Anayasa Mahkemesinin (AYM), Can Dündar ve Erdem Gül kararı, tabiri caizse ortalığı toz duman etti.
Mahkemelerin verdiği kararlar zaman zaman tartışılır, ancak bu kez işin içine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan girince bir başka tartışılır oldu.
Anayasanın 153. Maddesinde Anayasa Mahkemesinin kararları şöyle açıklanıyor; “
Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”
Yapılan kişisel başvurunun ardından Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluk haline son veren AYM’nin kararı, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından eleştirilmişti. Hem de ağır bir şekildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararının ardından Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliye olmasına ilişkin, “Anayasa Mahkemesi bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Bu karara sadece sessiz kalırım ama kabul etme durumunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Bu bir beraat kararı değildir, tahliye kararıdır” demişti. Bu sözler muhalefeti harekete geçirdi ve tartışmalar başladı.
Muhalefet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirirken, iktidar partisi ise tam destek verdi.
İktidar taraftarları, Anayasa Mahkemesinin kararını eleştiriyor.
Bu sadece bir örnek. Aslında eleştirilmesi gereken o kadar çok mahkeme kararı var ki.
Bugün toplumun her kesiminden Kürtler yargılanıp cezalara çarptırılmaktadır. Yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk, siyasetçi, sendikacı, bürokrat, belediye başkanı, meclis üyesi, milletvekili, gazeteci, insan hakları savunucusu olmak üzere herkes çeşitli bahanelerle yargılanmaktadır. Burada hukuk, olabilecek en negatif şekilde yorumlanarak mahkûmiyet kararları verilmektedir.
Mesela Siirt’te bir pankartın bir ucundan tutan kişi yargılanmıyorken, öbür ucundan tutan kişi on yılı aşkın cezaya mahkûm edilebilmektedir. Bu karar verilirken tepki göstermeyen iktidar, şimdi AYM’nin kararında kıyameti koparıyor.
Unutmayın hukuk ve adalet birgün herkese lazım olacak.
Bakın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ AYM kararını nasıl eleştiriyor; “Yargıyla, yargı görevi yapanlarla, yargı kararlarıyla ilgili Sayın Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri kayıtlardadır. Her gün söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanı, anayasa ve yasa ihlali olduğu açık olan bir karar hakkında anayasa ve Türkiye'nin taraf olduğu insan hakları sözleşmelerine göre hareket etmesi gereken mahkemenin anayasa ihlali yaptığına inandığını ve o nedenle böyle bir açıklama yaptığını zaten ifade etti. Yani, bunu herkes gibi Sayın Cumhurbaşkanı'nın söylemesi kadar doğal bir şey olamaz. Sayın Kılıçdaroğlu'nun böyle bir tepki göstermesini doğru bulmuyorum.”
Bakan Bozdağ, keşke diğer mahkemelerin aldığı kimi skandal niteliğindeki kararlar ile ilgili de çıkıp böyle konuşabilse. Adalet Bakanı olarak haksızlığa uğrayanların hakkını koruyabilse…
Yaşanan tartışmalara Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da katılmak zorunda kaldı. Arslan, AYM'nin kararlarının da eleştirilmesi gerektiğini belirtti fakat, “AYM'nin verdiği kararlar herkesi ve her kurumu bağlar. Bu bir Anayasa kuralıdır” diye ekledi.
Arslan konuşmasına şöyle devam etti; “Türkiye'de tartışılan hemen her siyasi mesele er ya da geç yargısal bir meseleye dönüşmekte, er ya da geç bireysel başvuru yoluyla AYM'nın önüne gelmektedir. Bu kararlardan bazıları oldukça yoğun tartışmalara neden olmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki yargıçlar kutsal varlıklar değillerdir. Bu nedenle mahkeme kararları eleştirebilir dahası eleştirilmelidir. Aksi takdirde hukuk gelişemez. Biz de bu nedenle her eleştiriye saygı duyuyoruz ancak eleştirinin ötesinde tamamen hayali diyaloglar üreterek mahkememizi talimatla karar veriyormuş gibi gösteren şahsıma ve üyelerimize yönelik tamamen yalan ve iftira niteliğindeki haber ver yorumları da reddediyorum. Verdiğimiz kararları bazıları beğeniyor bazıları beğenmiyor. Dahası bugün alkışlayanlar yarın lanetleyebiliyor. Hatta bazen aynı kişiler verilen kararlardan bir kısmını alkışlıyor ancak aradan bir gün geçmeden aynı hakimlerin verdiği kararlar içinde 'skandal' diyor. Kısacası Ankara'daki varlığımızı hatırlayanlar kararlara göre değişebiliyor. Verdiğimiz kararlara göre varlığımızı hatırlayanlar değişse de biz hep buradaydık. Burada olmaya devam edeceğiz.”
Bu tartışmalar hükümeti harekete geçirdi.
Aslında Can Dündar ve Erdem Gül kararı o kadar moralleri bozmuş olacak ki iktidar şimdi bu kararı getiren AYM’ye bireysel başvuru hakkını sınırlamak için harekete geçmiş.
Tartışmaların odağında Cumhurbaşkanı Erdoğan var.
Bu nedenle gözler Saray’a çevrilirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'AYM kararına uymuyorum' sözlerini 'Kişisel görüşleridir' diye değerlendiren Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'a Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan cevap geldi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, “Cumhurbaşkanımızın, AYM kararını eleştirmesi, 'kişisel konumlanma' değil; 'devletin ve hükümetin başı' sıfatıyla bir açıklamadır” dedi.
Gündem oluşturan bu karar daha çok tartışılacak gibi. Ancak dün verilen kararlara sesini çıkarmayanların bugün tepki göstermesini anlamak mümkün değil.