Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha başbakan olduğu dönemde dile getirdiği ‘Başkanlık’ sistemi tartışmaları hız kesmeden devam ediyor.
Özellikle çatışmaların yeniden başlaması, cenazelerin gelmesinin ardından bazı Ak Partililerin, “Başkan olsaydı bunlar olmazdı” söylemleri büyük tepki çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 7 Haziran seçimleri öncesi sık sık 400 vekilden bahsetti. Hatta bir konuşmasında, “400 vekili verin bu iş huzur içinde çözülsün” dedi.
Şimdi yapılan yorumlar ise 400 vekil verilmediği için yeniden çatışmaların başladığı yönünde. Hatta bazıları daha ileri giderek bu savaşı ‘Beştepe’nin başlattığını iddia ediyorlar.
400 vekil konusunda ortalık toz-duman.
Ağzını açan hemen manşetlik oluyor.
Önceki akşam A Haber ortak yayınında Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok’un, “400 vekil verin, bu iş huzur içinde çözülsün?’ sözleriyle bugünkü çatışma ortamıyla bağdaştırılıyor. Ne diyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi; “Bu 400 hedefini gösterme aslında yeni bir Anayasa’nın inşasına yönelik bir hedefti. Parlamentoda daha zayıf oldukları dönemde olmayacak kadar bu dönemde yaptıkları tahribatı neyle izah edeceğiz? 6-7-8 Ekim olaylarını yaşadık, Suruç olayını yaşadık, Diyarbakır olayını yaşadık. Bunlar hep bir dayanışma ve yardımlaşmanın neticesinde, en azından ülkemizde terör belasının estirilmesinden başka bir şey değildi. 400 vekili elde edebilecek sayıyı bir siyasi parti yakalasaydı, durum bugün çok farklı olurdu. Her şeyden önce Yeni Türkiye adımını atmak için böyle bir şey çok çok iyi olurdu.”
İşte bu sözler internet haber sitelerinde hemen yerini aldı.
Hürriyet ve Zaman Gazetesi, “Erdoğan’dan Dağlıca açıklaması: 400 vekil verilseydi bunlar yaşanmazdı” ifadeleriyle haberi verdi.
Canlı yayına verilen reklam arası sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atılan bu manşetler hatırlatılınca, şu yanıtı verdi; “Karakter yoksunu, insan olmaktan nasibini almamış. Sonra da utanmadan sıkılmadan bana mektup gönderiyorlar. Doğan bey (Hürriyet’in sahibi Aydın Doğan’ı kastediyor) işte mektup yazıyor, ‘Şöyle yapmadık, böyle yapmadık.’ Geçenlerde bunun bir tane başyazarı var (Ertuğrul Özkök’ü kastediyor), ‘Ben böyle bir şey yapmadım’ falan filan. ‘Ben bunu söylemedim’ diye manevra yapıyor. Paralelin başındaki aynı şeyi söylüyor. Bunlar şimdi izne çıkıyor ama biz bunları yargıdan takip edeceğiz. Bu makamı bu karakter yoksunlarına ezdirtmem. Bu adilik.”
Bir taraftan seçimlerin yapılıp yapılmayacağı tartışmaları yaşanıyor, diğer taraftan yeni saldırı, ölüm haberleri geliyor.
İnsan yüreği hiçbir ölüme dayanmaz, tabi vicdanı olan insanların.
Bu şartlarda seçim yapılması çok zor görünüyor.
Ancak 400 vekil söylemleriyle seçimler şimdiden sulandırılmaya başlandı bile.
Bu tartışmalar yaşanıyor yaşanmasına ancak hala birileri neden Cumhurbaşkanının ‘Başkanlık’ istediğini bilmiyor. Veya istediği ‘Başkanlık Sistemi’nin ne olduğunu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süre önce bir araya geldiği muhtarlara hitap ederken başkanlık sistemiyle ilgili olarak tüm yetkilerin devlet başkanında toplandığı Meksika modelini örnek verdi.
“Bizim genlerimizde aslında başkanlık sistemi vardır” diyen Erdoğan, Meksika’da yasama organı başkanının, devlet başkanı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi; “Çalışmalar nasıl diyorum, ‘Biz gayet halimizden memnunuz, iyi gidiyor’... ABD’ye bakıyorsun... Dünyada en ileri demokrasi nerede? Sorulduğunda ABD, ekonomi de hakeza ABD deniyor. Enteresandır onlar da parlamenter demokrasiyle bir yere kadar geldiler orada patinaj başladı. Başkanlık sistemine geçtiler, bir anda yükseldiler.”
Peki, bu kadar tartışmaların yaşandığı, muhalefet ve iktidar partisinin birbirine girdiği ve seçim meydanlarında en çok konuşulan konulardan biri olan ve Cumhurbaşkanının bahsettiği Meksika modeli nasıl bir şey?
- Başkanlar tek turlu seçimle halk tarafından seçiliyor. Hangi aday daha fazla oy alırsa başkan o kişi oluyor. Şu anki başkan Nieto, yüzde 38 oy alarak 2012’de seçildi.
- Başkan 6 yıllık dönem için seçiliyor. Bir daha seçilme şansı yok.
- Başkan yardımcısı ve başbakan bu sistemde yok. Neredeyse tüm yetkiler başkanda toplanıyor.
- Başkanın bakanları, Anayasa Mahkemesi yargıçlarını, başsavcıyı, emniyet genel müdürünü ve kuvvet komutanlarını büyükelçileri atama yetkisi var.
- Meclisin kabul ettiği yasaları hatta bütçeyi veto edebiliyor, meclise yasa tasarısı sunabiliyor.
- Partili başkan, 3 yılda bir yapılan seçimlerinde adayları belirleyebiliyor. Kendisinden sonra istediği kişiyi aday gösterme hakkı var.
- Savaş ve barışa karar verebiliyor, milletlerarası anlaşmaları müzakere yetkisi mecliste değil başkanda.
Meksika’da ABD’den çok daha geniş yetkilere sahip bir başkanlık sistemi var. Hatta bazı siyasi gözlemciler ‘6 yıllık diktatörlük’, ‘Emperyal başkanlık’ yorumlarıyla bu sistemi eleştiriyor.