Ortadoğu’nun milattan önceki önemli inançlarından Zerdüştlüğe dayandırılsa bile, Êzidilik kavramına ilk olarak, yaşamını 1153 yılında yitiren Şaristani’nin kitabında rastlanır.
Ayrıca 1670–1680 arasında Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de Êzidilerden bahsediliyor.
Ezidilerin Türkiye’de yaşadıkları önemli bölgelerden biri de Batman ve çevresidir.
Ezidiler, bu güne kadar en fazla zorluklar ve katliamlarla karşılaşmış inançların başında geliyor.
Ezidiler hakkında bugüne kadar verilmiş 73 ferman emri bulunuyor. Tarih boyunca çıkarılan her ferman ölüm ve zorunlu göçü beraberinde getiriyor.
Irak’ta terör estiren DAİŞ saldırıları altında ‘soykırım’a uğrayan Ezidiler, bunu 74. Ferman olarak kabul ediyorlar.
Ezidiler, tarih boyunca da birçok katliama uğradı, anavatanları olan ülkelerden kaçmak zorunda kaldılar. İran ve Mezopotamya’da yaşamış, Ortadoğu’nun en kadim topluluklarından biri olan, kökenleri 4 bin yıl öncesine dayanan Ezidilerin hedef olmalarının sebebi ise onlara yapılan yanlış yakıştırmalar ve yaftalamalardı. Kimileri onları şeytana tapmakla suçladı, kimileri ‘güneşe tapanlar’ olarak adlandırdı. IŞİD gibi radikaller tarafından ise ‘sapkın’ olarak görüldüler.
Öncelikle Ezidiler, tek tanrılı bir inanca sahip. Hatta, kendilerini Hz. Adem’den bu yana tek tanrıya inanan dünyadaki ilk insanlar olarak tanımlıyorlar.
Ancak doğuştan Ezidi olunabiliyor.
Ezidilerin büyük çoğunluğu kendini Kürt olarak tanımlarken, küçük bir kısmı da Ezidiliğin kendine özgü bir milliyet olduğunu savunuyor. Yine de genel kabulde Kürt sayılan Ezidilerin ana dili ve ibadetlerinde kullandıkları dil de Kürtçe...
Êzidilik inancı ve tarihi üzerindeki en büyük etkiyi Şeyh Adiy oluşturmuştur. Araştırmacıların elindeki Êzidilerle ilgili yazılı belgeler de Şeyh Adiy’e aittir. Şeyh Adiy ‘Ben Êzidiyim’ dememiştir. Buna rağmen Êzidilerin tümü Şeyh Adiy’e inanıp, onu peygamberleri olarak görür; Meleki Tavus’un ruhunu Şeyh Adiy’in şahsiyetinde bütünleştirirler.
Şeyh Adiy’in kabri Irak’ın Şeyhan mıntıkasında, Laleş Vadi’sindedir. Dünya üzerinde yaşayan bütün Êzidiler Laleş Vadisi’ni ve özel olarak da Şeyh Adiy’in kabrini ziyaret eder ve ‘hacı’ olurlar.
Êzidilerin de birçok bayram ve kutsal günleri var. En çok bilinen Êzidi bayramı Kürtlerin ‘Çarşema Sor’ olarak adlandırdığı Kızıl Çarşamba’dır. Her sene eski takvime göre Nisan ayının ilk çarşambasında kutlanır. Êzidilerin inancına göre Allah her sene bu vakitlerde, kötülükleri ortadan kaldırmak ve insanlar arasında iyiliği yaymak için yeryüzüne bir melek gönderir.
Birçok kutlu gün ve bayramları vardır. Örneğin, dindar Êzidiler yazın ve kışın 40 gün oruç tutar ama bu oruçları Müslümanlarınki gibi değildir.
Êzidilerin dini bakımdan yerine getirmeleri zorunlu olan bazı görevleri vardır. Bunların başında namaz, oruç, hac ve zekât gelmektedir.
Êzidiler, her yılın aralık ayında üç gün oruç tutar, ayrıca 24 Aralık’ta ve 24 Haziran’da olmak üzere yılda iki kez 40’ar gün oruç tutarlar. 40’ar günlük oruçları daha çok Êzidi Şeyhleri, pirler, yaşlı Êzidiler ve Êzidilerin seçilmiş en büyük ruhani lideri Baba Şeyhler tutar. Oruçları sabahları güneşin sararttığı gökyüzü ile başlar akşam ise gökyüzü kızıllaşınca, güneş batmak üzereyken biter.
Ezidilerin inançlarında ‘Basımbar’ adı verilen renkli ipliklerin de önemli bir yeri var.
Sarı, kırmızı, Yeşil başta olmak üzere çeşitli renklerdeki orlon ipliklerden örülen bu iplikler, Ezidi inanışına göre bereket getirsin diye insanların el bileklerine, başaklara, kapı tokmaklarına, ağaç dallarına ve hayvanların ayaklarına ‘Bereket’ getirmesi için bağlanır.
Bu gelerek yüzyıllardır sürüyor.
Ancak bugün Batman ve köylerinde yaşayan az sayıdaki Ezidi vatandaş, son zamanlarda bu gelenek yüzünden sıkıntılar yaşıyorlar.
Çoğunluğu yurtdışında yaşayan Ezidi vatandaşlar Türkiye’ye geliş gidişlerinde ve resmi dairelerde bileklerine bağladıkları bu renkli iplikler (Basımbar) yüzünden sıkıntılar yaşıyorlar.
Bileklerindeki Sarı, Yeşil, Kırmızı renkli iplikler, PKK’yi temsil eden renkler olarak görülüyor ve çıkarılması isteniyor.
Ancak Ezidi inanışına göre bu iplikler kendiliğinden düşene kadar bağlandıkları yerde kalması gerekiyor.
Bu renklerin siyasi olmadığını anlatsalar dahi, zorla çıkarıldığını belirten Ezidi vatandaşlar, bu konuda anlayış beklediklerini söylüyorlar.
Son zamanlarda ise kimse görmediği için el bileklerine bağlanan iplikler, bu kez ayak bileklerine bağlanmaya başlandı.
İslam dini hoşgörü dinidir ve İslam’da her inanışa saygı vardır.
Bu nedenle kimsenin bir başkasının inancına karışmaya hakkı yoktur.
Herkes inancını hür bir şekilde yaşamalıdır.