Haftanın ilk günü bir akraba taziyesi için Diyarbakır’daydım.
Kalabalıklaşan yas evinden şöyle bir dolaşmak maksadıyla çıktık.
Dağkapı meydanına yaklaşık 600 metre mesafedeki yas evinden Sur’a kadar yürümek ve arada olanları gözlemlemekti maksadımız.
120 gün süren sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından Sur’da özellikle Gazi ve Melik Ahmet caddelerinin o her zamanki kalabalığa bürüneceğini düşünüyorduk. Ancak beklediğimizi göremedik.
Daha Dağkapı’da polisin demir bariyerleri ve kontrol noktalarıyla karşılaştık.
Üst araması yapılarak alınıyor vatandaşlar içeriye.
Eski canlılık yok olmuş. Mağazalardan yükselen müzik sesinin yerini derin bir sessizlik almış.
Arada bir ara sokaklarda ve cadde üzerindeki ciğercilerin müşteri çağırırken cılız sesleri yükseliyor.
Sur, Diyarbakır için önemli bir mekân.
Bir bakıma Eminönü, Taksim veya İstiklal Caddesi İstanbul için ne anlam ifade ediyorsa, ya da Ulus veya Kızılay Ankara için ne ifade ediyorsa Sur’da Diyarbakır için bu kadar önemli bir yer.
Tarihin yaşandığı sokakları, çarşıları ve hanlarıyla 12 bin yıl öncesine uzanan kadim medeniyetlerin merkezi Diyarbakır’ın kalbinde 120 gün süren sokağa çıkma yasağının kalkmasının ardından canlanması beklenen yerler adeta ölüm sessizliğine bürünmüş.
Çevrede birçok medya kuruluşuna ait kameralar var.
Vatandaşlarla sokak röportajları gerçekleştiriyorlar.
Belli ki devleti kızdırmayacak birkaç cümle almak istiyorlar Celal Güzelses Yeraltı Çarşısı üzerinde güneşli havanın tadını çıkaran vatandaşlardan.
Arada yaşlı bir amcanın sözleri duyuluyor; “Devlet yağti, yığti. Ma geden geri gelır”
Sur’daki her caddenin, her sokağın başında geçici karakollar oluşturulmuş.
Tahta ve naylonlardan yapılan bu mini karakollarda nöbetler kum torbalarıyla oluşturulmuş mevzilerin arkasında tutuluyor.
Yine stratejik noktalara zırhlı araçlar konuşlandırılmış.
Arada bir ellerinde telsizlerle dolaşan sivil polisler var.
Öyle ki yasağın kalkmasının ardından ticaretin canlanmasının beklendiği mekanlarda alışveriş yapmak isteyenlerden ziyade, oralarda ne olup bittiğini öğrenmek isteyenler var.
Doğrusu bizde merak ederek ilerledik Gazi Caddesinde.
Amacımız Suriçinde yaşananları çıplak gözle görmekti.
Ancak bu mümkün olmadı ne yazık ki.
Yoğurtçular ve peynirciler çarşısının yanındaki sokaktan içeri girmeye çalıştık, ancak geçici polis karakolundaki polisler ‘yasak’ olduğu gerekçesiyle geri çevirdi bizi.
Biraz daha ilerledik.
Yenikapı Sokakta bulunan Dört ayaklı Minare’yi görmek istedik bu kez.
Burası Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledildiği yer.
Ancak burada da durum aynı.
Sokak polis bariyerleriyle kapatılmış. Sadece bariyerlerle kapatılsa neyse de, kimsenin orada ne olup bittiğini görmemesi için bir de 10 metre yükseklikte brandalarla kapatılmış sokaklar.
Yani anlayacağınız Sur’a hem giriş, hem görüş yasak…
Sokağı kapatan beyaz örtünün rüzgar tarafından bükülen kısmından görebiliyoruz içerideki durumu.
Tamamen harabeye dönmüş binalar duruyor öylece.
Sokakta bulunan birkaç esnafın camları hala kırık duruyor.
Camlarda kurşun ve patlamalardan oluşan izler öylece duruyor.
Sokağın girişinde önemli bir kalabalık birikmiş.
Nedenini sormak için kümelenmiş kadınlara yöneliyorum.
73 yaşındaki Halise Ana, çatışmalarla birlikte Sur’daki evini terk ettiğini söylüyor. 4,5 aydır görmemiş evini. Yerinde mi değil mi bilmiyor. Görmek istiyor ancak ona da yasak.
Valilikten Sur’da yıkılan mahallelerde kamulaştırma yapılacağı şeklindeki açıklamanın ardından ilk mesai gününde vatandaşlar akın etmiş buraya. Ancak hiçbiri bundan sonra ne olacağını bilmiyor.
Halkın ve esnafın yasağın kalkmasının ardından yaralarını sarması bekleniyordu. Ancak kimsenin bunu yaptığı yok. Yaşanan tam bir şaşkınlık ve umutsuzluk.
Esnaf kurşunun isabet ettiği kırılan camlarını bile onarmıyor.
Biraz daha ileride Melik Ahmet Caddesinin girişine takılıyor gözlerimiz. Burası da tamamen bariyerlerle kapatılmış ve geçici bir karakol kurulmuş.
Ablukaya alınmış, kuşatılmış bir ilçe.
Şimdilerde burayı görmeye gelenler, ancak Sur’dan geri kalanları görüyor ne yazık ki.
Spot: Sokak polis bariyerleriyle kapatılmış. Sadece bariyerlerle kapatılsa neyse de, kimsenin orada ne olup bittiğini görmemesi için bir de 10 metre yükseklikte brandalarla kapatılmış sokaklar.