Şu sıralar başta Sur olmak üzere çatışmaların devam ettiği bölgelerde hükümetin acele kamulaştırma kararları konuşuluyor.
Kimi çevrelerin ‘Acele el koyma’ olarak adlandırdığı bu uygulama ile çatışmalarda ağır hasar gören yerlerin tamamen yıkılıp ‘Kentsel dönüşüm’ uygulanması yapılması düşünülüyor.
Kamu yararının olduğu bazı acil durumlarda gecikmeye fırsat verilmeksiniz bilirkişi raporu düzenlenerek diğer işlemlerin kamulaştırma işlemlerinden sonra yapıldığı kamulaştırma türüne acele kamulaştırma denir.
Mahkemece yaptırılan değer tespitinde belirlenen bedel idarece bankaya yatırılıp, makbuzunun mahkemeye sunulmasından sonra acele el koyma kararı verilir ve karar taşınmaz sahibine tebliğ edilir. Yapılan bu tebligattan sonra taşınmaz sahibi tapuda ferağ vererek, bankada adına yatırılan parayı alırsa, kamulaştırma işlemi kesinleşir ve bu bedel kamulaştırma bedeli olur.
2013 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İstanbul’da belediyeler ile birlikte yaptığı kentsel dönüşüm projelerinde hayata geçirilmek istenen Sulukule, Tarlabaşı, Süleymaniye, Fener-Balat-Ayvansaray gibi pek çok projede Bakanlar Kurulu tarafından alınan acele kamulaştırma kararı, Danıştay tarafından ‘hukuka aykırı’ bulundu.
Şimdi böyle bir durum Sur’da yaşanıyor.
Birinci derecede ‘sit’ alanı olan Sur’da toplam 368 adadaki 6 bin 300 parselin acele kamulaştırılmasına tepkiler giderek artıyor.
Özellikle Ak Parti iktidarı dönemindeki ‘Acele kamulaştırma’ uygulamasındaki büyük artış göze çarpıyor.
Acele kamulaştırma 31 Ağustos 956 tarih ve 6830 sayılı İstimlak Kanunu’nun 27. Maddesi ile “acele istimlak” olarak yasal mevzuata girmiş, bu kanunun 08.11.1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na dönüşümünde yine 27. maddede Türkçesi güncelleştirilerek yer almış bir kavram ve idari uygulamadır. Bu kanun Bakanlar Kurulu’na doğrudan kamulaştırma kararı alma hakkı tanımaktadır.
Bakanlar Kurulu ‘acele kamulaştırma’ yetkisini ilk defa 1978 tarihinde kullanmıştır. Acele kamulaştırma kararları 1978 ve 1979’da 4, 1980’de 6, 1990’larda 4 kez olmak üzere 14 kez uygulandı.
Sadece ‘savaş hali’ durumlarında alınması gereken ‘acele kamulaştırma’ kararları 2004-2007 yılları arasında 120, 2011 yılında 28 ve bu tarihten günümüze kadar ise toplam Bin 964 karar alındı.
Son yıllarda korkunç bir rakam çıkıyor ortaya.
Neredeyse her alanda Bakanlar Kurulu bu karara başvururken, en fazla ise Ak Partinin en önemli seçim propagandası olan ‘duble yollar’ için alınması dikkat çekiyor.
Bugüne kadar alınan ‘acele kamulaştırma’ kararlarından 80'i kentsel dönüşüm için alınırken, bin 605'i de HES ve RES yapımı gibi enerji alanlarına dair alındı. Bunların yanı sıra baraj, sulama, içme suyu, dere ıslahı gibi alanlarda 101, yol yapımları için 104 ‘acele kamulaştırma’ kararı alındı. Maden ve çeşitli alanlarda alınan kararların sayısı ise 45. Türkiye'de neredeyse her derenin mücadele ettiği bir sorun haline gelen HES'lerin yapılmasında bu kadar yoğun ‘acele kamulaştırma’ kararının alınmasının nedeni ise çıkabilecek hukuki engelleri aşmak ve HES yapımını hızlandırmak şeklinde değerlendiriliyor.
Diyarbakır’ın Sur ilçesi için aslında daha önceden ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’ düşünülüyordu. Ancak hükümet bir türlü bunu hayata geçiremedi. Nedeni ise buranın UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alması ve birinci derece ‘Sit’ alanından oluşmasıydı.
Ancak burada Özyönetim ilanının ardından başlayan çatışmalar bir nevi büyük bir fırsat olarak görüldüğü iddia edildi. Tankların, topların ve diğer ağır silahların kullanıldığı şehrin dar sokaklarında bulunan tarihi eserler ve ibadethaneler dahil binlerce yapı büyük zarar gördü.
Acaba bu yapılar bilinçli olarak mı yıkıldı? Çeşitli STK’lar bunun buradaki ‘Kentsel Dönüşüm’e destek için yapıldığını ve bilinçli olarak binaların ağır silahlarla yıkıldığını belirtiyorlar.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi de işte bu duruma dikkat çekmek ve polisin dört ayaklı minareye yönelik silahlı saldırısını duyurmak için canından oldu.
Bugün Sur’da alınan ‘Acele kamulaştırma’ kararına tepkiler çığ gibi büyüyor.
Hükümetin kararı alırken, sivil toplum örgütlerinden herhangi bir görüş almadığını belirten STK’lar, kararın 2942 sayılı kamulaştırma kanununa, mülkiyet hakkını koruma altına alan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırılık teşkil ettiği inancında olduklarını söyledi.
Şimdilerde Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu'nun Sur'a gönderdiği bir ekibin ev ev dolaşarak, yurttaşların evlerini satın almaya çalıştığı iddia ediliyor.
Bu devasa projeler tabiki birilerini zengin ediyor. Bunu bugüne kadar en fazla Ak Parti yaptı. Bir yerde büyük paralarla birilerine rant sağlanırken, Hasankeyf’teki vatandaşların kamulaştırma paralarını ise en düşük seviyeden vermek için binbir takla atıyorlar.
Tüm bunlar ‘Kentsel Dönüşümün’ hükümete yakın kişiler için ‘Rantsal Dönüşüm’ olduğunu ortaya koyuyor.