Bölgedeki birçok yerde yaşanan çatışmalardan geri kalanları içimiz acıyarak görüyoruz.
Yıkılmış evler, harabeye dönmüş resmi binalar ve kullanılamaz hale gelen cadde ve sokaklar…
Bilmeyen birine getirip göstersen buraları, devletlerarasında büyük bir savaş yaşandığını zannedecek.
Evet, bir savaş buralarda yaşanan, ama iki devlet arasındaki bir savaş değil.
Sadece evler yıkılmıyor bu savaşta, insanlar ölüyor.
Böylesi ortamlarda büyüyen çocukların geleceği ne olacak.
Düşünsenize her an bombaların patladığı, sokaklarında ceset olan şehirlerde bu manzaraları gören çocuklar nasıl bir psikolojiye sahip olacak.
O çocuğun gözünde canlandırdığı şey; yakıp yıkan, kardeşini öldüren bir devlet.
Bu daha 4-5 yaşlarındaki çocukların bile hafızasına kazınmış.
Geçenlerde Şırnak’ta çekilen bir kare fotoğraf dikkatimi çekti.
4-5 yaşlarındaki birkaç çocuk gördüklerini oyun alanlarına taşımışlar.
Briket ve taşlardan barikatlar kurmuşlar, biri eline aldığı sopayı silah olarak kullanır gibi yapıyor, diğeri ise daha kalınca bir ağacı roketatar diye omuzlamış.
İşti böylesine bir atmosferde yaşayan çocukların oyunları da böyle olur ne yazık ki.
Diğer bir boyutu ise bu savaşın ekonomik alanda kendini gösteriyor.
Çatışmaların yaşandığı tüm bölgelerdeki esnaflar iflasın eşiğine gelmiş.
Haftalar sonra hayatın yeni yeni normale dönüştüğü Diyarbakır’ın Sur ilçesinde esnafın hali perişan.
Cumartesi günü olmasına rağmen eski cınlılı4ktan eser yok.
Sur, Diyarbakır’ın kalbi konumunda.
Günde onbinlerce insanın uğradığı ve alışveriş yaptığı Gazi ve Melik Ahmet Caddelerinde tek tük insanlara rastlamak mümkün. Onlarda alışveriş yapmaya değil, oralarda neler yaşandığını görmeye gelenler.
Hasanpaşa Hanı, Sur’da en fazla merak edilen yerlerin başında geliyor.
Filmlere, dizileri doğal bir mekan olan bu Han’ın esnafları genellikle kahvaltı ve hediyelik eşya satanlar. Han’ın ortasındaki masalar haftasonlarında bir an olsun boş kalmazdı.
Hatta kahvaltı yapmak isteyenler dakikalarca masaların boşalmasını beklerlerdi.
Düşünün haftasonu olmasına rağmen tek bir masa bile dolu değil.
Sadece buradan bakarak esnafın halini anlamak mümkün.
Savaşlar denince yıkım gelir akla.
Buralarda da bunu fazlasıyla görüyoruz zaten.
Sur, Cizre, Silopi, Şırnak, Nusaybin, Silvan, Yüksekova ve son olarak İdil, bu savaştan yetirince yıkımla çıktılar.
İdil’de yaşanan çatışmaların şiddetini, bir okula isabet eden binlerce mermi ve onlarca roketatardan anlamak mümkün.
Bu yıkımların yaşandığı yerlerden en çok dikkat çeken yer ise Sur.
Burası UNESCO Dünya Mirası listesinde olan bir yer.
Adeta yerle bir edilmiş durumda.
Sur’a çıkan bütün sokaklar kapatılmış veya yüksek brandalarla örtülmüş. Amaç içeride yaşanan yıkımı gizlemek sanırım. Yoksa buna başka bir anlam yüklemek mümkün değil.
Cizre’de yapıldığı gibi Sur’da da iş makineleriyle yıkılan binalar alelacele ortadan kaldırılacak. Şu an bunun bir parçası olarak ‘Acele kamulaştırma’ kararı alınmış bile.
İHD, Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Sosyal Haklar Derneği (SHD), Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve DBP Yerel Yönetimler Komisyonunun aralarında bulunduğu birçok kurum biraraya gelerek bu konuda bir ‘Hukuk Komisyonu’ oluşturdu.
Acele kamulaştırma kararının kamulaştırma kanununun özel bir istisnai madde aracılığıyla alınmış bir karar olduğunu belirten komisyon üyelerinden SHD Başkanı Avukat Can Atalay, şu an itibarı ile birçok kentte kentsel alanlardaki acele kamulaştırma kararlarını hükümetin uygulayamadığını, ancak ‘Acele kamulaştırma’ silahını acele kamulaştırma tehdidini yurttaşların kendi mülklerini satmaya zorlamak için kullandığını belirtti.
Atalay, devletin ‘Acele kamulaştırma’ kararını işlevinin esasen bir tür hegemonya aracı, ideolojik aygıt bir tür zorlama aracı olduğuna vurgu yaptı. Surda yıkımın yaşandığı oradaki mekanların tahrip edildiği, kültür varlıklarının zarar gördüğüne dair hiçbir kuşkularının olmadığına dikkat çeken Atalay, hiçbir devlet veya hükümet kendi yurttaşlarının mal varlıklarına el koyarak bu yurttaşlar aleyhine milli müdafaada bulunamayacağını söyledi. Özgürlükçü Hukukçular Derneği İstanbul Şube sekreteri Avukat İlknur Alcan ise, ‘Acele kamulaştırma’ kararının iptaline yönelik hukuki sürece destek vermek için çeşitli davalar ve idari başvurular yapacaklarını söyledi.
Anlayacağınız devlet buralarda adeta yangından mal kaçırırcasına bir uygulamanın içinde. ‘Acele kamulaştırma’ ile yapılmak istenen savaşın izlerini bir an önce silmenin telaşı olsa gerek.
Yani vatandaşın yıkılan evini satmama gibi bir hakkı olmayacak. Bir anda ve alelacele bir satış sonrasında elinden alınacak ve hemen yıkılacak.
Spot: Cizre’de yapıldığı gibi Sur’da da iş makineleriyle yıkılan binalar alelacele ortadan kaldırılacak. Şu an bunun bir parçası olarak ‘Acele kamulaştırma’ kararı alınmış bile.