Kanal D’de yayınlanan Beyaz Show programında bu hafta sıra dışı bir canlı telefon konuğu vardı.
Denk gelirsem izlediğim programlardan biri olan yayında genelde tek telefon bağlantısı yapılıyor.
Bu hafta bağlanan kişi Diyarbakır’dan aradığını söyleyince sesini biraz daha açtık televizyonun.
Arayan Ayşe Çelik isimle bayan Diyarbakır’da öğretmen olduğunu söyledi ve abluka altındaki bölgede yaşananlara dikkati çekti.
“Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız?” sorusuyla konuşmasına başlayan öğretmen Çelik, medyanın tutumuna işaret ederek, “Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” dedi.
Bölgedeki ölümler karşısındaki tutumlara da vurgu yapan Çelik, “Ölen çocuklara sevinen insanlar var. Onlara hiçbir şey diyemiyoruz, yazıklar olsun demekten başka” dedi.
Öğretmen olduğunu belirten Çelik, yasakların olduğu yerlerde öğrencilerini terk eden öğretmenlere de seslendi ve “Bir daha oralara nasıl dönecekler ve o çocukların gözlerinin içine nasıl bakacaklar?” diye sordu.
Ayşe Çelik, canlı yayında sözlerini şöyle sürdürdü; “Bomba seslerinden, kurşun seslerinden… İnsanlar susuzluk ve açlıkla mücadele ediyor; özellikle de bebekler ve çocuklar. Lütfen duyarlı olun ve sessiz kalmayın.”
Diyarbakır’daki öğretmenin canlı yayındaki sözleri sosyal medyada da en çok konuşulanlar listesinde ilk sıraya yükseldi.
Kimi yorumlarda ırkçı ifadeler öne çıkarken, Diyarbakır’dan arayan Ayşe öğretmenin bölgede yaşananları Batı’ya duyurması ise birçok olumlu tepki de aldı.
Bu olay çokça konuşulunca hemen arayan kişinin kim olduğu araştırılmaya başlandı.
Bir gün sonra ise Milli Eğitim Bakanlığı bu kişinin öğretmen olmadığını açıkladı.
Peki, neden bu kişinin araştırılması gereği duyuldu? Öğretmen olsa ne olacak ki?
Söyledikleri öyle birilerini, devleti veya güvenlik güçlerini rencide edecek şeyler değil.
Öğretmen dahi olsa ‘Artık insanlar ölmesin’ diyemeyecek mi? Dedikleri doğru şeyler. Buralarda yaşananlar batı’da farklı yankı bulmuyor mu? Sonuç olarak hergün insanlar ölmüyor mu?
Birilerinin artık biralarda yaşananları tüm çıplaklığıyla görmesi gerekiyor.
Gençler Diyarbakır’da kısa bir video hazırlamış ve orada biri, “Eğer ben bugün nasıl yaşayacağımın hesabını yaparken, sen yeni yıl kutlama hesapları yaparsan biz nasıl kardeşiz”
Yolda yürürken nereden geldiği belli olmayan kurşunlarla kaç kişi canından oldu batıda yaşayanlardan bilen var mı?
Sokaklarda 10 yaşındaki çocuk ta, 75 yaşındaki adam da yaşamını yitirdi. Hemde onlarca, kimin haberi var bunlardan.
Öğretmen olmasa da bu kişinin haklı haykırışına, isyanına herkesin destek vermesi gerekir. Sonuçta bu kişi ‘artık insanlar ölmesin’ diyor. Bunun neresi kötü ki…
Ayşe Çelik adlı kişinin bu bağlantısının ardından bu kez Kanal D yönetiminden bir açıklama geldi.
Bakın neler söylenmiş açıklamada; “Beyazıt Öztürk, istisnasız bu ülkede herkesin sevdiği, programında asla siyasete yer vermeyen, toplumun her kesimini kucaklayan tarzına rağmen böylesi bir provokasyonun içine çekilmeye çalışılmıştır. 23 yıllık yayın tarihinde ülkemizin değerlerine ve menfaatlerine bakışı çok belirgin olup, terörün her türlüsüne karşı Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü ilke edinmiş Kanal D olarak hem böylesi bir provokasyonun hedefi olmanın hem de akla hayale gelmeyecek senaryolarla yıpratılma gayretinin üzülerek farkındayız. Doğan TV ve Kanal D ilk günden bugüne devletin yanında yer almıştır.
Altını çizerek bir kez daha belirtmek isteriz ki hiçbir suistimal ve iftira çizgimizi ve duruşumuzu değiştirmeyecektir. İyi niyetle bakan gözlerin hemen farkedebileceği bu provokasyona karşı Kanal D Yönetimi söz konusu kişiye dair tüm hukuki süreçleri işletecektir.”
Bu açıklamayı görünce Ayşe Çelik adlı kişinin canlı yayında söylediklerini yeniden dinledim.
Acaba bir şey atlamış mıyım diye.
Konuşmalarında kimseyi suçlamıyor, devlet güçlerini rencide etmiyor ve bence ‘örgüt propagandası’ yapmıyor.
Peki, ‘bu kadar tepki neden?’ diye düşünmeden edemiyor insan.
Kanal D yönetimi neden böyle bir açıklama gereği duydu onu da anlamak mümkün değil.
Şimdi ben de batıdaki dostlara buradan sesleneyim; “Sizler gerçekten buralarda yaşananların farkında mısınız? 25 gündür sokağa çıkma yasağı olduğunun, cenazeler için morglarda yer kalmadığının, hayatın durma noktasına geldiğinin farkında mısınız?