Son bir yıllık sürece bakıyorum da ne kadar insan öldü, ne kadar ananın yüreği yandı, gözyaşı döktü.
Bu ateşin sönmesi için dua ediyorum.
Herkesin dua etmesi gerekiyor.
Şu Ramazan hürmetine bir mucize olsa ve ölümler dursa.
Çözüm süreciyle başlayan barış umutları bittiğinden beri endişe hergeçen gün artıyor.
Çünkü bu güne kadar sadece bir bölgede adeta bir savaş yaşanıyordu. Ancak şimdi bakıyorum artık ülkenin her tarafına korku ve endişe hakim. Çünkü artık her tarafta bombalar patlıyor ve insanlar ölüyor.
Son olarak İstanbul’daki patlamada 6’sı polis 11 kişi yaşamını yitirdi.
Sadece geçtiğimiz yıl 7 Haziran sonrasındaki bilanço bile durumun vahamiyetini ortaya koyuyor. Son bir yılda 349 polis ve asker, 453 sivil ve Genelkurmay’ın açıklamasına göre Bin örgüt üyesi yaşamını yitirdi.
Bir yılda 2 Bin’e yakın insan yaşamını yitirdi.
Bu işin çözüm yeri siyaset arenasıdır ve müzakeredir. Dünyada çözüm için başkaca denenen bir yöntem yok.
Çözüm sürecinde HDP İmralı’da bulunan PKK Lideri Öcalan ile hükümet arasında köprü vazifesi görüyordu. Görüşmeler tam sonuç verecekken bir anda bitti.
Sonrası malum; özerklik ilanları, barikatlar, hendekler ve ölüm.
Birilerinin bu ateşin sönmesi için çabalaması gerekiyor.
Bu kendi kendine çözülecek bir sorun değil.
Askeri yöntemleri yıllardır deneniyor ve sonuç alınamadı. Buna rağmen hala bu yöntemin denemesi acıları katmerlemekten başka ne işe yarıyor ki?
Geçtiğimiz yıl aralık ayında çatışmaların durması için Kandil’e giden HDP Eşbaşkanı Salahattin Demirtaş, örgüt yöneticileriyle yapılan görüşmeler sırasında yaşananları katıldığı bir televizyon kanalında açıkladı.
Görüşmeler yapılması doğal bir durum, daha öncede defalarca yapıldı. Ancak bu kez öyle bir şey söyledi ki Demirtaş, kabul edilmesi mümkün değil.
Daha fazla insan ölmesin diye, hükümetin bilgisi dahilinde yapılan bu görüşmeler sırasında, görüşmenin gerçekleştiği Kandil’e hava saldırısı düzenleniyor.
Detaylarını anlatan Demirtaş’ı dinlerken tüylerim diken diken oldu.
Demirtaş, çözüm sürecine yeniden geri dönme konusunda girişimlerde bulunmak üzere Aralık ayında Kandil'de yaptığı ziyaretin ayrıntılarını anlattı.
Devletin ve İçişleri Bakanı'nın bilgisi dahilinde Aralık ayında Kandil'e gidip, KCK yetkilileri ile görüştüğünü dile getiren Demirtaş, “Niyetimizi anlattım, bu konudaki beklentimizi anlattım. Biz demokratik siyaset yapıyoruz, o hendek barikat meselesinde de evet Kürtlerin hakkı var bunları biliyoruz, biz de savunuyoruz ve özerklik bizim parti programının bir parçasıdır. Fakat biz bunu demokratik siyasi alana çekmek istiyoruz, hendek, barikat meselesinden çıkarmak istiyoruz. Çok uzun tartışmalar oldu orada” dedi.
Demirtaş, ancak KCK yetkilileri ile bir arada iken görüşmeler gerçekleşmesin diye Türk savaş uçaklarının hava saldırısında bulunduğunu ve bulundukları yerin bombalandığını söyledi.
O saldırının ayrıntılarını ve amacına ilişkin Demirtaş, şöyle konuştu; “Tarihini devlet benden daha iyi bilir, kayıtlarında vardır. Neden vardır, çünkü benim orada görüşme yaptığım yeri bombaladılar. Hava saldırısı yapıldı yani, bulunduğum yeri vurabilmek için bayağı bir çalıştılar. O toplantı gerçekleşmesin diye bulunduğumuz bina havaya uçuruldu. Birkaç yüz metre ilerisi uçak ile bombardıman yapıldı. Çıksınlar açıklasınlar, işte o günkü manşetler var. Havuz medyasının 'hava saldırısı yapıldı, Demirtaş görüşmesini yapmadan Süleymaniye'den döndü' diye. Görüşmeyi yaptım kusura bakmasınlar, biliyorlar ama yaptırmamak için ve yaparken vurmak için elinizden geleni yaptınız, bunu da biliyorum.”
Demirtaş, saldırıya maruz kaldıkları bu görüşme sonrası Türkiye'ye geri döndüğünde ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na ve İçişleri Bakanı aracılığı ile Hükümete haber gönderdiğini paylaştı.
Demirtaş, kurmaya çalıştıkları bu teması ve sonrasında verilen yanıta ilişkin ise şunları söyledi; “Dedim ki; bakın HDP olarak biz inisiyatif almak istiyoruz. Bir iki gün içinde Diyarbakır'da DTK kongresinde bir açıklama yapılacak sizlerden beklentimiz ana muhalefet ve iktidar olarak lütfen bu işi tartışmaya fırsat verin. Çünkü biz tartışılsın istiyoruz, tartışma ve siyasi zemine çekmek istiyoruz. Sizlerde buna destek verirseniz hendek, barikat meselesini bir diyalog ortamı ile çözüm zeminine taşımak istiyoruz. Çıktık belgeleri açıkladık, konuşmalar yaptık, aradan birkaç saat geçmeden Ankara'dan o güne kadar yapılmış en sert açıklamalar geldi. 'Vatan hainliği, bölücülük, ülkeyi böldürmeyiz'. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı derhal soruşturma açtı ve dokunulmazlığımızın kaldırılmasına giden süreç o zaman başlatıldı ağırlıklı olarak. Ben bunları hiçbir yerde anlatmadım, hani HDP barış için ne yaptı diyenler kusura bakmasın, biz canımızı ortaya koyduk. Birileri gibi rahat rahat koltuğumuza oturup keyfimize bakabilirdik.”
Bunlar öyle yenilir yutulur cinsten iddialar değil. Eğer bir siyasi partinin Eşbaşkanı, devletin bilgisi dahilinde bu görüşmeyi yaptığı sırada böyle bir saldırı gerçekleşiyorsa, burada birilerinin samimiyetinin sorgulanması gerekiyor.