Her yönüyle farklı ve bir o kadar ilginç bir seçimi geride bıraktık.
31 Mart seçimlerinin üzerinden 15 gün geçmesine rağmen hala mazbata alamayan birçok belediye başkanı var.
Bunların başında ise İstanbul geliyor.
Tartışmalar, iddialar, yeniden sayımlar, bunların hiçbiri hala çözmüş değil İstanbul seçimlerini.
Şimdi ise buradaki seçimin yenilenmesi tartışmaları yapılıyor.
Bu ülkenin bir hukuk sistemi var ve çok önemli hukukçuları var, ancak onlar bile çözmüş değil.
Hukuk, kafalarda soru işareti bırakmadan kesin olan birşeydir.
Aması, fakatı yoktur.
Şimdi tartışmalara şöyle bir bakıyoruz, herkes bir şey söylüyor. Ama hukuk hiçbirşey söylemiyor.
İstanbul’da yapılan seçim usulsüzlükleri, diğer yerlerde ise Kanun Hükmünde Kararname (KHK) krizi nedeniyle yaşanan durumları anlam vermek gerçekten çok zor.
Mesela şu an birçok belediye Başkanı, İl genel ve Belediye meclis üyesi, KHK ile ihraç edildikleri gerekçesiyle hala mazbata alamadılar.
Hiç kimsenin anlam veremediği durum ise, bu kişilerin aylar öncesinden yaptıkları başvurular incelendi ve seçilmesine engel bir durum bulunamadı ve aday olabilmesine karar verildi.
Seçimler bitti, ama birileri sen KHK’lısın diyerek mazbata vermedi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart yerel seçimlerinden sonra bir ilke imza atarak, Ak Parti’nin itirazı üzerine, Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kamudan ihraç edildiği belirlenen belediye başkanlarının mazbatasının iptal edilmesine, ikinci sıradaki adayın belediye başkanı ilan edilmesine karar verdi.
Bu karar kapsamında 5'i HDP'li olmak üzere ilk belirlemelere göre 7 belediye başkanının mazbataları iptal edildi. YSK'nın bu kararı hangi gerekçelere dayandırdığı, ileriki günlerde yazılacak gerekçeyle ortaya çıkacak.
Ancak tartışmalar belli ki daha çok uzun bir süre devam edecek.
HDP, KHK ile kamudan ihraç edilmiş olmanın, ‘seçilme yeterliliğine engel durum’ oluşturmadığını savunuyor.
Bu sadece HDP’nin değil, birçok kesimin de ortak görüşü.
HDP'li TBMM Başkanvekili Mithat Sancar, Mahalli İdareler Yasası'nda seçilme yeterliliği ve kimlerin aday olamayacağının düzenlendiğini ve ‘KHK ile kamudan ihraç’ gerekçesinin olmadığını savunuyor.
Sancar, YSK'nın söz konusu yasalar doğrultusunda, kimlerin aday olamayacağını net olarak düzenlediğini, ancak ‘kamudan ihraç’ gerekçesini saymadığını belirtirken, bu nedenle de kamudan ihraç edilenlere adaylık vizesi verdiğine işaret etti.
Sancar, Adaylara seçilme yeterlilikleri açısından itirazın belli bir süreye tabi olduğunu belirterek, bu süre geçtikten sonra adaylıkların kesinleştiğini belirtiyor.
Bunu sadece Sancar değil, kanunlar da söylüyor.
Partilerin aday listeleri verildikten sonra belli bir sürede bu adaylar incelenir.
Eğer bir adayda seçilmesine engel bir sakınca varsa YSK bunu o partiye bildirir ve yerine yeni bir adayın belirlenmesini ister.
Nitekim bu durum Batman’da yaşandı.
Belediye Eşbaşkan adayı Sabri Özdemir, aldığı cezalardan dolayı adaylığı veto edildi ve yerine Dr. Mehmet Demir’in ismi varildi.
Bundan sonraki süreçte yine incelemeler yapılır ve listeler kesinleşir.
Listelerin kesinleşmesi, o listedeki kişilerin seçilmesinde bir engel olmadığını gösterir.
Yapılan incelemelerde sakınca görülmeyen kişilere mazbata verilmemesinin hukukta yeri yoktur.
Bu durumun ancak ‘kamuda istihdam edilenler’ için geçerli olduğunun altını çizen bazı çevreler ise, Yüksek Seçim kurulunun bu kararıyla belediye başkanlarını da ‘kamuda istihdam edilen kişiler’ olarak tanımladığın, bunun anayasaya ve ilgili yasalara aykırı bir durum teşkil ettiği görüşünde.
Önce adaylığını kabul ediyorsun, ama seçildikten sonra ‘kusura bakma seçilme yeterliliğin yok’ diyerek mazbatasını alıyorsun.
Arkadaş bu durum ‘Hukuk’a uygun değil…
Ama bu kararı ‘Gukuk’a göre alıyorsan, buna diyecek birşeyim yok.