Darbe girişiminin ilk şoku atlatıldıktan sonra gelen OHAL ile Fethullahçıların temizlenmesine başlandı.
Darbe girişiminin hemen ardından gözaltına alınan 292'si polis, 3 bin 649'u asker, bin 559'u hakim ve savcı, 20'si mülki idare amiri ve 93'ü ise sivil olmak üzere 5 bin 613 kişi çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklandı. Tutuklanan askerlerden 121'ini generaller oluşturuyor. Adliyeye sevk edilenlerden 589 kişi hakkında adli kontrol kararına hükmedilirken, 224 kişi serbest bırakıldı. 6 bin 226 kişinin ise gözaltındaki işlemleri devam ediyor.
Operasyon sadece bununla sınırlı değil. Sadece Milli Eğitim Bakanlığı yaklaşık 21 bin kişiyi açığa aldı, 21 bin kişinin de lisansını iptal etti.
Diğer kurumları da eklersek şu ana kadar yaklaşık 50 Bin’i aşkın kişinin açığa alındığından sözedilebilir.
Olağanüstü hal ilanının ardından devlet mekanizması içinde yer alan FETÖ'ye mensup kamu çalışanlarının tasfiyesi için bir yol haritası belirlenmiş.
Kanun hükmünde kararnameyle (KHK) her bakanlığa tasfiyeler konusunda yetki verilecek. Bakanlıklarda kurulan komisyonlar belirlenen 10 kritere göre karar verip listeyi hazırladıktan sonra ilgili bakanın onayıyla tasfiyeler gerçekleştirilecek.
Bakanlar Kurulu toplantısında, 2 yöntem görüşüldü. Birincisi çekirdek bir kadro üzerinden gidip halkayı genişleterek PDY mensuplarının tasfiye edilmesi, ikincisi ise halkayı geniş tutup çok geniş liste üzerinden ayıklamayı yaptıktan sonra bu suç örgütü içinde aktif olarak yer almış isimlerin atılması, uzaklaştırılması.
Peki bu örgüte üye olanlar nasıl belirleniyor?
PDY mensuplarının tespitinde istihbarat birimlerinin ele geçirdiği özel yazışma programındaki paylaşımlar, sosyal medya paylaşımları, telefon konuşmaları, mesajların yanı sıra Bank Asya gibi ekonomik network'lar üzerinden yürütülen para trafiği içindeki isimler de değerlendiriliyor.
Sendikalar, sivil toplum örgütü adı altındaki örgütlenmeler üzerinden gidiliyor. 2014'te Vergi Denetim Kurulu'na alınan 5 bin kişinin büyük çoğunluğunun bu yapının mensubu olduğu üzerinde duruluyor. FETÖ'nün şirketlerin vergi denetim dosyalarıyla ilgili sorunlarını çözdüğü, ‘himmet’ adı altında bu şirketlerden örgüte para aktardıkları tespit edildi. Tasfiyeler yapılırken 10 kriterin çoğunluğuna uyan isimler üzerinden ilerleniliyor. Görevde hızlı ve hayatın olağan akışını aykırı bir şekilde yükselen isimler de çıkarılıp tasfiye ediliyor. Kamudan tasfiye edilecek PDY mensuplarının ve ailelerinin kriminalize olmaması, radikalleşmemesi, sosyal ve ekonomik yaralar açılmaması için tedbirler de düşünülüyor. Hükümet, işyerleri kapatıldığı için işsiz kalan öğretmen, doktor, hizmetli ve masum çalışanlar için tedbir alacak.
Bu kişilerin belirlenmesi için belirlenen 10 kriter var.
İşte o kriterler:
* Bank Asya ve örgütün diğer şirketlerinin işlemleri taranıyor. Para faaliyetleri içinde olanlar ve örgütün finans kaynaklarına katkı sağlayanlar.
* Yöneticileri PDY üyesi olan Aktif-Sen üyesi olarak açık tercih kullanan öğretmenler.
* Aralarında özel şifreli yazışma programını kullananlar.
* Bu örgütle organik bağlantılı ve ilişkili olan kişiler.
* Kapsamlı sosyal medya taramasından çıkan sonuçlar.
* Bulundukları görev yerinde 17/25 süreci öncesinde örgüt güçlüyken ve deşifre olmamışken PDY yararına çalışanlar.
* Belli dönemlerde kritik görevlere inisiyatifle getirilenler.
* Düzenli olarak örgütün STÖ adı altındaki toplantılarına katılanlar.
* MİT ve emniyetin yaptığı araştırmaların sonuçlarına göre çıkarılan risk tablosunda yer alanlar.
* Hayatın olağan akışına uymayan şekilde terfi eden ve özel görevlere getirilenler.
* 17/25 Aralık sürecinde örgüte bağlılığını koruyup keskin şekilde faaliyetlerine katılanlar.
* FETÖ üyesi şirketlerin normal olmayan işlemlerini yapanlar, onları koruyup kollayanlar.
* Vergi denetimlerinde yasadışı faaliyetler ve örgüte 'himmet' adı altında para aktarılmasını sağlayanlar.
* Yargıya, emniyete ve Maliye'ye özel olarak sızma girişiminde bulunanlar.
Şu ana kadar bu kriterler nasıl uygulandı bilmiyorum. Ancak PDY içinde yer almadığı halde haksız bir şekilde görevden alınmaların olduğu kulaktan kulağa yayılmaya başlandı.
Ne olursa olsun herşeyin hukuka uygun bir şekilde yapılması ve suçsuz olan insanların mağdur edilmemesi gerekiyor.
Mesela Batman’da Milli Eğitim içindeki bir çalışanın FETÖ ile bir bağının olmadığı halde sırf Bank Asya’ya parasını yatırdığı için operasyon kapsamında açığa alındığından çokça bahsediliyor.
FETÖ ile organik bir bağının tespit edilmesi durumunda kamu personelinin açığa alınması en doğru karar olacaktır. Aksi taktirde hukuk ayaklar altına alınacak ve adalet zedelenecektir.