Her yıl bu mevsimlerde Batman adeta kabusu yaşıyor.
Anız kabusu…
Anızı yakanlar Batman çiftçisi değil, çevre ilçelerdeki çiftçiler yakıyor, ama biz boğuluyoruz.
Batman kent merkezi düz bir ovaya inşa edilmiş, çevresindeki yerleşim alanlarına göre biraz daha düşük rakımda olmasından dolayı, yakınlardaki anız yangınlarının dumanı kent üzerinde toplanıyor.
Bu nedenle her yıl bu mevsimde nefes alamıyor, boğuluyoruz…
Peki neden?
Anız yakmanın toprağa çok mu faydası var?
Ayır kesinlikle yok.
Anız yakmanın tek sebebi, bir sondaki ekinde biraz mazot tasarrufu yapmak, biraz da zamandan tasarruf etmek.
Peki, bu tasarruf binlerce insanın sağlığını tehlikeye atmak ve insanların ölümüne neden olmaktan daha mı değerli.
Çiftçilerin büyük bölümü tarlalarındaki anızları yakarken, aslında cebindeki parayı yaktığının farkında değil.
Topraklar üzerinde yıllarca araştırma yapan uzmanlar, anız yakmanın kesinlikle toprağa zarar verdiğini belirtiyorlar.
Toprağın yüzeyinde oluşan 2,5 cm kalınlığındaki bölüm zirai olarak, bitkisel toprak diye adlandırılır.
Bu bitkisel toprak, bitkinin büyüyüp gelişebilmesi için gerekli mineraller ve vitaminler açısından zengin bir tabakadır. Bu 2,5 cm'lik bitkisel toprağın oluşumu yaklaşık 100 yıllık bir zaman alır.
Uzmanlar, anızın yakılması sonucu bu kısmın yüzde 90 ila yüzde 100 oranında zarar gördüğünü tespit etmişler.
Ülkemizde 1993 yılından beri yasak olmasına rağmen maalesef anız yakmak kolay, masrafsız ve çabuk bir yöntem olarak görülüyor. Ancak bu yöntem topraktaki organik maddeleri yok ederken, uzun vadede verimi de düşürüyor.
Çiftçiler kısa sürede toprak hazırlığını tamamlamak, toprak işlemede kolaylık sağlamak, hastalık ve zararlılarla mücadele etmek, yabancı ot kontrolü ve hasat sonrası artıkların ekonomik bir değer taşımadığı gibi düşüncelerle anız yakıyorlar. Anızı yakanlar kendilerine göre doğru bir iş yaptıklarına inansalar da anız yakmanın çevreye, toprağa, topluma, hayvanlara kadar uzanan pek çok zararı var.
Anızların yakılması, toprağın organik madde kaynağının yok edilmesidir. Organik madde; toprağın oluşumundan erozyona karşı direncine, toprağın fiziksel özelliğinden biyolojik aktivitesine, kimyasal özelliğine ve verime kadar pek çok yönden etki eder.
Aslında birçok çiftçi, hububat anızlarının toprağın en önemli organik madde kaynağı olduğunu dahi bilmiyor.
Anızlar toprağa karıştırılarak, toprağın organik maddesi artırılır. Organik maddece zengin toprağın su tutma kapasitesi artar, erozyona ve kurağa dirençli toprak oluşturulur.
Yapılan araştırmalar anızların yakılmasının kolay toprak işlemenin sağlanmasına rağmen toprağın organik madde içeriği ve verim üzerine olumsuz etkileri olduğunu ortaya koymuştur.
Son günlerde özellikle Silvan topraklarında yakılan anız dumanları Batman üzerinde bir sis perdesi oluşturuyor, tabiri caizse bize nefes aldırmıyor.
Şu sıcak günlerde bile anız yangınları yüzünden kapı ve pencereleri kapatmak zorunda kalıyoruz.
Sadece bununla da kalmıyor, Covid-19 nedeniyle evlerinde yatan hastalar bu hastalıktan nefes almakta zorlanırken, üzerine anız dumanının yarattığı etki de eklenince ölümle burun buruna geliyorlar.
Geçtiğimiz gün Silvan ilçesini ziyaret eden Vali Hulusi Şahin, seslendiği çiftçilere 500 bin kişinin kendilerine beddua ettiğini belirtirken haksız değildi.
Anız dumanından dolayı nefes alamayan her insen buna sebep olanlara beddua ediyor.
Sevgili çiftçi kardeşim; birkaç litre benzin tasarruf edeceksin diye yüzbinlerce insanı nefessiz bırakmaya hakkınız yok.
Siz orada tarlalarınızı yakıyorsunuz, biz burada dumanında boğuluyoruz. Bu bize reva mıdır?, bunun hiçbir dinde yeri yoktur ve bu yaptığınız insanların vebaline girmektir unutmayınız.
Umarım bu yazıyı dikkatlice okur, dersler çıkarırsınız ve bir daha anız yakmazsınız.
Bir kardeşiniz olarak ve ölüme bir adım ötede duran KOAH hastası bir insanın kardeşi olarak sizden rica ediyorum…