Geçen yıl Ocak ayında Siir7t’te yaşanan bir olay uzun süre gündemde kalmıştı.
Van’ın Çatak İlçesi’nden Siirt’in Pervari İlçesi Yapraktepe Köyü’ne “berdel” usulüyle gelin giden 14 yaşındaki Kader Erten’in silahla öldürülmesi üzerine çocuk gelinler uzun süre gündemde kalmıştı.
Bu olay sunu gösteriyor; hem çocukların evlendirilmesine engel olamıyoruz, hem de koruyamıyoruz.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam Siirt'teki olayın ardından ilginç bir açıklama yapmıştı. Açıklama değil aslında, acı bir itiraf.
Bakan İslam, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu'nda yapılan değişikliklere rağmen küçük yaşta evliliğin henüz engellenemediğini ifade etti.
Bakanın açıklamasına göre Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) bir çocuk gelinler raporu hazırladı. Bu kanunlarda yapılan değişiklikler sonucunda hukuki tedbirler alınmaya devam ediliyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, “Türkiye'ye baktığınız zaman 18 yaş altı evlilik yasaktır. Ancak çok özel durumlarda, eğer kız hamileyse gibi durumlarda hakim iznine tabi olarak 17 yaşında evlilik yapılabilir. 15 ve 17 yaşından küçük evlilikler nikahsız beraberliklerdir ve bunlar cinsel istismar suçuna dahil edilir. Ağırlaştırılmış cezalar verilir. Evliliğe sebep olanlara da verilir, evliliğin karşı tarafına da bu cezalar verilir. Fakat kendi pratiğimizde gördüğümüz gibi ne yazık ki cezai tedbirlerle yani olay vuku bulduktan sonra uyguladığımız tedbirlerle sorunu engellemekte müşkülat çekiyoruz” dedi.
Bakanın itirafları ne acı değil mi?
ÇOCUK GELİNLER EN ÇOK GÜNEYDOĞU’DA
Batman Üniversitesi’nde düzenlenen 12. Uluslararası Adli Bilimler Kongresinde Yrd. Doç. Dr. Yusuf Arslan bir bildiri yayınladı. Bildiri, ‘Çocuk Gelin Vakalarında Suçu Gizleme Yöntemleri Üzerine Bir Araştırma’ ismini taşıyan ve bu bildiri bu kongrede sunulan 56 bildiri arasında birinci oldu.
Üniversitenin Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Arslan, bildirisinde çocuk gelin vakalarının en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olduğuna dikkat çekti. Arslan, bakın neler söylüyor; “Çocuk gelin vakaları Türkiye’nin her yerinde görülen sosyal bir sorundur. Bu sorunun batıdan doğuya doğru gidildikçe oranı artmaktadır. Ülkemizde çocuk gelin evliliklerinin en fazla görüldüğü bölge Güneydoğu Anadolu bölgesidir. Bunun sosyo-ekonomik, kültürel ve toplumsal nedenleri mevcuttur” dedi. Türk Medeni Kanunu’na göre 18 yaşın altındaki çocukları evlendirmenin suç olduğuna vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Arslan, şöyle konuştu; “Türk Ceza Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu gibi kanunlarda çocuk gelin evliliklerini suç kabul etmiştir. Buna rağmen Türkiye’de son beş yıl içinde çocuk gelin evlilikleri hiç 37 Bin’in altına düşmemiştir. Bu oran Türkiye’de yeni kurulan 5 üniversitenin toplam öğrenci sayısından daha fazladır. Yani Türkiye’de her yıl yeni kurulan 5 üniversitede okuyan öğrenci sayısı kadar kız çocuğu suç olduğu halde 18 yaşını doldurmadan kendinden büyük erkeklerle zorla evlendirilmektedir. Kanunların suç saydığı bir fiil nasıl oluyor da yaygın bir toplumsal taban bulabiliyor ve bu suçlar kanundan nasıl gizleniyor? Bu, çocuk gelin evlilikleri konusunda yetişkinlerin kullandıkları ‘suçu gizleme yöntemleri’yle mümkün olmaktadır. Suçu gizleme yöntemlerini 1) Hukuki Boşluktan Kaynaklanan Suistimaller. 2) Kamu Görevlilerinden Kaynaklanan Suistimaller. 3) Vatandaşlardan Kaynaklanan Suistimaller şeklinde açıklayacak verilere sahibiz.”
OYUN OYNARKEN GELİN OLMAK
Bir çocuk gelinin ağzından; “Halam bayramın ilk günü bize geldi. O zaman küçüğüm, dışarıda oynuyordum. Sonra gitti. Sonraki gün tekrar geldi. Yanında başkaları da vardı. Ama bu defa beni istemeye gelmişlerdi. İşte verdiler, düğün olacak. Hemen nişan oldu. Nişandan sonra sürekli ağlamaya başladım.
Düğünümüz oldu. Beni baba evinden alıp köye götürdüler. Kaynanam, halam olduğu için kimse benimle birlikte gelmemişti. Akşam oldu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Korkuyordum. İlk gecem çok kötüydü. Şu an hatırlıyorum da. Eşim daha yanıma gelmeden önce titremeye başladım, bayıldım. Kolonya falan verdiler. Beni ayılttıktan sonra eşim geldi odaya. Bana, “Gel seninle evcilik oyunu oynayalım” dedi.
Çocukluğunu yaşayamadan ve bu örnekte olduğu gibi oyun alanından evliliğe itilen kaç çocuk var. Evliliğin bile ne olduğunu bilmeyen bir çocuğa eşinin, ‘Gel evcilik oynayalım’ demesi ne acı.
Peki ya bu çocukların anne ve babalarına ne demeli.
Aslında çocuklar anne ve babalarına şunu demeli; “Benim çocukluğumu, arkadaşlarımı, oyunlarımı neden çaldınız?”
Hangi ebeveyn bu soruya yanıt verebilir ki…