Taze meyveler ve Lavi markasıyla üretilen meyve suları, Amerika, Almanya, Venezuela, Hindistan, Hong Kong, Katar, Singapur, Hollanda, Rusya, Irak, Libya ve Afrika Ülkelerine satılıyor. Fernas Gıda Yönetim Kurulu üyesi Salih Yıldız, 2016 yılında rahmetli iş adamı Necat Nasıroğlu’nun isteğiyle kurulan Fernas Gıda firmasının meyve suyu ve konsantre üretim tesisi, soğuk hava deposu ve meyve bahçeleri olmak üzere 3 birimden oluştuğunu belirtti.
FİRMANIN KURULUŞ HİKAYESİ
Firmanın kuruluş hikayesini anlatan Yıldız, “Fabrikanın kuruluş amacı aslında bölgede çıkan üzümün işlenmesiyle alakalıydı ve bu şekilde başlandı. Hatta tesis biraz da ona yönelik yapıldı. Pekmez, cevizli sucuk vs. ürünler gibi üzüm ve üzüm türevleriyle ilgili olarak bu tesis kuruldu ama sonrasında Yunuslar köyünde meyve bahçeleri olan Sabit Ceylan ile bir ortaklık kurulunca meyve fabrikası kuruldu. Zaten Gercüş başta olmak üzere bölgenin tüm üzümlerini toplasanız yüksek bir üretim kapasitesi oluşamazdı. Köylülerin 5 günlük hasadı bir günlük çalışmamız olacaktı. Önce pekmez fabrikası açma fikri vardı ama sonra bu fikir gelişti ve böyle bir meyve fabrikasının temeli atıldı” dedi.
“ÇİFTÇİLERİMİZ SENEDE SADECE 3 AY ÇALIŞIYOR”
Rahmetli Necat Nasıroğlu’nun üretim ve çalışmayı çok sevdiğini kaydeden Yıldız, “Rahmetli Necat dayının iki özelliği vardı. Birincisi memleketini çok seviyordu ve ikincisi üretmeyi ve çalışmayı çok seviyordu. Dolayısıyla hep memleketine bir şeyler katmak isterdi. Bölgede ticari ve bilimsel tarım yapılmıyor. Yani ticari derken örneğin Hasankeyf, Gercüş üzümü sadece Batman’da ve bölgede satılıyor. Belki de Diyarbakır, Urfa’ya bile gitmiyor. Ya da bizim bildiğimiz zivzik narı var, ama o da bölge dışına gönderilmiyor sanırım. Yani ‘Ben falanca ürünü üretip ticaretini yapayım, dışarıya göndereyim’ gibi bir düşünce yok. Çiftçiler 1 sene boyunca en fazla 3 ay çalışıyorlar, geri kalan zamanda oturuyorlar. Çünkü bilimsel bir çalışma yok. Bu işin de ilmi var, ama bu işin ilmine önem veren, bu işin ilmine göre hareket eden kimse yok. İşte Necat Nasıroğlu dayının da özelliği bilimsel, üretime dayalı iş alanları kurmasıydı” diye konuştu.
“FABRİKADAN ÖTE, AMAÇ BÖLGEDE MEYVECİLİĞİN GELİŞMESİ”
Yıldız, “Meyve suyu fabrikasından öte bence esas önemli olan buradaki meyveciliği geliştirmektir. Yarattığı katma değer orada. Herkes meyve suyu fabrikası yapamaz ama toprağı olan herkes meyve yetiştirebilir. Bu da bir kültürdür. Önce birisi teşebbüs ediyor, ondan sonra da devamı geliyor. Mesela Isparta örneğini vereyim; daha önce bir kişi meyve üretiyor, ardından başkaları derken, şuan orada binlerce dönüm elma ağaçları var. Tabii ki hepsi birinin değil, farklı farklı kişilerin meyve alanlarıdır” dedi.
“İŞİN BİR ÜRETİM, BİR DE SATIŞ TARAFI VAR”
Meyve üretim işinin aynı zamanda bir de satış tarafının olduğunu kaydeden Yıldız, “Diyelim ki ben çiftçiyim, benim 40-50 dönüm arazim var ama ben 50 dönümlük arazi için ne soğuk hava deposu kurabiliyorum, ne meyve suyu fabrikası kurabiliyorum. Üretebilmem için bir alıcımın olması lazım ve bu alıcının da yakın bir yerde olması gerekir. Dolayısıyla Fernas Gıda aynı zamanda onu da sağlıyor. Mesela diyelim ki, çevrede böğürtlen üretecek birisi varsa, elma, kaysı, erik üretecek birisi varsa biz onun alıcısıyız. Mesala biz geçen sene Van, Tatvan gibi bölgelerden elma aldık. Burada sadece Batman olarak değil, bölge olarak düşünmek lazım. Geçen sene Van ve Tatvan elmasının yüzde 80’nini biz aldık. Bu sene tekrar almayı düşünüyoruz. Meyve suyu ve meyve için hammaddemiz var. Biz taze meyve de satıyoruz. Taze meyve olarak sattığımızın içerisinde kendi ürettiklerimiz var bir de Van’dan, Anadolu’dan aldıklarımız var. Alıyoruz onları buraya getirip depoluyoruz, sonra buradan paketleyip yurtiçi ve yurtdışına satıyoruz. Van’da da aynı şekilde, kendi ürettiklerimiz de aynı şekilde” dedi.
TAZE MEYVE İHRACATI YAPILIYOR
Hong Kong’a meyve ihracatı yaptıklarını belirten Yıldız, “Singapur, Malezya, Hindistan, Rusya’ya meyve ihracatı yapıyoruz. Ayrıca Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihracat yapmaktayız. Biz hem taze meyve sebze satıyoruz hem de meyve suyu satıyoruz. Bir de donuk meyve satıyoruz. Taze meyve ve sebze satmak ayrı bir kulvar, meyve suyu ise apayrı bir kulvardır. Her ürünün belli bir dönemi var. Mesela bazıları yılda iki aydır, bazıları 4 aydır, bazıları Haziran veya Temmuz’dadır, bazıları kışın veya yazındır, kış veya yaz meyveleri vardır. Ama meyve suyu 12 ay boyunca, yani sürekli var. Aldığımız meyveleri burada depolayabildiklerimizi soğuk hava depolarımızda depoluyoruz, bir süre sonra da yurt içine veya yurtdışına satıyoruz. Meyve sularını da kendi meyve bahçelerinde hasadını yaptığımız meyvelerden konsantresini üretip, ondan meyve suyu üretiyoruz. Üretmediğimiz konsantreyi de dışarıdan satın alıp öyle meyve suyu üretiyoruz. Meyve suyunu da yine yurtiçi ve yurtdışına satıyoruz. Avrupa’ya çok miktarda meyve suyu satıyoruz. Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Malezya, Kosova, Bulgaristan, Kanada, Norveç, Danimarka gibi ülkelere meyve suyu satışı yapıyoruz” diye konuştu.
“LAVİ HAYAT DEMEK”
Marka isimlerini düzenledikleri yarışmayla belirlediklerini belirten Yıldız, “Biz bir marka isim yarışması düzenledik. Birinci gelene ödül vereceğimizi söyledik. Yönetim kurulundaki arkadaşlar, gelen fikirleri birer birer eledikten sonra Lavi isminde karar kıldık. Lavi, Fransızcada ‘La vie’ olarak yazılır ve ‘Hayat’ demektir. Haiti dilinde de keza, hayat anlamına geliyor. Biz de, piyasa da Lavi ismini sevdi. Biz 4 çeşit ürün üretebiliyoruz. Cam şişe, karton kutu gibi litre ve ebatları çerçevesinde belirlediğimiz ürünler var. Her birinin farklı farklı üretim kapasiteleri var. Cam şişelerdeki saatlik üretimimiz 2 bin adettir. 1 litre’de günlük üretim kapasitemiz 100 bin adettir. Diğerinde de günde 100 bin adet üretim vardır” dedi.
HASAT DÖNEMİNDE 800 KİŞİ İSTİHDAM EDİLİYOR
Şuanda sadece meyve suyu bölümünde çalışan personel sayılarını 85 olduğunu kaydeden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii burada soğuk hava deposu, bahçeyi vs. saymıyoruz. Bizde dönemsel çalışanlar ve sürekli çalışanlar oluyor. Bizim sürekli çalışan personelimizin sayısı 120-130 civarı ama dönemsel çalışanlara bakarsak, çalışan sayımız herhalde 700-800’ü buluyor. Mesela bizim hasat zamanı çok fazla çalışanımız oluyor, meyve işleme zamanı çok fazla çalışanımız oluyor. Meyve suyu bölümündeki personel sürekli aynı ve değişiklik yok, ama soğuk hava deposu personeli sezona göre değişiyor.”
Yunuslar köyünde 3 bin dönüm arazi üzerinde meyve üretimi yaptıklarını belirten Yıldız, “Bunların bir kısmını tarla, bir kısmını elma, kaysı, erik gibi ürünlerin yetiştirildiği bahçe kısmı oluşturuyor. Biz yeni yeni şeylerin üretimini deniyoruz. Mesela bu sene cennet hurması denedik. Yaban mersini, ahududu, gojiberry denedik. Bunları hem meyve olarak satıyoruz, hem dondurulmuş olarak satıyoruz, hem de meyve suyunu yapabiliyoruz. Biz çiftçilere ‘Alın ekin, ne çıkarsa çıksın biz bütün ürünü sizden satın alalım’ diyoruz. Van bölgesinden baya bir ürün aldık. Hatta başka ürünler de almak istedik ama anlaşamadık. Sason bölgesinde bir ara birinin böğürtleni vardı, hepsini satın aldık. Sason’da onların oluşturduğu bir kooperatif var, Sason’daki çilekçiler, böğürtlencilere ‘ sizin ürünlerinizi alıp, hem taze hem de dondurulmuş satalım’ dedik” dedi.
“2025 YILININ SONUNDA HER NOKTADA OLACAĞIZ”
Öncelikle bölgeden başlayarak Türkiye’ye açılmak istediklerini belirten Yıldız, “Öncelikle bölgeden başlayalım dedik. Batman, Diyarbakır, Mardin, Van, Bitlis, Elazığ, Urfa, Gaziantep, K.Maraş ve Şırnak gibi yerlerdeki yapılanmamızı tam yapıp bayiliklerimizi oluşturduk. Bu sene Adana, Ankara, Antalya ve İstanbul’u ekleyelim dedik. Şuanda oradaki yapılanmamızı yapıyoruz. Adana’ya, Antalya’ya ürün satmaya başladık. İnşallah Ankara ve İstanbul’a da yakın zamanda başlayacağız. İnşallah 2025’in sonuna kadar Türkiye’de artık olmadığımız nokta kalmayacak. Hatta 2025 yılında belki burası bize yetmeyecek, ikinci fabrikayı batıda kuracağız. Yurtdışı olarak da şuanda ağırlıklı Avrupa ülkeleri olmak üzere 15 ülkeye ihracat yapıyoruz. 2025’te de inşallah 60-70 ülkeye ihracat yapma düzeyine geliriz.
“BATMAN’I TEMSİL EDİYORUZ”
Batman’daki hem tüketicilere, hem market işletmecilerine, hem de diğer kesimlere seslenen Yıldız, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bölgeyi kalkındırmak için bir şekilde katkı sunulması lazım. Tabii yanlış anlaşılmasın ‘Benim markam kazansın, kar edeyim’ demiyorum. Ama buradan iyi bir yerlere gelmem başkaları için iyi bir örnek olur. Ve başkaları da ‘ Evet buradan da bir Türkiye markası, bir dünya markası olunabiliyormuş’ demesi de çok önemli bir şey. Bunu yapmak için de doğduğunuz yerden başlamanız lazım. Biz memleketimize bir ailemiz gözüyle bakıyoruz. Bbiz sadece kendimizi temsil etmiyoruz, aynı zamanda bu ili de temsil ediyoruz. Yani iyi ve kaliteli bir ürün olarak çıktığımız zaman aslında bu ilin de kalitesine katkı sunuyor. Kalitesiz bir ürün olarak çıktığınız zaman bu ilin kalitesini de olumsuz etkiliyor. Bence biz memleket olarak kalitesizliği içimizde barındırmamamız lazım. Sadece marka olarak söylemiyorum, iş adamı olarak da, bürokrat veya futbolcu olarak da, sanatçı olarak da böyle. Mesela ressam Ahmet Güneştekin kaliteli bir sanatçıdır ve Batman’ın değeridir. Ben birkaç yerde denk geldim, insanlar ‘Batman, Ahmet Güneştekin’ deyince insan gururlanıyor. Keşke onun gibi 50 tane insanımız olsa, Keşke dünya çapında 50 tane futbolcumuz, sporcumuz çıkarsa. Keşke Batman’ın dünyada bilinen tanınan yüz tane markası olsun” dedi.