Tarihler 10 Ekim 2015’i gösterdiği gün 10.04’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük kanlı eylemi gerçekleşti.
10 Ekim'de DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, HDP ve pek çok sivil toplum örgütünün katılımıyla Barış Mitingi düzenlendi. Fakat yürüyüş başlamadan yürüyüş alanına kortej hâlinde ilerleyen grupların bulunduğu Tren Garı kavşağında, 3 saniye arayla 2 patlama gerçekleşti.
İki canlı bomba, tam 102 kişiyi katletti.
Saldırının ardından tüm çevrelerin birbirini suçladığı bir ortam oluşturuldu.
Terör örgütlerinin isminin tartışmaların içerisinden adeta cımbızla çekildiği ve saldırının bir kaosu işaret eden siyasi çekişme ürününe dönüştürüldüğü süreç yaklaşık 6 ay yoğun olarak sürerken sonrasında da konuşulmaya devam etti.
Bir yılı aşkın süredir devam eden soruşturmanın ardından bu korkunç olayın davası başladı.
Ancak öncesinde geçtiğimiz günlerde ilginç bir gelişme yaşandı.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ soruşturmasında gözaltına alınan 'Merve' kod adlı FETÖ üyesi etkin pişmanlık hükümler çerçevesinde itirafçı oldu.
Şok bir itirafta da bulunan kadın, 10 Ekim 2015'te DAİŞ tarafından gerçekleştirilen 2'si çocuk 102 kişinin öldüğü, 391 kişinin yaralandığı Ankara Gar saldırısından bir gün önce haberlerinin olduğunu söyledi. Cep telefonunda yüklü olan ByLock programına örgüt yöneticilerinden gelen mesajla uyarıldıklarını anlatan kadın, “Ankara Garı önünde düzenlenen terör saldırısından bir gün önce ByLock programı üzerinden 'Yarın terör saldırısı olacak. Sakın sokağa çıkmayın. Yakınlarınıza, akrabalarınızı ve arkadaşlarınızı da uyarın' şeklinde bilgi geldi. Ben de Ankara'da tanıdığım insanlara, yakınlarıma ve arkadaşlarıma haber verdim. Ben de o gün hiç dışarı çıkmadım. Ertesi gün Ankara Garı önünde terör saldırısı olduğunu televizyondan öğrendim. Onlarca insanın hayatını kaybettiğini görünce çok üzüldüm” dedi. Türkiye tarihinin en kanlı eylemi olarak kayıtlara geçen olayda 3 saniye arayla iki kez patlama yaşanmıştı. Şu ana kadar olayla ilgili yapılan tüm soruşturmalarda DAİŞ örgütü üzerinde duruldu ve bunun üzerinden iddianameler hazırlandı. FETÖ'nün Ankara Garı saldırısıyla ilişkisinin savcılık tarafından kanıtlanması halinde saldırıyla ilgili davaların yönü değişecek.
Yüreklerinde barışa ve umuda olan inançla Ankara'ya doğru yola çıkan 102 insanın katledildiği olayda yakınlarını kaybedenler, sorumluların ortaya çıkarılmasını ve gereken cezayı almalarını istiyor.
Bu korkunç olay birçok kişinin hayallerini çaldı, yarına dair umutları yok etti ve insanlık diye birşeyin bunu yapanlar için olmadığını bir kez daha ortaya koydu. Orada insanlık öldü aslında.
Kendisi doğmadan babasını kaybeden ve annesi tarafından tek başına büyütülen 16 yaşındaki Destina Peri Parlak, o patlamada yaşamını yitirenlerden sadece biri.
Yurtdışına eğitim almak için hazırlıklar yaptığı sırada bu alçakça saldırıda canından oldu. Peki ya annesi! Eşinin ölümünden sonra kendisine kalan en değerli hatırayı yitirdi.
Kızının ardından sadece şu cümleler döküldü ağzından; “Bu kadar kolay mı? Ben ne emek verdim. Birisi bana cevap versin ben sensiz nasıl nefes alacağım? Seni toprağa nasıl koyayım.”
10 Ekim’de katledilen İsmail Kızılçay'ın akrabası Hatice Tel, İsmail’i şöyle anlattı; “İsmail benim kardeşim yoldaşım her şeyimdi. Mücadeleci bir insandı, mücadeleye inanmış bir insandı, mücadelesinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Mücadele alanlarında ölmeyi istiyordu ve istediği gibi de öldü.”
Hatice Tel, “Oğlumla bir sohbetinde şöyle bir konu geçmişti arasında, Oğlum 'Amca Ethem'i de kaybettik onun gibi bir sürü insan gitti' dediğinde İsmail'de şunu söylemişti. 'Bu bir mücadele bir süreç, bugün Ethemler gider, yarın biz gideriz. ‘Bu iş sırayla demiş’, biz de şimdi onun sözünü devam ettiriyoruz. Biz gerçek sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Bunun peşini bırakmıyoruz” diye konuştu.
Katliamında eşi Mesut Pak'ı kaybeden Evrim Pak, “O sadece benim eşim değil yoldaşımdı, hayatımı paylaştığım insandı. Kızımın kahramanı” dedi. Eşini kaybettikleri zaman korktuklarını ifade eden Pak, “Yalnız kaldığımızı düşündük. Ama yaralı arkadaşlar dahi yanımızda oldular. Böylece yalnız olmadığımızı hissettik. Onların unutulmasından korktuk ama unutulmadılar, unutulmayacaklar” şeklinde konuştu.
Dayanışmanın gücüyle direndiklerini söyleyen Evrim Pak, “En son Ankara anmasına gittiğimizde bizi içeriye almadılar. Ailelerden birer kişiyi aldılar. Bize tekrar travma yaşattılar, çünkü geri de kalanlara gaz sıktılar. Karşımızdaki gücü biliyoruz, bu bizi korkutmuyor, elimizden geldiği kadar bu işin peşini bırakmayacağız” dedi. Adaletle ilgili bir gelişmenin olmadığını dile getiren Evrim, katliamın ardından bir yıl geçmesine rağmen davanın bugün görüleceğini hatırlatarak, “Bu davanın peşini bırakmayacağız” diye vurguladı.
Yakınlarını kaybedenler bu davanın peşini bırakmayacaklarını belirtiyorlar. Bu davanın takipçisi aslında sadece yakınlarını kaybedenler değil, tüm insanlık takipçisi olmalı.
Bu önemli bir dava ve şu anda tüm dünyanın gözü bu davanın sonucunda. Herkes bu olayın sorumlularının bulunup cezalandırılmasını istiyor.