~~Bir hukuk devletinde o ülkenin milletvekillerinin yürümek istemesine polis engel olabilir mi?
Veya şöyle sorayım; polisin bir milletvekiline müdahale etme hakkı var mıdır?
Bu soruları ister o ülkenin Cumhurbaşkanına sorun, isterseniz dağ başındaki çobana, hepsi “Hayır” diyecektir.
Ancak şu sıralar ne yazık ki akla zarar manzaralar izliyoruz.
Polis milletvekillerinin çevresini sarıyor,
Yetmiyor kalkanlarla sıkıştırıyor,
O da yetmiyor coplama iddialarına kadar gidiyor olay.
Milletvekiline dayak olayını CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu da gündeme getirdi.
CHP'li Bekaroğlu, Twitter'da, Diyarbakır'da yasaklanan Leyla Güven yürüyüşü için önceki gün Şırnak’ın Cizre ilçesinden yola çıkan ve Mardin'in Nusaybin ilçesinde polis tarafından durdurulan HDP milletvekillerinin ablukaya alındıkları videoyu paylaşıp, “Bunlar HDP’li, bizi ilgilendirmez” deyip geçecek miyiz? Süleyman Soylu’nun emri ile milletvekilleri dövülüyor; sesimizi çıkarmayacak mıyız? Kim ne derse desin; ben sesimi çıkarıyorum; Bu yapılan hukuksuzluktur, zorbalıktır, zulümdür” dedi.
Peki, polis ve milletvekilleri neden böyle karşı karşıya geldi.
Bunun tek nedeni; İçişleri Bakını Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamalar oldu ne yazık ki.
İçişleri Bakanı Soylu, HDP'nin, açlık grevinde kritik eşiği geçen Güven'in sağlık durumuna dikkat çekmek için İstanbul ve Diyarbakır'da düzenlemek istediği yürüyüşlerle ilgili olarak “Yürütürsek adam değiliz demiştik” demişti.
Ancak Bakan Soylu daha sonra Ankara'da yaptığı açıklamada da HDP milletvekillerine yönelik olarak, “Sen bu milletin milletvekili değilsin, seni bu milletin milletvekili olarak kabul etmiyoruz” dedi.
Bir milletvekilinin milletin vekili olmasını halk tayin eder. Eğer seçmenler birisini kendisine vekil olarak tayin ediyorsa, birilerinin çıkıp “Seni Milletvekili olarak kabul etmiyoruz” deme hakkı yoktur.
Seversin veya sevmezsin o başka bir şey, ama sevmediğin birine daha olsa halk onu o makama getirmişse, “Sen milletin vekili değilsin” demek, ona oy veren seçmenlere hakarettir.
Son zamanlarda özellikle ülkeyi yönetenlerin HDP’li vekillere yönelik söylemleri doğru değil. Demokrasi ile yönetilen bir ülkede yapılan meşru bir seçimde milletvekili seçiler birisine böyle yaklaşımlar, demokrasiyi inkar etmektir.
Son bir haftadır HDP’li vekillere yönelik yaklaşımlar ve uygulamaların izahını birileri anlatabilir mi acaba?
Hiç sanmıyorum; buna nasıl bir izah gelebilir ki.
Batman’da da karşılaştığımız bir manzara vardı.
Batman Milletvekilleri Dr. Necdet İpekyüz ve Ayşe Acar Başaran, Diyarbakır’a yapılacak yürüyüş için Beşiri ilçesine gelen HDP Siirt Milletvekili Sıddık Taş’ı karşıladıktan sonra Batman’a gelmek için HDP ilçe binasından çıktıkları sırada polis ablukasına alırdılar.
Sosyal medyada paylaşılan bu karedeki polisleri saydım.
Tamı tamına 103 polis, 3 milletvekilinin etrafını sardı ve adım atmalarına dahi izin vermediler.
Bir milletvekiline yaklaşık 35 polis düşüyordu. Üstelik sadece kadraja giren polisleri sayabildim.
Onun dışında da polislerin olduğu belliydi.
Milletvekilleri Batman İl Başkanlığında da aynı uygulama ile karşılaştılar.
Milletvekili Başaran, bu yapılanın hukuksuz olduğunu ve suç olduğunu söylediği polis yetkilileri, tek bir kelime bile etmediler.
“Bu yaptığınız kanunsuzdur, suçtur” diyemediler.
Arkalarında kitle yok, üç milletvekili tek başına ve polis sırf yürümesinler diye kalkanlarla etrafını sarıyor ve sıkıştırıyor.
Bu manzara Demokrasi (!) ile yönetilen bir ülkeye yakışmaz.
Bu durum o kişileri kendisine vekil olarak tayin ettiği halka hakarettir, saygısızlıktır…