10 Ekim, Türkiye’nin en kara günlerinden biri olarak tarihe geçecek.
Türkiye tarihinin en kanlı terör eyleminde 100 insan yaşamını yitirdi, yaklaşık 3 misli de yaralandı.
Ankara’da ‘Barış’ mitingine katılmak için Türkiye’nin her tarafından insanlar başkente akın etmişti. Onbinlerin katılımıyla gerçekleşmesi beklenen mitinge yapılan bu saldırı, bilinçli ve planlı bir saldırıydı.
Amaç; Türkiye’nin her bölgesine cenazelerin gitmesi ve acının daha büyük olması.
Önce Diyarbakır, sonra Suruç ve şimdi de Ankara…
Birbirine Üçüz kardeşler gibi benzeyen 3 ayrı patlama.
Sanki aynı el hazırlamış gibi.
Bu tarifsiz acı ülkenin her yanını sardı.
Batman da bundan nasibini alan kentlerdendi.
Ankara katliamının en küçük ve en yaşlı kurbanı ne tesadüftür ki Batman’dan oldu.
Henüz 9 yaşındaki Muhammed Veysel Atılgan’ın önünde daha uzun bir ömür vardı.
Belki çok istediği bisiklet ve tablet’i annesi alacaktı oğluna.
Ama olmadı…
Eli kanlı caniler, tüm umutlarını ve geleceğini aldı onun. Babası, bir bayram yeri gibi süslenen alana elinden tutarak götürmüştü onu. Ne bilecekti ki ellerindeki bayraklarla birlikte ölüme gittiklerini.
Şimdi tartışılan konuların başında bu olayda güvenlik zafiyetinin olup olmadığı ve patlamanın kimler ve hangi örgüt tarafından gerçekleştirildiği. Ama yandaş medya her zamanki gibi! failleri çoktaaan bulmuş.
Patlamanın ilk dakikalarında A Haber dışındaki kanallar ‘patlama’ ifadesini kullanmayı tercih etti.
Tüm kanalların başlıkları birbirine yakındı; ‘Ankara’da patlama’
Ama A Haber: ‘Ankara'da Terör Saldırısı’ başlığını ilk dakikalardan itibaren kullandı.
O patlama bir doğalgaz patlaması veya başka nedenden olabilirdi. Patlama ile ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmazken, ne olduğu bilinmezken bu kanalın bu ifadeyi kullanması akıllara başka şeyler getiriyor.
Peki, patlamayı diğer yandaş medya nasıl gördü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı aşk duyduğunu söyleyen iş adamlarından Ethem Sancak’a ait Star Medya Grubu bünyesindeki Akşam gazetesi, saldırı için talimatın Suriye Devlet Başkanı Esad’a bağlı El Muhaberat tarafından verildiğini, bombanın ise PKK’dan olduğunu iddia etti.
‘Alçaklık’ manşeti ile çıkan Türkiye Gazetesi, katliamdan dolayı devleti eleştiren Demirtaş'ı ‘pişkinlikle’ suçladı. Gazete, Karayılan'ın “Metropollere fedaileri göndeririz” dediğini aktararak, PKK'yi fail olarak göstermeye çalıştı.
AKP'nin tetikçi gazetelerinden Akit Gazetesi, katliamı seçimle bağlantılandırarak, ‘katliamın HDP'yi mağdur göstererek, düşen oylarını artırmayı hedeflediği’ şeklinde haber yaptı. Gazete ayrıca, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun HDP'yi itham eden, “Kime faydası varsa fail o” şeklindeki sözlerini de ilk sayfaya taşıdı.
Star Gazetesi katliamı, ‘Seçim ayarlı bomba’ şeklinde verdi ve esas olarak hükümeti hedef aldığını yazdı. ‘HDP'ye cansuyu bombası’ başlığını tercih eden gazete, HDP'nin Diyarbakır'da 5 Haziran tarihinde mitinge yönelik yapılan saldırı ile ‘baraj aştığı’nı şimdi yapılan bombalı saldırı ile de düşen oylarının artırılmasının hedeflendiğini savundu.
Yeni Şafak Gazetesi ise katliamdan sonra HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ‘provokatör’ ilan etti.
Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde önceki gün bir polis şehit oldu.
Bu olay yandaş bir haber ajansı tarafından şu şekilde verildi; “Edinilen bilgilere göre olay, Ergani ilçesinde bulunan bölge trafik noktasında meydana geldi. Bölge trafikte nöbet tutan polislere bir grup PKK'lı terörist ateş açtı. Polisin anında karşılık vermesi üzerine çatışma yaşandı. Çıkan çatışmada Ö.G. isimli polis memuru yaralandı. Meslektaşlarının yardımıyla hastaneye kaldırılan Ö.G., yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.
Bölgeye çok sayıda polis sevk edilirken kaçan PKK'lı grubun yakalanması için operasyon başlatıldı.”
Aslında ortada ne bir PKK saldırısı vardı, ne polisin karşılık verdiği, ne de kaçan PKK’lilerin yakalanması için başlatılan bir operasyon. Çünkü polisin ölümüne neden olan kurşun, kazara kendi silahından çıkan kurşun olmuştu.
Psikolojik bir refleks haline geldi. Her olayın ardından işin içinden çıkmak ve sorumluluktan kurtulmak için “Şu örgüt yaptı” diyerek kurtulacaklarını zannediyorlar.
İnanın bu yalanlara artık kimse kanmıyor. Geçmişte bu gibi yalanlar bugün tek tek ortaya çıkıyor. Başkasını suçlayarak kurtulamazsınız. Er yada geç gerçekleş su yüzüne çıkacak ve yalan maskeleriniz düşecek.