Bir döneme damga vuran ‘Faili Meçhul’ cinayetler ile ilgili Hergün yeni bir bilgi, bir gelişme çıkıyor ortaya.
Yeni iddiaların sahibi, tanıdık biri.
Eski MİK Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür.
Eymür, 70'li yılların başında girdiği MİT'te Alaattin Çakıcı'nın yakalanmasının ardından Washington'dan merkeze çağırıldı. Emeklilik kararına direnince MİT Yasası'nın 19. Maddesi işletildi ve Mesut Yılmaz'ın onayıyla Şeker Fabrikaları'na müşavir olarak atandı. Daha sonra emekliye ayrılarak Washington'a yerleşen Eymür, en son İnternet'te açtığı sitede yaptığı açıklamalarıyla gündeme geldi.
Eymür, 2000'de bir gazeteye verdiği demeçte, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım konusunun MİT'le değil kendisiyle özdeşleştirilmesinden rahatsız olduğunu belirterek, “Teşkilatın elemanları arasında yüzlerce Yeşil var. Yeşil önce de vardı, yetkililer ne derse desinler, bundan sonra da olacaktır” dedi.
Eymür bu kez 90’lı yıllarda Kürt işadamlarını hedef alan faili meçhul cinayetlerle ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Eymür, davaya bakan Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, “Tarık Ümit, faili meçhul cinayetler ve susurluk olaylarıyla ilgili ilave bilgiler” başlıklı bir dilekçe verdi.
Eymür dilekçede, Tarık Ümit ile 18 Şubat 1995’te İstanbul’da bir otelde yaptığı görüşmeye ilişkin iddiaları dile getirdi ve “Tarık Ümit, Buldan’ların olayında durakta ‘iki sivil giyimli başçavuşun beklediğini ve alınanlardan birini onların arabasına bindirdiklerini’ beyan etmektedir” dedi.
Eymür, bu durumun, sözü geçen faili meçhul olayları Polis Özel Harekât Birimi ile Genelkurmay Özel Kuvvetler’den bir birimin, sivil şahıslarla yaptıklarını gösterdiğini belirtti.
Dilekçede ayrıca, “Genelkurmay Özel Harp Dairesi’nde görevli Kaşif Kozinoğlu ve grubu’nun da olayla ilgili olduğu ileri sürüldü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın’ın 1993’te öldürülmesine ilişkin Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, eski özel harekat polisleri Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Seyfettin Lap, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Uğur Şahin ve Alper Tekdemir hakkında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açtı. Dava, 2011’de tekrar yapılan suç duyurusuna dayanıyor:
2011 Newroz’unda İstanbul Kazlıçeşmede Ayhan Çarkın da vardı. Ardından gazetelere konuştu ve faili meçhul cinayetlerde görev aldığını ifade etti.
Savcılığa Ayhan Çarkın’ın dinlenmesi için verilen dilekçe sonrası Ayhan Çarkın Ankara’ya getirildi ve cinayetler hakkında detaylı açıklamada bulundu, hakkında tutuklama kararı verildi.
Haziran 2011’de Çarkın’ın cinayetleri birlikte işlediklerini söylediği altı özel harekat polisi tutuklandı. Aralarında Mehmet Ağar, Mehmet Eymür, Mesut Yılmaz, Halis Toprak olan birçok şüpheli ve tanık dinlendi. Bu arada Çarkın’ın ifadeleri ile arasında Namık Erdoğan, Medet Serhat, Mecit Baskın, Savaş Buldan olan 15 cinayet daha soruşturma dosyasına eklendi.
Tutuklanan özel harekatçıların avukatları tutuklamalara itiraz ettiler , talepleri reddedildi. Ancak mahkeme bu ret kararlarını vermesine rağmen üç ay geçtikten sonra bu defa re’sen (tutuklu avukatların talebi olmadan) Çarkın dışındakilerin tahliyesine karar verdi.
Bu arada Mehmet Ağar’ın 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği yasa dışı örgüt kurduğuna ilişkin karar Yargıtayca onandı, Mehmet Ağar hapse konuldu. 2013 yazının başı itibari ile hapis cezasının son bir senesini adli kontrolle geçirmek üzere salıverildi.
Dosyanın savcısı Mustafa Bilgili, Mecit Baskın ile ilgili iddianameyi vermesinin hemen ardından dosyadan alındı. Soruşturma dosyası üçüncü bir savcıya devredildi.
Mecit Baskın dosyasının ilk duruşması yapıldı. Duruşma sonunda Ayhan Çarkın dışında tutuklu olan Ziya Bandırmalıoğlu’nun da tahliyesine karar verildi. Çarkın’ın akli melekelerinin yerinde olup olmadığının tespiti için hastaneye sevk edilmesine karar verildi. Ağar yine doktor raporuyla duruşmaya katılmadı.
Diğer cinayetlere ilişkin iddianame de üçüncü savcı tarafından hazırlandı ve 13. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Bu arada değişen kanun gereği Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi lağvedildi ve dosya Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mecit Baskın dosyası ve diğer cinayetlerin dosyası birleştirildi ve duruşması 16 Mayıs 2014’te gerçekleşti.
Savcı 16 Mayıs 2014’te duruşmada verdiği mütalaada sanıkların tamamının duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti ve Çarkın’ın tahliyesini istedi. Buna gerekçe olarak dosyada delillerin soyut olduğunu, sadece Çarkın’ın ifadelerine dayandığını belirtti. Mahkeme mütalaaya uydu ve dosyada tutuklu sanık kalmadı.
Bütün eylemelerin MGK’dan çıkan kararlar ile MİT’e geldiğini ve öldürmelerin de bu çerçevede yapıldığını belirten Eymür, avukatların soruları üzerine birçok cinayeti de hatırlamadığını ifade etti.
Peki sonuç ne oldu; Yandı… Bitti… Kül oldu…