Her şey 7 Haziran seçimleriyle başladı.
Her yönüyle farklı bir seçim oldu bu.
Bir yandan ilk kez parti ismiyle seçime katılan HDP barajı aşmak için var gücüyle seçimlere asılıyor, diğer yandan bu güne kadar hiç görmediğimiz bir şekilde Cumhurbaşkanı meydanlara iniyor ve şehir şehir gezerek seçim mitingleri düzenliyor.
Tabi kendilerine sorarsanız bunlar bir çeşit, ‘Açılış’ ve ‘Temel atma töreni’ diyecek. Ancak her gittiği yerde sadece isim belirtmeden bir partiye 400 milletvekili istedi.
Peki niye?
Başkanlık sitemini getirecek meclis çoğunluğunu sağlamak için.
Bu arada yanlış anlaşılmasın, 400 Milletvekilini istediği ve ismini vermediği parti Ak Parti.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu itiraf etti; “Cumhurbaşkanı'na anayasal sınırlara çekil diyenler 60 yıldır yüzde 15'i geçemiyor. Ama Cumhurbaşkanı yüzde 52 oy aldı. 2014 yılının 10 Ağustos'unda Cumhurbaşkanı yerine başkanı seçmiş olsaydık Türkiye bugün bu kaosu yaşamayacaktı.”
Doğru, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkan olmadığı için her gün cenazeler geliyor. Yalçın Akdoğan bu yüzden şehit cenazesinde kafasına pet şişe yiyor.
Diğer bir bakan kovalanıyor.
Sırf başkanlık sistemi gelmediği için koalisyon kurulamadı.
Sırf bu yüzden Cumhurbaşkanı CHP’ye hükümeti kurma görevi vermedi.
Peki, ne olacak.
Aslında birçok Ak Partilinin aklından geçen şu; “Milli irade Ak Partiyi önce tek başına iktidar yapsın, ardından Erdoğan başkan olsun.”
Peki bu nasıl olacak?
Oldukça basit…
Ak Parti 400 vekili alıncaya kadar erken seçim yapılacak.
Yani Cumhurbaşkanı ‘Başkan’ oluncaya kadar biz barışı görmeyeceğiz anlaşılan.
Yasemin Yıldız kardeşim, bu sürece bakın ne yorum getiriyor; “Ah, ah! Şu HDP'ye barajı aştırmasaydı şu insanlar, HDP'nin oylarıyla başkan olsaydı Erdoğan, çözüm süreci devam edecekti.
HDP iyi bir oy alarak meclise girmeseydi, yani Erdoğan başkan olsaydı PKK da ateşkesi koruyacaktı, herhalde. PKK, Erdoğan başkan olsun diye mi çatışmasızlığı sona erdirdi, diye düşünmeden edemiyor insan! Yani Erdoğan başkan oluncaya kadar bize barış haram mı?
Biz kiminle savaşıyoruz? IŞİD'le mi, PKK ile mi, geçim derdiyle mi, Erdoğan'ın egosuyla mı? Egolar tatmin olsaydı şayet, hiç olmazsa egolarla savaşmamış olacaktık. Erdoğan başkan olmalıydı ey ahali!
“Seni başkan yaptırmayacağız” dedin de ne oldu HDP?
Bak çözüm sürecini rüyalarınızda bile göremiyorsunuz.
Çözüm süreci derin dondurucuda şimdi.
Sen kime kafa tuttuğunu anlasaydın bütün bunlar yaşanmayacaktı.
Tek istediği başkan olmaktı, siz bunu ona çok gördünüz. Şimdi erken seçim çanları çalıyor. Peki bu kaos ortamında özellikle doğuda ne kadar sağlıklı bir seçim ortamı olacak, düşündünüz mü? Doğuda halk nasıl sandığa gidecek? Oylar nasıl sayılacak? Gönül rızasıyla başkan yaptırsaydınız Erdoğan'ı bunlara kafa yormamıza gerek olmayacaktı.
Eğer Erdoğan başkan olsaydı, daha güçlü bir Türkiye'de yaşıyor olacaktık. Zaten fiili olarak ipler Erdoğan'ın elindeydi, resmen de bu sağlanmış olacaktı. Ne güzel bir memlekette yaşayacaktık.
Tek yapmamız gereken Erdoğan'ı eleştirmemek, ona dokunmamak, o ne derse kabul etmekti. Önümüze ne gelirse yaşayacaktık. Baksanıza Erdoğan başkan olmayınca ortam kan gölüne döndü!
Erdoğan, darbelere karşı değilmiş meğerse kendinin yapmadığı darbelere karşıymış! Başkan olamayınca anladık!
Seçimden sonra başkanlık hevesleri sona erdi, diyenler de anlamıştır herhalde. Her yol başkanlığa çıkar!”
Türkiye’de huzur kalmadı.
Nereye bakarsan bir tedirginlik, huzursuzluk var.
Sadece bölge değil, ülkenin her yanı böyle.
Bu aslında bir inat oldu Cumhurbaşkanı Erdoğan da.
Ama bu inat uğrunda Hergün cenazeler geliyor, analar ağlıyor.
Yetmez mi artık. Başkanlık uğruna dana kaç can gidecek?