Olağanüsü Hal uygulamasıyla birlikte insanlarda da olağanüstü kaygılar ve korkular oluşmaya başladı.
Öğretmen, işçi, esnaf, memur, sıradan vatandaş ve gazeteciler bile endişe ile yaşamaya başladı.
Herkeste bir korku var; “Acaba FETÖ ile bir bağlantım olur mu? Veya Terör Örgütünden işlem yapılır mı?” kaygısını bugün taşımayan yok gibi.
Bir geceyarısı hazırlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bir anda tüm hayatınız kararabilir.
Öyle ki KHK’larla yönetilir hale geldik.
OHAL uygulaması getirildiğinde hükümet yetkilileri FETÖ’ye yönelik soruşturmalar kapsamında yargının elini güçlendirmek ve bir an önce FETÖ üyelerinin devlet kademelerinden temizlenmesi hedeflenmişti.
Ancak şimdi sadece FETÖ değil. Neredeyse muhalif her kesime yönelik KHK’lar çıkarıldı.
Hukukçular, Olağanüstü Hal koşullarında düzenlenen KHK’lerin hukukiliğinin ve aleyhinde dava açılıp açılamayacağının tartışıldığı bu süreçte Anayasa Mahkemesi’nin 03.07.1991 tarihli, 1991/6 esas, 1991/20 sayılı kararına dikkat çekiyorlar.
Peki bu kararda neler belirtiliyor;
Anayasa Mahkemesi, 03.07.1991 tarihli, 1991/6 esas, 1991/20 sayılı kararıyla, 1982 Anayasası’nın 121. maddesinin üçüncü ve 122. maddesinin ikinci fıkrasında, olağanüstü hal ve sıkıyönetim süresince Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna olağanüstü halin ve sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konularda bir yetki kanununa gerek olmadan kanun hükmünde kararname çıkarabilme yetkisini verdiğini belirtip [1], bu yetkinin sınırları dolayısıyla söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hukukî niteliğiyle ilgili olarak şu noktalar üzerinde durmuştur;
a-Olağanüstü hallerde ve sıkıyönetimde KHK çıkarabilmek için bir yetki yasasına gerek bulunmamaktadır. Anayasa’nın 121. ve 122. maddeleri bu durumlarda çıkarılacak KHK’lerin anayasal dayanağını oluşturur. Ancak, olağanüstü hal KHK’si çıkarabilmek için öncelikle Anayasa’nın 119. veya 120. maddelerine göre ilan edilmiş bir olağanüstü hal olmalıdır. Olağanüstü hal KHK’leriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır.”
b-Olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleri, Anayasanın 91. maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından, bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir. Ancak Anayasa, 121. maddenin ikinci fıkrasında saydığı belirli konuların Olağanüstü Hal Yasası’nda düzenlenmesini zorunlu görmektedir. Anayasa’nın 121. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Olağanüstü hal KHK’leri, Olağanüstü Hal Yasası ile saptanan sistem içerisinde “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda” uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir.
Bu tür KHK’lerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için o duruma özgü kimi önlemler alınabilir. Olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek KHK’lere Anayasa’nın 121. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez. Bunun tersi bir anlayış; Anayasa ve Olağanüstü Hal Yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur. Oysa, Anayasa, olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür. Olağanüstü yönetim usulleri; olağanüstü haller ve sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinden ibarettir. Anayasa, bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir. O halde, bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü, yasayla dahi düzenlenemez.”
Burada hukukçular açık ve net konuşuyor; ‘eğer KHK’lar FETÖ üyelerinin temizlenmesi için çıkarılmışsa, sadece o konuda işlev görmesi gerekir. Başka bir anlam yüklemek doğru olmaz’ diyorlar.
Bu konuda CHP ve HDP sert muhalefet yürütüyorlar.
CHP, şimdiden bazı KHK’ların iptali için Anayasa mahkemesine başvurdu bile.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimini asla unutmayacaklarını dile getiren CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, KHK’lara karşı olduğunu belirterek, nasıl bir Türkiye istediklerini şöyle anlattı; “Kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen bir Türkiye değil Anayasa'ya uygun, yasalara uygun, hukukun üstünlüğüne uygun, kimsenin mağdur edilmediği ama suçluların adil yargılandığı bir demokrasi istiyoruz. Medyanın özgür olduğu, gazetecilerin hapse atılmadığı, sanatçıların işine son verilmediği, bilim insanlarının tutuklanıp hapislere atılmadığı bir Türkiye istiyoruz yani dünyaya örnek bir Türkiye istiyoruz. Bunu savunmak sadece benim görevim değil, sadece sizin de göreviniz değil 15 Temmuz kalkışmasına karşı çıkan herkesin ortak görevi olmak zorundadır. Darbe fırsatçılığını asla kabul etmiyoruz, 'OHAL çıktı, Kanun Hükmünde Kararname çıktı şu muhaliflerin tamamını hapislere atın'... Bu da doğru değil. İnandırıcı değil.”
Gelinen aşamada OHAL 3 ay dana uzatıldı. Bir 90 gün daha OHAL kanunlarıyla yönetileceğimiz anlamına geliyor bu. Tabi bu sürede yeni KHK’lar da gelecektir.