Malum, OHAL sonrası tartışılan konuların başında hükümetin çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler oldu.
Birçok kişi bu kararnamelerle görevlerinden alındı, ihraç edildi.
CHP bu konuda Anayasa Mahkemesine başvurdu.
KHK’ların iptal edilmesi istemiyle yapılan başvuru reddedildi ve yeni bir tartışma başladı.
Karara tepki gösteren CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, “Elbette kararın gerekçesini bilmiyoruz. Ama 1990 yılında aynı konuda benzer bir karar vardı. Kendisini yetkili ve görevli sayan AYM'nin emsal kararı karşısında kendi içtihatlarını gözetmeksizin verdiği bir karar tam anlamıyla skandaldır. Devleti devlet yapan kurumlarıdır. Mahkemeleri de mahkeme yapan kendi içtihatlarıyla hukuki güvenceyi sağlamalarıdır” diye konuştu.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kararın Anayasa'ya uygun olduğunu belirterek Gök'ün açıklamalarına yanıt verdi. Bozdağ, “Burada skandal olan CHP'nin grup sözcüsünün açıklamasıdır. Yanlışı yapan Anayasa mahkemesi değil, CHP'dir. Anamuhalefet partisi bile bile anayasaya aykırı bir yolu seçmiştir” dedi.
Meclis'te açıklamalarda bulunan AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da, “Başvurunun hukuka aykırı, Meclis'in teamüllerine aykırı olduğunu ifade etmiştik. AYM ret kararını vermiştir. Yerinde bir karardır. Ama CHP'nin kıymetli yöneticileri skandal bir açıklama yaparak bu kararı 'skandal' olarak yorumlamıştır. Hukuka ne kadar uzak olduklarının göstergesi. Ben bu kararın hayırlı olmasını ümit ediyorum. KHK'lar FETÖ ile mücadelede en önemli argüman. Buna zarar veren yaklaşımlar FETÖ'ye destek anlamına gelir. Siz hem KHK'ları AYM'ye götüreceksiniz hem de Meclis'te görüşelim diyeceksiniz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye konuştu.
KHK tartışmaları şöyle dursun, birde bu KHK’larla ihraç edilenlerin geri dönüp dönemeyeceği konuşulur oldu.
FETÖ soruşturmaları kapsamında bazı kişilerin haksız yere atıldığı iddiaları hala gündemde.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli de bu konuda örnekler vererek yapılan yanlışları anlattı; “FETÖ mensubu değilim itirazlarını bütün boyutlarıyla yeniden değerlendiriyoruz. Yanlışlıkla o kategoride değerlendirilip kamuda görevine son verilmişleri iade ediyoruz. En son kararnamede daha önceki kararnamelerde kapatılan FETÖ mensuplarına ait olduğu gerekçesiyle 53 tane özel öğretim kurumunu açtık. Bir tane de sendikayı açtık. Daha sonra gelen itirazlar üzerine baktığımızda örgütle alakaları olmadığını tespit ettik, tekrar açtık. Hata olabilir. Sıfırlamak imkansız.”
Nurettin Canikli, örnekler de veriyor bu konuda; “Evdeki altınını bozdurup Bank Asya'da hesap açtırmış 2014'ün Ocak ayında. Bu bilgiye baktığında terör örgütü üyesi. Fakat itiraz geldi. Bunun üzerine banka döküm kayıtlarını aldık. 2012'de altın hesabı açmış. Bu olaylar başlayınca hesabı kapatabilmek için TL'ye çevirmiş, aynı gün parayı çekmiş. Bu olaylardan sonra bağlantısını kesmiş. Düzelttik.
Önemli görevde bulunan birisinin babası. ByLock'a girmiş. Kırmızı pozisyonda. Onu mercek altına aldık. Çıkarmadık ama başka delillerle oğlunu konuşuyoruz. MİT'in kayıtlarında babasının kırmızı kategoride edilmiş şekilde ByLock'ta olduğu bilgisi geldi. Oğlu şüpheli konumuna geldi. Önemli görevi olduğu için mercek altına aldık. O çalışmayı yaparken babasının 3 yıl önce vefat ettiğini gördük. Birileri babası adına o hattı almış ve kullanmış. Dolayısıyla takipten düşürdük.”
Bir şekilde suçu olmadığı halde mağdur edilmiş olanların haklarının hemen iade edilmesi gerekiyor. Devlet hiçbir zaman vatandaşını mağdur etmez. Buna müsaade etmez.
Birde şu ana kadar pek gündeme gelmeyen önemli bir konu daha var.
FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklananların geride bıraktıkları aileleri var. Masum ve günahsız çocukların durumu ne olacak? Bazıları öylece açıkta ve kendi kaderlerine terkedilmişler.
Doğrusu merak edilen bir konu.
İhraç edilenlerin bir daha kamu hizmetiyle tamamen ilişkileri kesiliyor. Yani kamu hizmetinde, kamu görevlileri olarak sahip oldukları haklar ellerinden alınıyor.
Uzmanlar emekliliği haketmiş kişilerin bu haklarının ellerinden alınamayacağını belirtiyorlar.
Yani emeklilik mevzuatından doğan haklara dokunulmayacak. Görevden uzaklaştırıldı, meslekleriyle ilişkileri kesildiği için mesleki hiçbir hakkı kullanmayacaklar. Ancak emeklilik hakkını elde ettiyse bu hak elinden alınamaz. Sosyal güvenlik hakları ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı elinden alınamaz.
Merak edilen bir soru da OHAL kalktıktan sonra ihraç edilenlerin geri dönüp dönemeyeceği.
Buna benzer bir durum 12 Eylül’den sonra 1402 sayılı sıkıyönetim kanununda yaşanmıştı. Dönemin sıkıyönetim komutanları bu kanunun verdiği yetkiyle aynı yola başvurmuştu. Ancak 12 Mart 1986'da ilk kez, Ankara İdare mahkemesi 1402'liklerin (Bu kanunla hakları ellerinden alınanların) tüm aylık ve özlük haklarıyla göreve başlatılmaları gerektiği belirtildi ve çalışmadıkları sürelerde mahrum kaldıkları gelirlerin de tazminat olarak ödenmesi öngörüldü. Yani OHAL kaldırıldıktan sonra aynı durum yaşanabilir. Aynı durumun yaşanmaması için normal usullerle devlet memurluğundan çıkartılmaları ve cezalandırılmaları yapılabilirdi. Yani yapılan düzenlemeler OHAL kaldırılınca geçerliliğini yitirecektir.