Genelde Dünya ve Türkiye, özelde ise Batman’da Koronavirüs’ün yıkıcı etkileri devam ediyor.
Şu son 1-1,5 aylık sürede özellikle Batman’da yaşanan vaka artışı ile birlikte birçok büyük değerimizi kaybettik ne yazık ki.
Kimisini yoğun bakım sırası beklerken sedye üzerinde yitirdik, kimisini ise İl Sağlık Müdürüne veya milletvekiline ulaşma imkanı olmadığından hastanede yatak bulamadığı için kaybettik.
Çok sıkıntılı günler geçirdi Batman.
Hastanelerde yer olmadığı için birçok kişi ilaçları yazılarak evlerine sağlıklı bireylerin arasına gönderildi.
Yüzlerce kişi saatlerce test kuyruklarında beklemek zorunda kaldı.
Birçok kişi günlerce test sonucunun çıkmasını bekledi.
Bazılarının test sonuçları iyileştikten sonra çıktı.
Kimisinin test için verdiği öğrekler kayboldu ve hiç sonuç alamadı.
Vatandaşlar hasta olduğu halde yetersiz kalan ambulanslar sayesinde toplu taşıma araçlarıyla hastanelere gitmek zorunda kaldı.
Hastanelere şifa bulmak için giden vatandaşlar, Koronavirüs’e yakalanarak geri döndü.
İl yöneticileri, yetersiz kalan hastaneler yüzünden yaşamını yitiren insanları izlemekle yetindi.
Bölge Devlet Hastanesine ek bina olarak açılacağı belirtilen bina hiç açılmadı.
Ölüm döşeğindeki hastalarına İmmün Plazma bulabilmek için vatandaşlar aylarca Batman-Malatya arasında mekik dokudu.
Pandemi döneminde binlerce kişi işsiz kaldı.
Cumhurbaşkanı’nın tüm uyarılarına ve yasak olmasına rağmen işverenler işçi kıyımına gitti.
Esnaflar zor durumda kaldı, birçoğu iflas etti ve işyerini kapattı.
Tüm bu gelişmeler Batman’da yaşayan herkesi derin bir endişeye sevketti.
Yaşanan onca şeye rağmen il yöneticileri tatmin edici tek bir açıklama bile yapmadılar.
Vaka sayılarında patlama yaşanan günlerde günlük Pozitif sayısının 300-350’lere çıktığı iddia edildi, hiçbir yönetici çıkıp bunu yalanlamadı veya düzeltmedi.
Bazı günlerde 7-8 kişi yaşamını yitirdi, herkes sus pus oldu.
Bu ilin valisi ve il sağlım müdürü Sağlık Bakanının açıklamasının dışında bir açıklama yapma yetkisinde değil belki, peki ya bu ilin yüzlerce Sivil Topluk Kuruluşu bu süreçte ne yaptı.
STK’larin bir iki özelliğini hatırlatayım;
* Özetle, STK’ların en belirgin özellikleri, hükümetlerden, kamu makamlarından ve siyasi partilerden bağımsız olmaları, ikincisi ticari çıkar gözetmemeleri ve kar amacı gütmemeleridir.
* STK’ların nihai amaçları topluma bir hizmet sunmaktır.
* Bu kuruluş veya örgütler, devletin hizmet sağlamada yetersiz kaldığı alanlarda, özellikle yeterli hizmeti alamayan vatandaşlara yönelik faaliyetler yürütür.
* Yolsuzluk, insan hakları ihlali ve eşitsizlik gibi olası yanlış durumlara karşı hükümet ve özel sektörü yakından takip ederler.
* Sivil toplum örgütleri etik kuralları gözetir, kamu ve özel sektörde meydana gelebilecek etik olmayan davranışları tespit eder, inceler ve rapor ederler.
* Demokrasinin yanlış uygulandığı bölümleri tespit eder, buna göre önlem alırlar.
Bir kuruluş veya örgüt hükümet veya özel sektör yöneticileri bünyesi altında faaliyet yürütmediği ve toplumun nabzını herşeyin üzerinde tuttuğu takdirde bir sivil toplum kuruluşu olarak görülebilir.
Bunlar benim değil, bu işin uzmanlarının belirlediği özellikler.
Peki Pandemi sürecinde birkaç STK hariç, diğer STK’lar neden sorunların çözümü için uğraş vermediler.
Bundan birkaç yıl önce cezaevlerindeki açlık grevlerinin sonlandırılması için 100’ü aşkın STK’nın Atatürk Parkında açıklama yaptığını biliyorum.
Peki Pandemi yüzünden insanlar yaşamını yitirirken neden sesiniz çıkmadı?
Uçak seferlerinin arttırılması için biraraya gelen onlarca STK, ölümler karşısında neden meydanlara inmedi? Bir insanın yaşamı uçak seferlerinden daha önemli olamaz sanırım.
Ölümlerin yaşanmaması için neden çözüm üretmediler?
Adeta sus pus olup köşelerine çekildiler.
Gayret içinde olan ve bir elin parmaklarını geçmeyen STK’ları ayrı tutuyorum, ama geri kalanların hepsi sınıfta kaldı ve bana göre STK sıfatını yitirdi.