Allah’ın yarattığı en üstün varlık insandır.
7 Milyarı bulan insan topluluğunun yaşadığı dünyada herşey insan için düşünülmüş.
Bunca icatlar, yollar, uçaklar, gereçler ve kısacası teknoloji herşey insan için.
Bugün insanlık için neredeyse herşey mevcut bu dünyada.
Eksik olan ne var ki? Diye sorabilirsiniz.
Belki de eksik olan en önemli şey insana saygı…
Profesör Üstün Dökmen, Hayvan dergisinde yayımlanan bir röportajında, “Yere düsen ekmeğin üstüne basan insan görmedim, ama yere düsen insani tekmeleyen çok kişi gördüm” diyor ve saygılı olmaktaki kusurlarımızı söyle anlatıyor;
- Birbirimize saygılı olma konusunda 3 tip temel hatamız var...
Avrupa'da yasayan vatandaşımız, orada yerlere çöp atmıyor ama Kapıkule’den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. Niye burada böyle yapıyorsun diye sorulduğunda, herkes böyle yapıyor diyor. Kendi fikri olmayan insanın duruma göre hareket etmesidir bu.
İkinci hatamız, adama göre davranmamız. Karşımızdaki adam iri yarıysa, “Buyur Abi” diyoruz, ufak tefekse, “Ne var lan!” diyoruz. Oysa ki, insanların onuru birbirine eşittir.
Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz yerindeyse eve girerken “Merhaba millet” diyoruz, değilse surat asıyoruz. Oysa keyfimiz yerinde olsun olmasın insanlara saygılı davranmak zorundayız.
Diyorum ki, yerdeki ekmeğe saygılı olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayağıyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.
Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet değil mi?
****
Şu sıralar kentin en işlek caddelerinden biri olan Turgut Özal Bulvarında, yayalar için yapılmış kaldırımlarda araçlar görüyorum.
Bazılarınız bu cümleden, kağıt, plastik ve benzeri maddeleri toplayan garibanlardan bahsettiğini anlayabilir.
Hayır burada kastettiğim onlar değil.
Motosikletli kuryeler…
Önceki akşam yürüyüşe çıktığım bir sırada kaldırımda bir kalabalık farkettim.
Yaklaştığımda yerde genç bir bayan ve etrafında onu yerden kaldırmaya çalışan ve biri hıçkıra hıçkıra ağlayan arkadaşlarını gördüm.
İlk olarak saklıma gelen bir kapkaç olayı oldu.
Ancak sorduğumda ise farklı bir durum çıktı ortaya.
Yol yerine kaldırımı kullanan motosikletli bir kuryenin çaptığını ve olay yerinden kaçtığını anlattı arkadaşları.
Bu durum birçok kişinin dikkatini çekmiş olacak ki, sık sık bu konuda şikayetler geliyor.
Kaldırımda yürürken bir aracın çarpmasından endişe etmek ne kadar saçma değil mi? Ama ne yazık ki Batman’da yayaların kullanması gereken kaldırımlarda motosikletli araçlar cirit atıyor.
Kaldırımları kullananlar az sayıda genç olsa da çokçası kentteki lokanta ve yemek işiyle uğraşan işyerlerine ait.
Son zamanlarda insan hayatını tehlikeye sokan bu araçlar sık sık kaldırımları kullanır oldu.
Aslında anlamadığım şey, hemen yan tarafta kullanabileceği yol ar iken neden kaldırımları kullanırlar?
Bu işyerlerinin işletmecileri bunun farkında değil mi?
Neden müdahale etmiyorlar?
Peki, bu konuda en önemli caydırıcı unsun olan trafik polisleri ve zabıta ne iş yapıyor?
Bir-iki yıl önce kaldırımı kullanan, bisiklet, motosiklet ve benzeri araç sahiplerine para cezası uygulanmıştı. Sanırım bunun önüne geçebilmek için yine sıkı denetim yapılması gerekiyor.
İşin en garip tarafı, insanın insana saygısı olsaydı, şu an bu yazıyı yazmıyor olacaktım.
Allah’ın yarattığı karşındaki insana saygı göstermek bu kadar zor mu?