Bundan 40 yıl önce, yani çocukluğumuzda sırf oruç tutmak için Ramazan ayını iple çekerdik.
Belki 30 gün oruç tutamazdık, ancak çok tutmak için zorlardık kendimizi.
Etrafımızda ise oruç tutmayan tek bir kişiye bile rastlamazdık.
Ramazan ayı bittiğinde ise tüm arkadaşlar toplanır, kaç gün oruç tuttuğumuzu gururla anlatırdık.
Şimdilerde ise zaman değişti.
Oruç tutarların sayısı hergeçen gün artıyor.
Kimisi hastayım diyor tutmuyor, kimisinin oruç tutmamak için binbir dereden su getiriyor.
Oysaki oruç tutmanın insan bedenine büyük faydasının solduğu, bilimsel olarak ta ispatlandı.
Orucun insan vücuduna olan faydasını bilimsel olarak ispatlayan Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi, hücrenin kendisini sindirmesi (autohagy) teziyle 2016'da Nobel Tıp Ödülü'nü kazandı.
Japon bilim insanı Ohsumi, insan vücudunun aç kalınca zayıf ve hastalıklı hücrelerin içindeki gereksiz parçacıkları yok etme programını keşfetti. Bu mekanizmaya 'otofajoni' adını veren Ohsumi, “Üç günlük oruçtan sonra vücudun bağışıklık mekanizması yeni akyuvar oluşumunu tetikliyor, vücut bağışıklık sistemi tamamıyla yenileniyor. Bu konuda Müslümanların orucu adeta bir yenilenme programı olarak karşımıza çıkıyor. Vücut stres altındayken oruç tutarken ya da açlık sırasında çok fazla otofaji (hücrelerin kendini yeme durumu) oluyor. Hücre, enerji üretimini kendi iç imkanlarını kullanarak yapmaya çalışıyor ve tabii ki ilk olarak çöpünü ve patojen bakterileri sindirerek temizliğe başlıyor. Böylece erken yaşlanmanın önü tıkanıyor” diyor.
Peki ya en önemli yönü olan dini faydaları.
Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir.
Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir.
Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur.
Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur.
Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur.
Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır.
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.
Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak çok sevaptır.
Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır.
Günah işlememize yalnız şeytanlar değil, kendi nefsimiz de sebep olmaktadır. Nefsin zararı, şeytanınkinden çok fazladır. Nefsin her istediği kendi zararınadır. Ramazanda günah işleten, nefsimizdir. Bu ayda, şeytanlar bağlı olduğu için vesvese veremezler.
Zorluklar içinde yapılan ibadetin sevabı daha çoktur.
Ramazan ayının bir bölümü sıcak günlere denk geliyor.
Bu nedenle sevabı da daha fazla olur.
Âdet üzere namaz kılan ve oruç tutan çoktur. Fakat, dinin bildirdiği hududu gözeten ise, pek azdır. Doğru ibadet edenleri, âdet üzere ibadet edenlerden ayıran fark, Allahü teâlânın emirlerini gözetmektir. Çünkü, namaz ve orucun halisi de, bozuğu da görünüşte beraberdir. Sadece yeme, içmeyi terk ederek, yalandan, gıybetten uzaklaşılmayarak tutulan bir orucun, faydasız bir amel olduğunu, İslâm âlimleri bildirmişlerdir.
Buna rağmen ne yazık ki her Ramazan ayı öncesinde oruç tuttuğu halde fırsatçılık yapanlara rastlamak mümkündür.
Birçok ürünün fiyatları ne yazık ki Ramazan dolayısıyla artacaktır.
Özellikle vatandaşların temel tüketim maddelerinde belirgin bir artış yaşanıyor her Ramazan ayında.
Her türlü güzelliği ve bereketi bünyesinde barındıran Ramazan ayının bereketini ne yazık ki bu fırsatçılar çalıyor.
Oysa cenneti kazanabilmek için kapıların ardına kadar açıldığı Ramazan ayında bu fırsatçıların bunu elinin tersiyle ittiğinin farkındalar mı acaba?
Rahmet ve bereket ayı Ramazan’ı ona yakışan şekilde geçirmek için henüz geç değil.
Yeter ki niyet edelim…