Diyarbakır’ın sur ilçesi uzun süredir çatışmaların hiç bitmediği bir yer.
Bir tarafta kazılan hendekler, diğer tarafta güvenlik güçleri…
Ortada kalan kim dersiniz?
Yaşamaya çalışan halk.
Sokağa çıkma yasağının eksik olmadığı ilçede yaşamak için lazım olan bir ekmeği dahi alamayan vatandaşlar var. Nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla ölmektense evinde açlıktan ölmeyi yeğleyenler var.
Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de ve daha birçok merkezde kazılan hendekler ve şehirlere taşınan çatışmalar en çok bölge halkına zarar veriyor.
Saydığım ve sayamadığım birçok ilçede yaşanan çatışmalarda birçok sivil vatandaş yaşamını yitirdi.
Bir yandan yaşamını yitirenlerin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor, diğer yandan örgüt üyelerinin silahından çıkan kurşunların hedefi olduğu söyleniyor.
“Hangisi doğru” diye kafa patlatanlar aslında “Her ikisi de yanlış” diyemiyor ne yazık ki.
Yerleşim yerlerinde, şehirlerde, mahallelerde yaşanan çatışmalarda ister istemez sivil insanlar yaşamını yitirecektir.
Kimse sivillere zarar gelmediğini iddia edemez.
Şehirlere hendek kazılması ve silahlı güçlerin şehirleri inmesi yanlış bir karardır.
Ancak burada güvenlik güçlerinin kimi uygulamaları daha da yanlıştır.
Mesela Cizre’de Hacı Lokman Birlik’in öldürüldükten sonra zırhlı aracın arkasına bağlanarak sokaklarda sürüklenmesi gibi.
Çatışmalarda kaydedilen zırhlı araçların termal kamera görüntülerinden birini izledim bir süre önce.
Bu araçtan karşıdaki binaların sarasında gizlenen 3 kişi izleniyor.
Bu 3 kişiden biri elindeki bir cisimle güvenlik güçlerinin olduğu bölgeye sızmaya çalışıyor.
Görüntülerin kaydedildiği araçta bulunan kişilerin konuşmalarından elindeki cismin el bombası olduğu belirtiliyor.
Bu sırada da zırhlı aracın üzerinde bulunan kumandalı silahtan bu kişilere ateş açılıyor.
Ağır silahla vurulan bir kişi anında yaşamını yitiriyor.
Yerde yatan kişiye ise silahı kullanan güvenlik görevlisi ardı ardına kurşun yağdırmaya devam ediyor. Ta ki bir diğer polisin, “Yeter parçaladın onu. Öldü artık” diyene kadar.
Şu an birçok merkezde sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerler var. Ancak bunlardan biri hep ön plana çıkıyor.
Diyarbakır’ın Sur ilçesi…
Bölgenin en büyük şehirlerinden biri olan Diyarbakır’da böylesine uzun süreli bir çatışmanın yaşanması düşündürücü.
İlçe olarak biliniyor ama bazıları bunun kilometrelerce uzaklıktaki bir ilçe olduğunu düşünmesin.
Diyarbakır Büyükşehir olunca bazı semtler ilçe statüsü kazandı. Sur ilçesi de bunlardan biridir.
Buradaki çatışmalarda sadece çatışan taraflar ölmüyor ne yazık ki. Hem masum insanlar katlediliyor, hem de UNESCO Dünya Mirası Listesinde olan tarihi mekanlar zarar görüyor.
Bunlardan biri ilçedeki dört ayaklı minareydi.
Merhum Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, bu tarihi yapıya silahla ateş edildiği için tarihi mekanlarda çatışmanın yanlış olduğunu belirtti burada yaptığı açıklamada. Ne yazık ki bu açıklamanın saniyeler sonrasında bölgede yaşanan çatışmanın ardından kurşunların hedefi oldu ve yaşamını yitirdi.
Bu olay ile ilgili soruşturma hala devam ediyor.
Hala Elçi’yi vuran kurşun hangi silahtan çıktığı belirlenemedi.
Hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan bu olayın aydınlatılacağını açıkladı.
Bakalım bu olay aydınlanacak mı?
Devletin üzerinde durduğu bir olay haya aydınlatılamadı. Peki ya buna benzer birçok olay nasıl aydınlanacak.
Sur ilçesindeki çatışmalarda önceki gün basına servis edilen bir görüntü ise olayın hangi boyutlara geldiğini gözler önüne serdi.
Zire görüntülerde bölgede bulunan ve halk arasında ‘Kurşunlu Cami’ olarak bilinen Fatih Paşa Camii yanıyordu.
Artık çatışmalar dini mekanlara sıçradıysa birilerinin acilen buna “Dur” demesi gerekiyor.
Yaklaşık 2 ay önce başlayan olaylarda, ilk olarak camiye kurşunlar isabet etmişti. O günden sonra camide ibadet yapılamadı, restorasyon çalışmaları da başlayamadı. Önceki günkü çatışmalarda caminin büyük bölümü de yandı. 500 yıllık cami başlı başına bir tarihti.
İster iddia edildiği gibi güvenlik güçleri tarafından veya ister YDG-H tarafından olsun, bu İslama ve dini değerlere yapılan bir saldırıdır. Bunun maruz görülecek bir tarafı yoktur.