Türkiye’de nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. 2016 yılı TÜİK verilerine göre, erkek nüfus 40 milyon 43 bin 650 kişi olurken, kadın nüfus 39 milyon 771 bin 221 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle nüfusun 49,8’in kadınlar oluşturuyor.
Kadınlar ile erkekler arasındaki bu oransal denge, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle 65 ve daha yukarı yaş grubunda kadınların lehine değişiyor. Bu yaş grubundaki nüfusun yüzde 43,9’unu erkekler, yüzde 56,1’ini ise kadınlar oluşturuyor.
Ama ne yazık ki kadınların tümü bu kategoriye girmiyor. Çünkü bir bölümü, ülkenin diğer yarısını oluşturan erkekler tarafından katlediliyor, bu yaşı göremeden göçüp gidiyor bu dünyadan.
İşin ilginç yanı, öldürenler ise kadınlara en yakın kişiler. Yani eşleri, kardeşleri, sevgilileri, babaları, amcaları, dayıları…
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ‘Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye 145 ülke arasında cinsiyet eşitliğinde 130. sırada. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde en önde gelen ülkeler sırasıyla İzlanda, Norveç, Finlandiya. En son sırada ise Yemen, Pakistan ve Suriye yer alıyor.
Bizlerde ne yazık ki bu listenin sonlarındayız.
Yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlenen haberlere göre, 2017'nin ilk 10 ayında erkekler en az 240 kadın ve kız çocuğunu öldürdü, 77 kadına tecavüz etti, 207 kadını taciz etti, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulundu, 338 kadına şiddet uyguladı.
240 kadından en az 11'i çıkarttıkları koruma tedbir kararlarına rağmen öldürüldü.
Kadınların yüzde 23'ü (56 kadın) boşanmak/ayrılmak istedikleri ya da evlilik teklifini reddettikleri erkekler tarafından öldürüldü.
Yüzde 6'sı ise (9 kadın) kızının/kız kardeşinin ya da annesinin boşanmak istediği erkekler tarafından öldürüldü.
Cinayetlerin yüzde 18’i sokak ortası, alışveriş merkezi, otel lobisi, okul, işyeri, adliye önü, otobüs durağı, pazar gibi kamusal alanlarda, herkesin gözü önünde gerçekleşti.
Bu cinayetlerin faillerinin büyük bölümü yargılandı (!).
Ama ne yargılama…
Ne yazık ki Kadına şiddet uygulayan veya öldürenlere yönelik indirimler hiçbir ülkede olmadığı kadar var bu ülkede.
Halit Çançin tarafından öldürülen Kader Özdemir davasının avukatı ve kadın örgütleri, mahkeme heyetinin “Sayın başkanım” diyen kravatlı katilden etkilenerek “iyi hal indirimi” uyguladığını söyledi.
Mesela bu yılın 26 Ocat tarihinde Van’ın Edremit ilçesi Şabaniye mahallesinde imam nikahlı eşi Kader Özdemir’i öldüren Halit Çançin, mahkeme başkanına “Sayın Başkanım” diye hitap ettiği için ‘iyi hal indirimi’ uygulandı.
Aynı bir durum Batman’daki Amine Taşdemir davası için de geçerli. Ne yazık ki kardeşini işkenceyle, elektrik vererek öldüren ağabey Kasım Demirtaş’a, mahkeme sürecindeki davranışları ve pişmanlığını dile getirmesinden dolayı iyi hal indirimi uygulandı ve aldığı ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını, ömür boyu hapis cezasına indirdi.
Bunu anlamak mümkün değil.
Kişi suçlu ise cezasını çekmeli.
Özellikle böylesine cinayetlerde Hukuktaki karşılığı ne ise o uygulanmalı.
Batman'da 31 Temmuz 2016 günü 112 Acil'e yapılan ihbarda, Huzur Mahallesi'ndeki bir evde yaralı bir kadın olduğu bildirildi. Bölgeye giden sağlık ekibi, Amine Demirtaş'ın öldüğünü belirledi.
Yapılan incelemede, genç kızın vücudunda mor, sarı ve yeşil renklerde çok sayıda darp izi ile kesik, kemik kırıkları olduğu ve elektrik verilerek öldürüldüğü saptandı. Çağrılan polis ekiplerinin yaptığı incelemede evde elektrik akımı vermeye yarayan üçlü priz, kablo parçaları, metal parçası, pense, cımbız, pet şişe, kova, ıslak bez ve 90 santimlik tahta sopa bulundu.
Bakın ağabey Demirtaş, mahkemedeki ifadesinde neler söylüyor; “
Yapılan otopside, Amine'nin sırt ve kalçasında yaygın şekilde sopa darbelerine bağlı bir haftalık yaralar, kabuk tutmuş yara izleri, kol kemiklerinde kırık, göğüste yara sıyrıkları, sol diz ve bacağında kemiğe kadar uzanan kesikler, alın bölgesinde yaralanma ve yırtık tespit edildi.
Bakın ağabey Demirtaş, mahkemedeki ifadesinde neler söylüyor; “Telefonu istedim. Sürekli inkar etmesi nedeniyle sinirlendim. Vücudunun farklı yerlerine ve başına birçok kez tekme, tokat, tahta sopa ve plastikle vurdum. Ne kadar kendisini dövsem sonuç alamayacağımı anladım. En son korkutmak için bir ucunu prize taktığım kablonun ucunu 5-6 kez diz altlarına ve bacaklarına değdirdim. Korksun diye önce ıslattım, sonra bir kablo parçası ile elektrik vermek istedim. Kablonun bir ucunu yerdeki prize, diğer ucunu ayaklarına tuttum. 5-6 kez kısa süreli elektrik verip, çekiyordum. Bayılma numarası yaptığını düşündüm.”
Bu ifadeler hiçbir şey ifade etmemiş olacak ki bu kişiye indirim uygulandı. Şiddete uğrayan kadın olunca cezalar neden gevşiyor anlamış değilim. Bunda yargılayanların erkek olmasının bir etkisi var mı acaba?