TP, parça parça satılıyor
1950’li yıllarda petrolün başkenti Batman, Türkiye’nin ilk rafinerisine kavuştuğunda belkide kimse bu kara sıvının bu kadar değerli olduğunun farkında değildi.
Birileri küçücük bir köy olan İluh yakınlarında metalden bir kule yapıyor ve burada harıl harıl insanlar çalışıyor.
Kimse önceleri ne olduğuna anlam verememişti.
Yeraltından çıkarılan siyah bir sıvının burada işleneceği söyleniyordu.
Bugünkü Batman’ın kaderini değiştirmişti bu siyah sıvı.
Petrol aramalarının sonuç vermesinin ardından çıkarılan ham petrolün işleneceği rafineri kurulduktan sonra hızla büyüyen kent, daha sonra Batman adını alacak ve bugünkü koca şehire dönüşecekti.
Aslında ‘Kara Altın’ olarak bilinen petrol sadece Batman’ın değil, Türkiye’nin kaderini değiştirmişti.
Yıllar sonra çalışan sayısı binleri bulan Batman Rafinerisi, sonradan açılan 3 rafinerinin de anası olarak bilinir.
TP’nin bugün bu kadar büyümesinde Batman’ın büyük bir rolü var.
Bugün TP, kendi çapında dünyadaki Petrol devleriyle yarışır duruma geldi.
Hal böyle iken yıllardır TP’nin özelleştirilmesi gündeme geliyor.
Yakın zamanda belkide yanlış yatırım politikaları yüzünden kurum zarar etti veya ettirildi.
Bu durum TP’nin parça parça özelleştirilmesi sürecini de hızlandırdı.
Tüpraş, Petkim, Petrol Ofisi gibi kuruluşlar özelleştirildikten sonra kolu kanadı kırılan TPAO’nun satılması Taner Yıldız’ın Enerji Bakanı olduğu dönemde gündeme gelmişti. Türk- Petrol-İş Sendikasının Batman Şube Başkanlığını yıllarca yürüten ve şu an Petrol İş Sendikası Genel Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri olan Mustafa Tekik, TPAO’nun parçalanmasına ve küçültülmesine hizmet eden uygulamaların söz konusu olduğuna dikkat çekti.
TPAO’nun son 5 yılda ülke ve bölge gerçeklerinden çok uzak bir şekilde yönetildiğini söyleyen Tekik, TPAO’nun yanlış yatırım ve istihdam politikalarıyla zarara uğratıldığını belirtti. “Ülke ve halk kaynakları çarçur edildi” diyen Tekik, “Özellikle Libya, Afganistan, Azerbaycan, Irak gibi ülkelerde belirsizliklerle dolu daha sonra fiyaskoyla sonuçlanan işlere girişildi. Bunun yanlış olduğunu, esas olarak ülke içinde petrole dair uzun vadeli yatırımların olması gerektiğini, TPAO’nun bir müteahhit şirketi olmadığını, kamunun sosyal maliyet boyutunu gözeten bir kuruluş olduğunu, dolayısıyla bütün bunları gören ve gözeten yerden çalışması gerektiğini defalarca ifade ettik” sözleriyle yetkilileri uyardıklarına dikkat çekti.
Tekik, Fransa, Amerika, Rusya, Brezilya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden örnekler verdiklerini, TPAO’nun, sondajdan üretime, üretimden rafinaja, rafinajdan akaryakıt satışına kadar entegre bir yapı ve sistemle bu işi sürdürmesi gerektiğini defalarca ifade ettiklerini hatırlatarak şunları söyledi; “Türkçe somutlaştıracak olursak, TPAO’nun BOTAŞ’ın hatta Petrol Ofisi’nin kamulaştırılarak yeniden birleştirilmesi gerektiğini hem diplomatik üslubumuzla hem de eylem boyutuyla dile getirdik. Maalesef son 14 yıldaki AKP iktidarının bürokratları bizi hiçbir şekilde dinlemedi, bildikleri yolda devam etti.”
Son 10-15 yılda stratejik kuruluşlarda liyakatın gözardı edildiğini belirten Tekik, “Atamalarda, tayinlerde, kadro konumlandırmasında liyakatten, yetkinlikten uzak tamamen ‘Benim adamımdır’ mantığıyla hareket edilerek yozlaştırılmış bir kadrolaştırma yapısı gelişti. Bundan dolayı da TPAO gibi stratejik bir kuruluşta yetkinliği tartışılacak yönetim gücü maalesef TPAO’yu bırakın küresel rakipleriyle rekabet etmeyi, ülkede bile en küçük petrol şirketleriyle boy ölçüşemeyecek bir duruma getirdi” ifadelerini kullandı.
Enerji Bakanlığı’na bağlı TPAO, Botaş, Etibor, Makine Kimya, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nde büyük kadro değişikliği olduğunu hatırlatan Tekik, “Genel müdürler değişti. Vekaletle yıllardır yönetilen bazı kuruluşlar oldu. Her gelen genel müdür 6-7 ay sonra yerini bir başkasına bıraktı. Bürokratlar işe odaklaşma yerine ‘Benim işim ne olacak, benim müdürlüğüm garanti altına alındı mı?’ gibi kaygılarla hep bunun mücadelesini verir hale geldi. Herkes işini yapmaktan uzaklaşıp kendi kişisel ikbalini nasıl koruyacağının derdine düştü” sözlerini kaydetti.
Mustafa Tekik, kadrolu, örgütlü, güvenceli kamu işçilerinin yapması gereken işlerin, sıfır maliyet adı altında iş cinayetlerine davetiye çıkarırcasına yandaş müteahhitlere, taşeronlara verildiğini belirterek şöyle konuştu; “Enerji Bakanlığı’ndaki değişiklikten sonra TPAO’nun hızla küçültülmeye sonra da özelleştirmeye açık bir hale getirildiğini düşünüyoruz ve gözlemliyoruz. Yani bir yandan petrol yasası değiştirilerek, ülkemizin tüm enerji, gaz veya kaya gazı rezervlerinin olacağı yerleri yabancı petrol şirketlerine peşkeş çekme çalışması yapılarak, yasal olarak TPAO’nun imtiyazlı durumu ortadan kaldırılıyor. Diğer yandan da TPAO petrol fiyatlarının düşüklüğü de bahane edilerek işlevsizleştirilmeye, atalete mahkum edilip zarar ediyor gibi gösterilerek yerli veya yabancı petrol akbabalarına peşkeş çekilmek isteniyor.”
TPAO’yu hiç kimseye güle oynaya şekilde özelleştirtmeyeceklerini vurgulayan Mustafa Tekik, “TPAO’nun daralmasına, müteahhitlere peşkeş çekilmesine işçi sınıfı ve TPAO çalışanları müsaade etmeyecektir. İşçi sınıfının Türkiye’ye kambur olduğunu düşünen saldırgan sermaye ve özelleştirmeciler, Türkiye’yi dikensiz gül bahçesi sanmasın” dedi.
Yanlış politika ve yatırımlar sonucu Türkiye’nin bugünlere gelmesine vesile olan bir kuruluş göz göre göre satılıyor. Buna tüm Petrol emekçilerinin, hele hele Batman şehrinin itirazı var.