Çalışmadığım ve izinli olduğum haftanın tek gününü kültür ve tarih gezisine ayırdım bu hafta.
Sabah erken saatlerde sıkı bir kahvaltının ardından yola koyulduk.
İlk durağımız yeryüzünde eşi benzeri olmayan kadim şehir Hasankeyf oluyor.
Eşi benzeri olmadığını ben söylemiyorum, UNESCO’nun dünya mirasının 10 kriterinden 9’unu karşılayan yeryüzündeki tek yer Hasankeyf.
İşte bu yüzden eşi benzeri yok.
Her gidişimde heybetli duruşuyla karşılayan Hasankeyf’ten ne yazık ki eser kalmamış.
Tarihi mekanlarda koca koca iş makineleri cirit atıyor.
Hasankeyf kan ağlıyor, bizlerin ise içi parçalanıyor o manzarayı gördüğümüzde.
Ardından yolculuğumuz Midyat’a doğru devam ediyor.
Gercüş sonrası meşhur ayrancı geçidinde olmazsa olmaz ayran molası veriyoruz.
Derken Midyat karşılıyor bizleri, sarı ve kahverengiye çalan rengiyle.
Hava sıcak ama sokaklar alabildiğine kalabalık.
Turlamaya başlıyoruz tarihi ilçeyi.
Bir yanda tarihi camilerin minareleri yükseliyor, diğer yanda klişelerin çan kuleleri.
Önce küçük rehber çocuklar karşılıyor sizi.
Hemen etrafınızı sarıyorlar, “Abi tarihi anlatayım mı, gezdireyim mi seni” diye.
Bir ara Hasankeyf aklıma geldi.
Daracık çarşısına girdiğinizde sizi karşılayan küçük rehberleri hatırladım.
Son birkaç yıldır göremiyorum bu çocukları.
Çünkü anlatacakları bir tarih kalmadı Hasankeyf’te.
Sağda solda birkaç tarihi yapı var Midyat sokaklarında.
Bu tarihi yapılandan en ünlüsü Midyat Konukevi.
Üç katlı ve Midyat mimarisini yansıtan bir evdir burası.
Tarihi öyle çok eskilere dayanmıyor.
1900’yü yılların başında inşa a edilmiş ve zamanla kaderine terk edilmiş bir yapı.
Midyat Kaymakamlığı tarafından satın alındıktan sonra restore ediliyor.
Tarihi 100 yıla yakın olan bir yapıya gösterilen özen ortada. Kaymakamlık adeta çöplüğe dönen bu mekanı alıyor, tamamen elden geçiriyor ve turizme kazandırıyor.
Olay budur işte…
Birkaç yıl önce ise adeta ziyaretçi patlaması yaşanıyor bu mekanda.
Ama ne yazık ki bu ilgi Midyat’taki mekanın tarihinden veya tarihi şahsiyetlerle olan bağından dolayı değil, çekilen dizilerden dolayı. Popüler kültür sayesinde burası popüler oluyor.
Konukevi ilk olarak ‘Sıla’ dizisinin burada çekilmesiyle bilinmeye başladı.
Daha sonraları pek çok dizi burada çekildi.
Son olarak ta ‘Hercai’ dizisinin mekanı oldu.
Tarihi sokakları dolaşırken kalabalık mekanlarda dizi kahramanlarının isimleri telaffuz ediliyor, “Buradan geçti, burada oturdu” diye boy boy resim çekiliyor o mekanlarda.
Kimse tarihle ilgilenmiyor.
Tek sevindikleri nokta dizi kahramanlarının oralardan geçmiş olması.
Birkaç yüz yıllık bir şehre gösterilen ilginin onda biri bile birkaç bin yıllık Hasankeyf’e gösterilmiyor.
Böyle olunca üzüntüm artıyor, kahroluyorum…
12 Bin yıllık tarihi göz göre göre yok ediyorlar.
Dünyanın en geri kalmış ülkesinde dahi olsa buna kimse sessiz kalmazdı.
Ama burası Türkiye ve tarihe verilen önem ortada.
Biraz daha üzülüyorum Hasankeyf’e.