Dış siyasetimiz o kadar laçkalaştı ki artık nereye dokunsan elinde kalıyor.
Ülkeyi yönetenlerin bir dedikleri birini tutmuyor. Dün konuştukları ve savunduklarını bugün çok çabuk unutuveriyorlar.
Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesinin ardından iki ülke arasında büyük bir kriz yaşandı.
Türkiye, Suriye toprakları içinde barınan DAİŞ Terör örgütüne yönelik operasyona katılan Rus savaş uçağını, anlamsız bir biçimde sınırı ihlal ettiği gerekçesiyle düşürdü ve sonrasında kriz patlak verdi.
İki ülke arasında restleşmeler yaşandı.
Rusya Lideri Putin, Türkiye’nin özür dilemesi gerektiğini belirtti. Ancak Türkiye buna yanaşmadı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen 15. Muhtarlar Buluşmasında sınır ihlali yapan Rus uçağının vurulmasına değinen Erdoğan, “Ne Rusya’ya ne de başka bir ülkeye doğrudan askeri müdahalemiz söz konusu değildir. Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine aynı tepkiyi vermek zorundadır. Karşı tarafın tedbirlerini alması lazım” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı’nın ‘özür bekliyoruz’ açıklamasına ise şöyle yanıt vermişti; “Türkiye, sınırlarımızı ihlal eden Rus uçağını düşürdüğü için özür dilemeyecek. Özür dilemesi gereken bir taraf varsa bu hava sahamızı ihlal edenlerdir. Pilotlarımız ve silahlı kuvvetlerimiz angajman kurallarına göre görevlerini yerine getirmişlerdir. Olayın özü budur.”
Peki, şimdi bu restleşmenin neresindeyiz; ne yazık ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği ‘Özür Mektubu’nu konuşuyoruz. Hani özür dilemesi gereken karşı taraftı…
Kremlin'den yapılan açıklamada, “Devlet Başkanı Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rus savaş uçağının düşürülmesi nedeniyle yaşanan durumu düzeltmek istediğini söylediği mesajı aldı” denildi.
Açıklamada, Erdoğan'ın mesajında Rus pilotun ölümü nedeniyle taziye dileklerini iletirken, “Özür dilerim” ifadesini kullandığı bildirildi.
Erdoğan'ın mesajında 'İzvinite' (Извините) kelimesini kullandığına dikkat çekiliyor. Bu kelime ise Rusçadan Türkçeye 'Özür dilerim' ya da 'Beni affedin' şeklinde çevriliyor.
Kremlin, Erdoğan'ın şu sözlerini de aktardı; “Bir kez daha üzüntümü ve derin başsağlığı dileklerimi ölen pilotun ailesine iletmek istiyorum ve özür diliyorum. Tüm kalbimle acılarını paylaşıyorum. Rus pilotun ailesini Türk ailesi olarak kabul ediyoruz. Verilen acıların ve zararın hafifletilmesi için gerekli tüm inisiyatifleri almaya hazırız.”
Nereden nereye.
Daha 6-7 ay önce “Özür dilemesi gereken onlar, biz özür dilemeyeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Putin’den özür diliyor.
Aslında en başında olması gereken buydu.
Uçağın düşürülmesi yerine Rusya’ya nota verilir ve ciddi şekilde uyarılabilirdi. Böylece iki dost ülke arasında bu kadar gerginlik olmazdı.
Türkiye her ne kadar “Biz Rusya’ya muhtaç değiliz” dese de, bugün ülkenin Turizm gelirinin önemli bir bölümünü bu ülkeden gelen turistler bırakıyor.
Krizden bu yana en önemli etkilenmelerden biri de sebze ve meyvede yaşanıyor. Bu iki sektör de şu ana kadar dişini sıkıyor. Ancak hepsi patlama noktasına geldi.
Tarım ürünleri elde kaldı, Turizmciler isi sinek avlıyor. Tatil beldelerindeki otellerde yarı yarıya ve hatta daha fazla indirimler uygulanmasına rağmen oteller hala boş.
Dış politikada dibe vurduğumuz bir diğer konu ise İsrail’le yapılan anlaşma oldu.
Gazze ablukasının kaldırılması için yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerince yapılan baskında biri Amerikan vatandaşı Türk ve 8 Türk katledildi.
Bu saldırı ve sonrasında gelişen olaylarda dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, ünlü Davos çıkışını yapmış ve İsrail Başbakanına rest çekerek adeta kahraman ilan edilmişti.
Erdoğan daha sonra ise, şu açıklamayı yapmıştı; “Bundan sonraki yol haritasında devlet terörü estiren İsrail’e karşı olumlu bakmamız mümkün değil. İslam dünyası İsrail’e karşı tavrını ortaya net koymadığı sürece sıkıntılar sürecektir. İsrail’e karşı bizim tavrımız nettir.
Bundan sonra da normalleşme mümkün değil. İsrail terör estiriyor. Görünün gerçek o ki İsrail barışı tehdit eden ülkedir, Ortadoğu’da barışı tehdit eden ülkedir. Ben bu görevde oldukça İsrail'le olumlu bir şey düşünmüyorum.”
Peki, bu olayda şimdi hangi noktadayız;
Türkiye, İsraille anlaşma sağlanabilmesi ve ilişkilerin normalleşmesi için “Gazze üzerindeki ambargoların kaldırılması gerekiyor” demişti.
Şimdi iki ülke masaya oturdular ve anlaştılar.
Mavi Marmara'da ölen ve yaralananların ailelerine tazminat amacıyla İsrail bir insani yardım kuruluşuna 20 milyon dolar ödeyecek.
Mavi Marmara katliamını gerçekleştiren İsrailli askerler ve yetkililer hiçbir şekilde yargılanmasın diye Türkiye parlamentosundan bir yasa geçecek.
Gazze ablukası kalkmayacak. Ama İsrail, Türkiye'ye Gazze'de hastane, elektrik santrali ve su arıtma tesisi yapma izni verecek.
Hani bir daha ‘Devlet Terörü’ estiren İsrail’e olumlu bakılmayacaktı.
Ülkeyi yönetenler acaba bize şunu mu söylemek istiyor; dün dündün, bugün bugündür…