~~Keşke başlığa ‘Çok sesli siyaset’ yazabilseydim.
Ancak siyasetin Türkiye’deki tanımı ne yazık ki ‘Çok yüzlü siyaset’ olmuş.
Siyasetin sözlük tanımlarından biri şöyledir; “Siyaset veya politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.”
Siyasetin sanat olduğundan bahsediyor bu tanım.
Bu cümleleri yazarken, sizler siyasetin Türkiye’deki tanımını gözlerinizin önüne getiriyorsunuzdur.
Şimdiden yüzünüzde hafif bir gülümseme olduğunu tahmin eder gibiyim.
Dilerseniz öncelikle siyasetin başka ülkelerde nasıl öğrenildiğinden kısaca bahsedeyim sizlere.
Siyaset bilimi daima okulda öğrenilmez.
Örneğin Almanya’da gençler çeşitli politik konuları Logo isimli bir haber programı sayesinde oluşturdukları forumda tartışıyor. Almanya’da çoğu kız, 400 binden fazla çocuk hergün Logo’yu izliyor. Haber editörü politik konuları çocuklara dikkatli şekilde sunmanın yollarını arıyor. Çocukların ilgisini çekmek ve bu konularda kullanılan dille onları fazla yormamak için orta yol bulunmaya çalışılıyor. Haber editörünün yayınlanmasında mahzur gördüğü politik bir konu yok. Ancak bunları çocuğun anlayacağı şekilde sunmak işin en zor yanı. Grafikler, resimler devreye girerek, örneğin Orta Doğu krizi veya Ebola salgını gibi karışık konular çocuklara aktarılmaya çalışılıyor.
Myanmar siyasette yeni bir döneme girdi. Burmalılar uzun süre askeri yönetim altında yaşadı. Bugün ise halk geçmişte yapamadıklarını yapabilme ve daha fazla ifade özgürlüğüne kavuşmuş durumda.
Yangon Siyasal Bilimler Okulu’nda bu amaçla 60 saatlik siyaset eğitimi ücretsiz olarak verilmeye başlanmış. Öğrenciler web üzerinden başvuru yapıyor. Daha sonra yapılan mülakatta başarılı 38 öğrenci siyaset bilimi eğitimi almaya hak kazanıyor. 2011 yılında açıldığı günden bugüne 400’den fazla öğrenci siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler dallarında eğitim almış durumda.
Arjantinli bir genç olan Martin de Angelis, diplomasi ve kamu eğitimi aldıktan sonra siyaset alanında kariyer yapacağına kendisini inandırmış. Martin zamanı geldiğinde aktif siyasete girmeye hazırlanıyor.
Martin ülkenin en büyük üniversitesi Buenos Aires Üniversitesi’nde siyasal bilimler okudu. Yabancılar dahil herkese tamamen ücretsiz olan üniversite bünyesinden bugüne kadar 4 Nobel Ödülü kazanan kişi çıktı. Ayrıca dünyaca tanınan Ernesto Che Guevara da burada eğitim almıştı.
Farklı ülkelerde siyasete işte böyle bakılıyor, yaklaşılıyor.
Peki ya Türkiye’deki siyaset anlayışı nasıl.
Türkiye’de özellikle makam ve mevki siyaseti ön planda.
Buna küçük bir örnek verecek olursak;
İtalya’da devletin resmi plakalı makam aracı sayısı 29 Bin 195.
Fransa’daki makam aracı sayısı ise 65 Bin.
Türkiye’de ise bu sayı 115 Bin 417.
Sadece bu da değil…
Türkiye’deki siyasetçilerin büyük bölümü ne yazık ki fikir siyaseti yapmıyor. Nerede, hangi siyasi partide nemalanacağı ve cebini dolduracağını düşünüyorsa hemen soluğu orada alıyor.
Derdi siyaset değil, cebini doldurmak…
Birgün A partisinde siyaset yapan biri, bir bakıyorsunuz kendi fikirleri ile 180 derece zıt olan B partisine geçiveriyor.
Bunun en yakın örneğine haftasonunda Batman’da şahit olduk.
2011 yılında parti disiplinine ve tüzüğüne aykırı hareket ettiği gerekçesiyle Ak Parti Kozluk İl Genel Meclis Üyesi olan Savaş Çıtanak, Batman İl Yönetimi tarafından partiden ihraç edilmişti.
Çıtanak daha sonra birbirleriyle zıt olan bir partiden diğerine, yani DBP’ye geçmişti.
İki dönem RBP çatısı altında siyaset yapan ve İl Genel meclis Üyesi seçilen Çıtanak, haftasonunda Kozluk ilçesinde Ak Parti seçim lokalinin açılışı sırasında yeniden Ak Parti’ye geçtiğini açıkladı.
Yeni partisinin rozetini ise Milletvekili Ziver Özdemir taktı.
Düşünebiliyor musunuz, parti disiplinine uymadığı gerekçesiyle ihraç edilen kişi, yeniden kabul görebiliyor.
Şimdi neden ‘Çok yüzlü siyaset’ dediğimi anladınız sanırım…