Basın özgürlüğünün ayaklar altına alındığı ülkelerden biri de Türkiye’dir.
İktidarı eleştirdiği için onlarca gazetecinin hapse atıldığı, yüzlercesinin işsiz kaldığı, binlercesinin tazminat davalarına muhatap olduğu Türkiye’de sosyal medya üzerinden hükümeti eleştirmek dahi cezalandırılabiliyor.
İşte bu yüzden Türkiye, uluslararası kuruluşlar tarafından son yıllardaki sansür ve baskı politikaları nedeniyle basın özgürlüğünde dünyanın en kötü sicile sahip ülkelerinden biri olarak gösteriliyor.
Bu konuyu gündeme getirmemdeki neden, son birkaç gündür Almanya’da süren bir tartışma.
İç istihbarat teşkilatının gizli belgelerini yayınlayan iki gazeteciye karşı vatana ihanet soruşturması açılan Almanya’da tartışmalar bitmiyor.
Almanya iç istihbarat teşkilatı Anayasayı Koruma Örgütü (BfV) Başkanı Hans Georg Maassen, internet haber blog’u Netzpolitik.org hakkında devletin gizli belgelerini yayınlama yoluyla ‘vatana ihanet suçu’ işlediğinin soruşturulmasını istedi. Soruşturma gerekçesi, sitenin istihbaratın interneti gözetleme faaliyetlerini artırmayı planladığına dair belgeleri yayınlamasıydı. Savcılık konunun ‘vatan hainliği’ suçlamasına girip girmediği üzerine bir bilirkişi raporu hazırlatarak, soruşturma açmaya karar verdi. Soruşturmada bloğun haber müdürleri Markus Beckedahl ile Andre Meister’in adları yer alıyor. Ancak kamuoyundan gelen baskılar üzerine soruşturma askıya alındı.
Tartışmaların büyümesi üzerine Başbakan Angela Merkel de devreye girdi. Hükümet sözcüsü, Başbakan Merkel’in gazetecilere vatan hainliği suçlamasına şüpheyle baktığını ve basın özgürlüğünü “en yüksek değer” olarak vurguladığını açıkladı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Adalet Bakanı Heiko Maas, Savcı Harand Range’nin gazeteciler Markus Beckedahl ve Andre Meister hakkında soruşturma açması sonrası oluşan tepkilere Range’yi görevden alarak müdahil oldu.
Peki bu olay Türkiye’de olmuş olsaydı.
Neler olacağını düşünmek bile istemiyorum. Hele hele basın özgürlüğü karnesi oldukça kötü olan bir ülkede.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) ‘2015 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ raporuna göre Türkiye; Nijer, Liberya, Zambiya, Mali ve Zimbabwe gibi ülkelerin gerisinde 180 ülke arasında 149’uncu sırada yer aldı. RSF raporunda Türkiye’nin haber alma özgürlüğü, siber sansür ve yayın yasağı gibi alanlarda gerilediği kaydedildi. RSF, Türkiye’deki gerilemelere örnek olarak internet sansürünün ağırlık kazanması, eleştirel gazetecilerin işlerine son verilmesi ve haklarında davalar açılması ile bazı konularda getirilen yayın yasaklarını örnek gösterdi.
Zaten geçtiğimiz yıl basın açısından ‘Davalar yılı’ olarak anılmıştı.
559 gazeteci, yazar ve medya çalışının işine son verildi.
83 gazeteci istifa etti. Toplu işten çıkartmalar, yıl boyunca sürdü.
2010 yılında tutuklu gazeteci sayısı 104 iken Aralık 2014’e kadar bu sayı 19’a düştü. 2009-2013 yılları arasında 200 gazeteci cezaevine girdi, çıktı. 2014’te gazeteciler tutuklanma değil, işsiz bırakılma tehdidiyle karşı karşıya kaldı.
30 olay hakkında yayın yasağı getirildi.
BirGün, Bugün, Cumhuriyet, Evrensel, Sol, Taraf, Aydınlık, Ulusal Kanal, Zaman Gazetesi’ne ve 60 gazeteciye 17 -25 Aralık operasyonunu haberleştirdiği, köşesine taşıdığı için ceza, tazminat vs. davası olmak üzere 100’ün üzerinde dava açıldı.
Kimi davalar takipsizlikle sonuçlanırken, kimi davalar devam ediyor.
Gazeteciler hakkında 18,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
17- 25 Aralık operasyonuyla ilgili gazeteler aynı zamanda tekzip yağmuruna tutuldu.
Gazetecilerin önünün kesilmesi, halkın haber almasının önünün kesilmesine neden olur. Madem yolsuzluk iddiası var. Bıraksınlar gazeteciler görevlerini şeffaf bir şekilde yapsınlar.
Yasaklamalar ve sansür şimdi bile devam ediyor.
Yaklaşık 10 gündür birçok internet haber sitesi ve cep telefonlarındaki 3G yasaklı durumda.
Burada amaç ne; halkın haber alma ve iletişim hakkının engellenmesi. Başkaca bir amaç yok.
Özellikle Kuzey Irak’a yönelik hava saldırılarının ardından birçok siteye getirilen yayın yasağı ve internete yönelik müdahale halen devam ediyor. Bu hak ihlalleri ne yazık ki görülmüyor.
Milyonlarca vatandaş, alınan karar gereği internet erişimine engelle karşılaşıyor. GSM operatörleri de bu konuyla ilgili hala bir açıklama yapmış değiller. Vatandaşların bu konuda haklarının korunması gerekiyor.
Şimdi Almanya’daki örnek ve Türkiye’yi bir karşılaştırın.
‘Vatana ihanet’ ile gazetecileri suçlayan savcı, ‘Basın özgürlüğünü müdahale ettiği’ gerekçesiyle görevden alınıyor. Bizde ise tarihin en büyük yolsuzluk davasını soruşturan savcılar görevden alınıyor, haber yapan gazetecilere davalar açılıyor.
Bu yüzden Avrupa’da ileri demokrasi var.