar yaşandı. Aynı günde 6 kaza oldu, kimsenin kılı kıpırdamadı. Bir kişi yaşamını yitirdi kimse oralı olmadı.
Ta ki insanlar ayaklandı ve canlar yitirilmesin diye o yolu trafiğe kapattı. O zaman yöneticiler anladı ki iş ciddi. Vali belin bir talimatı, karayollarının mıcır çalışmalarını anında sona erdirdi.
Demek ki birilerinin ölmesi gerekiyormuş.
Ne yazık!
Sanırım şimdi de akarsular, sulama kanalları ve baraj gölünde boğulmaların önüne geçmek için yine halkın ayaklanması ve yöneticileri ayağa kaldırması gerekiyor.
Önceki gün köylüm olan iki kız çocuğu, anneleri ve teyzeleri, Batman baraj gölünde boğularak yaşamını yitirdiler.
Son bir ayda baraj gölünde 5 kişi, Sulama kanallarında ise 4 kişi olmak üzere 9 kişi yaşamını yitirdi.
Son olayda aynı anda dört kişi yaşamını yitirdi.
İşin en acı tarafı, İstanbul’da oturan Hediye Karabulut, çocukları Nisanur ve Ayşenur, geçtiğimiz 3 Temmuz günü Yeniçağlar (Zilan) köyü yakınlarında sulama kanalına dengesini kaybederek düşen ve yaşamını yitiren amca çocukları olan muhtar Ahmet Sayar’ın taziyesi için geldikleri Batman’da, yine aynı acı sonla yaşamını yitirmeleri.
Aynı olayda Hediye Karabulut’un kızkardeşi Havva’da yaşamını yitirdi ne yazık ki.
Evlat acısını yaşamaya çalışın ve empati kurun.
Çok büyük bir adı değil mi?
Peki, bir baba için aynı anda iki evladını yitirmek nasıl bir duygu?
Ya diğer baba için bir anda dört can parçasını kaybetmek…
Karabulut ve Kaya ailesinden 4 can gitti.
Geçtiğimiz 3 Temmuz tarihinde yaşamını yitiren anne Hediye (40) ve kızkardeşi Havva’nın (33) amca çocukları olan Kozluk ilçesine bağlı Yeniçağlar Köyü muhtarı Ahmet Sayar da sulama kanalına düşerek yaşamını yitirmişti.
Aslında bu acıyı bu aile daha önce de yaşamıştı.
4 yıl önce, 10 Temmuz 2014 tarihinde yine yakın akrabaları olan Oşrak ailesinin iki ferdi; 13 yaşındaki Mehmet Salih Oşrak ve ağabeyi 16 yaşındaki İbrahim Oşrak, köyün yakınlarından geçen sulama kanalında yaşamını yitirmişlerdi.
Çevredeki akarsular, sulama kanalları ve baraj gölünde alınan önlemler, uyarı levhaları ve zaman zaman yapılan duyurulardan ibaret.
Ancak tüm bu uyarılar boğulma olaylarını engelleyemiyor ne yazık ki.
O zaman başka önlemlerin alınması gerekiyor.
Acaba bu boğulmalarda kimin hatası ve sorumluluğu var. Hiçbir engel olmadan oralara rahatlıkla gidenlerin mi? Yoksa oralara gitmeyi engelleyecek önlemi almayan yetkililerin mi?
Özellikle sulama kanallarındaki boğulmaların sık sık gündemle geldiği Adana’da şehir merkezinden geçen kanalların çevresi, bariyer ve tel çitlerle çevrilmiş.
Ayrıca tüm tedbirlere rağmen serinlemek için kanala girenlerin boğulmamaları için DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından yeni geliştirilen tek sıralı kafesler kanallara yerleştirilerek, suya giren kişilerin buralara tutunarak, boğulmaların önüne geçilmesi düşünülmüş.
En azından sulama kanallarında buna benzer önlemler alınmalı.