Ülke büyük bir badire atlattı.
Tabiri caizse direkten döndü.
Belkide ülkenin 30 yıl geriye gitmesine, binlerce kişinin yaşamını yitirmesine ve en önemlisi demokrasinin ortadan kaldırılmasına bu ülkede yaşayan Kürdü, Türkü, Arabı, Çerkesi, diğer yandan CHP’lisi, MHP’lisi, Ak Partilisi ve HDP’lisi karşı durdu.
Demokrasi uğruna şehitlerin verildiği ve FETÖ’nün korkunç yüzünün ortaya çıktığı bir süreci yaşıyoruz.
Bu süreçte sokaktaki insanlar birbirinin kemliğine bakmazken, meclisin darbe girişiminin hemen ertesinde tüm siyasi partilerle birlikte ortak mutabakata imza atması ve darbeyi lanetlemesi son yılların bence en güzel gelişmesi oldu.
Şimdi birçok kesimin ortak dileği bu beraberliğin devam etmesi.
Çünkü bugün birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Siyasi Parti liderlerini Beştepe’ye davet ederken HDP’yi es geçmemeliydi.
Orada boş kalan sandalye, demokrasinin dört ayağından birinin eksik kalmasıydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti liderlerinin bu davete icabet etmesi nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye karşı açtığı tazminat davalarını geri çektiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın mahkemeye sunduğu dilekçelerde, Erdoğan'ın 29 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nin açılışında yaptığı konuşma hatırlatıldı.
Dilekçede, Erdoğan'ın konuşmasında kullandığı, “Şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus olarak affediyorum ve davalarımı çekiyorum. Zira asıl bu imkanı doğru değerlendirmezsek millet bizim yakamıza yapışma hakkına sahip olur diye düşünüyorum. Onun için siyasetçiler başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin ülkemizin önündeki bu gerçeğe, bu hassas duruma uygun şekilde davranacaklarına inanıyorum” ifadelerine yer verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, demokrasinin gelişmesi ve bu çerçevede düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması yönünde gerçekleştirilen tarihi reformların mimarı olduğunun altı çizilen dilekçede, şunlar kaydedildi; “Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çağrısının, özellikle son yıllarda başta siyasi parti liderleri olmak üzere muhalif kesimlerde karşılık bulmadığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına ve ailesine yönelik sistematik bir hakaret kampanyasının yürütüldüğü bilinen bir gerçektir. Ayrıca 2011 yılında bugünkü gibi dava ve şikayetlerden vazgeçmek suretiyle iyi niyet ortaya konulmuş olmasına rağmen kısa süreli bir bahar havasından sonra sistematik hakaret kampanyasına kaldığı yerden devam edildiğine üzülerek müşahede edilmiştir.”
Fetullahçı Terör Örgütü'nün gerçekleştirdiği 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden ve milletçe ödenen ağır bedellerden sonra tarihi bir fırsat yakalandığının tartışmasız olduğu belirtilen dilekçede, bu fırsatın kuşkusuz herkesin aynı fikirde olması değil, milletin asgari müşterekte buluşması, başkasının varlığına, inancına ve düşüncesine saygı göstermesi olduğu kaydedildi.
Cumhurbaşkanı da bunun büyük bir fırsat olduğunu belirtiyor ve iki parti liderine yönelik açtığı davalardan vazgeçiyor, ancak HDP’yi yine ayrı bir kefeye koyuyor.
Bir milli mutabakat olacaksa fakatsız ve amasız olmalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında, “15 Temmuz gecesi meydanlarda AK Partilisi, CHP'lisi, MHP'lisi, şu ya da bu partili yoktu. Sünnisi, Alevisi, Caferisi, milliyetçisi, muhafazakarı, sosyal demokratı yoktu. O gece sokaklarda ve meydanlarda farklı düşünceler, farklı hesaplar değil, sadece ve sadece özgürlük ve demokrasi sevdalısı bir millet vardı. Demokrasisine, hukuk devletine, temel ve hak özgürlüklerine, iradesine, geleceğine sahip çıkan milletle iftihar ediyorum. Şundan emin olunuz; bugün Türkiye, 15 Temmuz sabahı olduğundan çok daha güçlüdür; 2023 hedeflerine ulaşmaya çok daha yakındır. Bugünkü Türkiye, dünyanın her köşesindeki kardeşlerine, dostlarına, mazlumlara ve mağdurlara sahip çıkma konusunda dünden daha kararlı, daha azimlidir” demişti.
Madem böyle düşünülüyor, ötekileştirmenin kime ne faydası olacak?
Bu darbe girişimi birlik ve beraberliğin sağlam temellere oturması için iyi bir fırsat olarak kullanılması gerekiyor.
Aksi taktirde büyük bir fırsat tepilmiş olacaktır.
Önceki akşam bir televizyon kanalında canlı yayında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu demokrasi nöbetini önümüzdeki hafta pazar günü Yenikapı'da farklı bir şekilde ele alalım. Taçlandıralım. Silahlı kuvvetlerimiz, komuta kadememiz, sanatçılarımız, siyasi partilerin lider kadrolarını da davet edelim. Böylece tüm Türkiye'ye mesajımızı hep birlikte verelim. Normalleşme sürecini de başlatalım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında ‘siyasi partilerin liderleri’ derken yine HDP’yi ayrı mı tuttu acaba?
Bakalım bu mitingde HDP’ye bir davet gidecek mi?