Bu yaşımı geldim, siyasetin bu kadar ayaklar altına alındığını, itibarsızlaştırıldığını görmedim.
Siyasi parti zengini Türkiye’de siyasi partilerden yana bir sorun yok.
Neredeyse ülkedeki her kesiminin haklarını koruyacak, gözetecek bir siyasi parti var.
Ancak ne yazık ki siyasetçi yok.
Ülkede hiç bu kadar siyasi girginliğin yaşandığı bir dönemi hatırlamıyorum.
Ülkenin çalkantılı olduğu, farklı siyasi görüşler nedeniyle sokakların kan gölüne dönüştüğü 90’lı yıllarda bile farklı görüşlerdeki siyasetçiler bugün olduğu kadar ağır hakaret içeren konuşmalar yapmazlardı.
O yıllarda mecliste çok renkli görüntülere şahit olduk.
Çaydanlıkların, baklava tepsilerinin TBMM sıralarında sergilendiği anlara şahitlik ettik.
Bugün siyasi rakipler birbirlerine ağza alınmayacak küfürler ederken ve hiçbir şekilde aynı ortamda bulunmazken, o yıllarda siyasi liderler TV ekranlarında bir masa etrafında seçim tartışması yaparlardı.
11 Ekim 1991 seçimleri öncesinde dönemin güçlü ve kendine güvenen siyasetçileri aynı masa etrafında toplanmış tartışıyorlar.
Bakın masada kimler var?
*Mesut Yılmaz-Başbakan ve ANAP Genel Başkanı.
*Süleyman Demirel-Doğru Yol Partisi Genel Başkanı.
*Erdal İnönü-Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Başkanı.
*Bülent Ecevit- Demokratik Sol Parti Genel Başkanı.
*Necmettin Erbakan-Refah Partisi Genel Başkanı.
*Doğu Perinçek-Sosyalist Parti Genel Başkanı.
Merkez sağcısı, milli görüşçüsü, sosyal demokratı, sosyalisti bir masa etrafında!
Şimdilerde böyle bir fotoğrafı görmek ne mümkün.
Siyasi nezaket unutulmuş, küfürler, hakaretler havada uçuşuyor.
Daha dün birbirlerine ağır hakaretler edenler, bugün can ciğer kuzu sarması olmuş.
Çok gerilere gitmeye gerek yok, sadece 2014 öncesi siyasetçilerin birbirlerine söylediklerini içeren bir sürü video sosyal medya mecralarında dolaşıyor.
İstediğiniz anda bulup izleyebilirsiniz.
Bu siyasete bizler yetişkinler olarak bir anlam veremezken, bunu yarının yöneticileri olacak çocuklara nasıl anlatacağız.
Bunu hangi mantıkla izah edeceğiz.
Bir taraftan bu ülkeyi yöneten, diğer taraftan ülkeyi yönetmeye talipli siyasetçilerin şu an içinde bulundukları, tedaviye muhtaç bir ruh halidir.
Fikirlerle, projelerle, ekonomik paketlerle iktidara talip olması gereken siyasetçiler, bugün küfürden ve hakaretten medet umuyor ve oy toplamaya çalışıyorlar.
Ben, oyu kutsal olan bir vatandaş olarak bu türden siyaseti reddediyorum.
Ben, ülkeyi daha özgür, insan haklarında daha ileri, ekonomik açıdan sorunsuz, her kesimin görüşüne saygı duyulan bir ülke vadeden siyasetçiler istiyorum.
Görüş farklılıklarının çatıştığı bir ülke istemiyorum.
Ya bendensin, yada… denmesini istemiyorum.
Bugün ülkenin gündeminde olması gereken ekonomik sorunları bir kenara bırakılmış, siyasi çekişmelerin olduğu sunni gündemler yaratılıyor.
Pandemi nedeniyle bitme noktasına gelen esnafın, vatandaşın sorunlarının konuşulması gereken bir ortamda siyasetçilerin böylesi kısır çekişmelere girmesi ne kadar doğru.
Siyasetçiler ülkenin sorunlarına kafa yormalı.
Birbirlerine laf yetiştirmeye değil.