Tam bir hafta oldu Şırnak’ın Cizre ilçesinde ne olup bittiğini tam manasıyla anlamış değiliz.
Orada yaşanan çatışmalarda şu ana kadar 7 sivil insan yaşamını yitirdi.
Sokağa çıkma yasağı olduğu için halk dışarı çıkamıyor. Çıksa bile ölüm korkusu yaşıyor. İddiaya göre ölümlerin bazıları kentteki keskin nişancıların ateşi sonucu yaşandı. Bu yüzden halk sokağa çıkmaya çekiniyor.
Cep telefonu şebekeleri kesilmiş, internet bağlantısı zaten yok. Üstüne üstlük birçok mahallede elektrikler kesik olduğu için su verilemiyor. Anlayacağınız Cizre savaştan çıkmış gibi.
Orada nelerin yaşandığını dünyaya duyurmak için bölge Milletvekilleri gidiyor. Son olarak ise HDP Lideri Selahattin Demirtaş, yanında bakan ve milletvekilleriyle izin verilmediği için yürüyerek Cizre’ye ulaşmaya çalışıyor.
Cizre’de hayat felç olmuş durumda.
İnsanlar temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor.
Sahi size Cizre halkının en temel ihtiyacı ne diye sorarsam ne cevap vereceksiniz?
Eminim kiminiz ekmek, kiminiz su veya başka temel gıda maddeleri diyecektir.
Doğru bunlar temel ihtiyaç, ancak Cizre’de oturan Çağırga ve Süne ailesi için tüm bunların dışında en temel ihtiyacı “Derin dondurucu” oldu.
Çünkü onlar sokağa çıkamadıkları için ve hastaneye ulaşmalarına izin verilmediği için çatışmalarda kaybettiklerinin cenazelerini bozulmasın diye derin dondurucuda sakladılar günlerce.
Böyle bir acıya kim dayanabilir?
Bu insanlığın bittiği yerdir.
Cizre-Sınır Sokak'ta bulunan evinin önünde otururken çevre yolunun başından sıkılan kurşunla yaralanan 7 çocuk annesi Meryem Süne adlı kadın, saatlerce yaralı halde bekletildiği için geçirdiği iç kanama sonucu yaşamını yitirdi.
Süne'nin cenazesi mahalleye ambulansın girmesi polislerce engellendiği için sabah saatlerinde mahallede et satan bir vatandaşa ait dondurucuya konuldu. Yaklaşık 7 saat boyunca bozulmasın diye sebze ve etlerle beraber dondurucuda bekletildi.
Ardından Meryem Süme'nin cenazesini alan kadınlar evinin bahçesinde Meryem'in üzerini örttü, örtünün üzerine de dondurulmuş pet şişeler bıraktılar. 7 çocuk annesi Meryem'in cenazesi elektriklerin kesik olduğu sıcaklığın 40 dereceyi bulduğu Cizre'de bu şekilde korunmaya çalışıldı.
Talihsiz kadının cenazesi, HDP'li milletvekillerinin araya girmesiyle akşam saatlerine doğru buradan alınarak 700 metre uzaklıkta bulunan Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Peki ya küçük Emine’nin dramına ne demeli.
10 yaşındaki Cemile Çağırga evine isabet eden bomba sonucu yaşamını yitirdi. Sokağa çıkma yasağı olduğu için mahalleye ambulansın girmesine izin verilmedi ve tıpkı Meryem Süne gibi onunda cansız bedeni kokmasın diye evlerindeki derin dondurucuya konuldu.
Babası ve üvey annesi, iki gün boyunca evlerindeki dondurucuda Cemile’nin cansız bedeniyle yaşadı.
HDP Mardin Milletvekili Mehmet Ali Aslan; “10 yaşındaki Cemile, akşam saatlerinde, Cudi Mahallesi'nde bulunan evlerinin önünde oynarken açılan ateş sonucu öldü. Eve yakın bir yerde bulunduğumuz için aileyi ziyaret ettik. Sokağa çıkma yasağından dolayı ambulanslara müsaade edilmemesi Cemile'nin kan kaybından ölmesine neden oldu.
Bugün öğle saatlerinde evin derin dondurucusunda bekletilen küçük Cemile'nin cenazesini hastane morguna götürmek için evden çıkardık. Tüm riske rağmen yüzlerce Cizreli cenazeyi sahiplendi. Cudi mahallesinden aldığımız cenazeyi ana caddeye kadar kalabalıkla beraber götürdük.
Çıkarılan engellere rağmen Cemile'nin cenazesini hastane morguna götürülmek üzere ambulansa teslim ettik.”
Buz yapan makineler ve buzdolapları yüzyılın icadı olarak görülüyor.
Yıllar önce köyümüzde elektriğin olmadığı dönemlerde Batman’dan aldığımız buzları marangozlardan aldığımız talaşa sararak çuvallarla köye götürürdük.
O yıllarda yaz aylarında Ramazan orucu tutan yakınlarımız için bu buzlar büyük bir nimetti.
Yıllar sonra elektrik geldi, her ev buzdolabı aldı ve bu dertten kurtuldu.
Ardından büyük dolap şeklinde derin dondurucular çıktı. Vatandaş, uzun süre bozulmadan birçok ürünü bu dolaplarda sakladı.
Kim bilebilirdi ki bu dolapların bugün cenazelerin bozulmaması için kullanılacağını…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Çözüm süreci buzdolabında’ dedi. Ancak ne yazık ki insanlık derin dondurucuya kondu…