Malum, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Evlatlarımızı da kendimizi de feda etmeye hazırız” sözleri birçok kesimden tepki çekmişti.
Aslında büyük bir kesim de tepki göstermesine rağmen belki mahalle baskısı belki de hassa süreçten dolayı seslerini yükseltemediler.
Başbakan “Evlatlarımız” derken, kendisinin, Ak Parti Milletvekillerinin, bakanların çocukları ve yakınlarından mı bahsediyordu acaba?
Tabi ki hayır!
Ölenlerin adresi belli, metropollerin varoşları veya Anadolu’nun ücra köşelerindeki garibanların evlatları…
28 Temmuz günü, akrabalarını ziyaret için gittiği Erzurum'dan görev yeri Şanlıurfa'ya dönerken, yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak bakın neler söylüyor; “Ne olur bir an önce eşimi serbest bıraksınlar. Kimseye kızgın değilim. Herkes elini tetikten çeksin, silahı bıraksınlar. 15 gündür uyandığımda sanki eşim karşımda. Eşimi sağ salim bize kavuştursunlar. Onun Türk Bayrağına sarılı tabutunu görmek istemiyorum. Bir şehit haberi görüyorum, bir ana Kürtçe ağıtlar yakıyor. Ondan akan gözyaşı da aynı, kanın rengi de.”
Peki ya analar, onlar ne söylüyor.
Sosyal medyada isimsiz bir annenin yazdıkları dolaşıyor. Üstelik paylaşım rekorları kırarak,
O yazıyı paylaşmak istiyorum sizinle;
“Bir kadın olarak en nefret ettiğim cümle,
“Vatan sağ olsun”
Neden sağ olsunmuş?
Ben dokuz ay karnımda taşıyayım, el bebek gül bebek büyüteyim...
Kokusuna, canına doyamayayım, gece gündüz başında bekleyeyim...
Saçının bir teline bile kıyamayayım...
Sonra tepedeki bir takım yol, insanlık bilmezlerin gaddarca yürüttükleri politikalara kurban edeyim!
Sebep?
Kişisel çıkarları, insanlıktan yakından uzaktan alakalarının olmaması…
Yıllarca ezberlettiler, yıllarca canımızdan can aldılar…
Vatan sağ olsunmuş, neden olsun?
Vatan da benim, toprak da…
Evladım olmadıktan sonra ben neden olayım?
Leş sürüsü medya yakın çekim verirdi, hep öyle vermeye devam ediyor...
Acıklı annenin göz yaşları ile sulanmış dudaklarından dökülen cümleyi…
“Vatan sağ olsun” diyor anne…
Ezberletilmiş, beynine kazınmış...
“Vatan sağ olsun” diyor bana…
Soyunun devamı, canının yarısına kıyılmış...
Devran dediğin de bir gün dönerdi ya, dönmedi...
Aç gözlü sürüsü kana doymadı, aldıkça aldı.
Verdikçe, verdik…
Vatan sağ olsundu ama neden?
Canının gitmiş, kucağı boş kalmış bir avuç toprak vermişler eline, göz yaşlarını sürebileceği yeri olsun diye...
Bir de gösterişli bir cenaze…
Vatan sağ olsunmuş, neden?
Yiyeceğimiz iki kap yemek, içeceğimiz bir kap su...
Eskiden bayramları birlikte kutladığımız komşumuz düşman...
O haram bu günah ama iş kan almaya gelince mübah!
Şehitmiş ne şehidi ulan?
Senin kanlı ağzın mı belirliyor şehidi?
Dini inanç uğuruna ölene denir “şehit” seninki ise “kurban”.
Uyan teyzem, uyan hemşerim uyan…
Vatan sağ olsunmuş, evladına göz koyulmuş…
Uyan!”
Bir annenin feryadı bu, hak vermemek elde değil. Bugüne kadar hangi başbakanın, milletvekilinin, bakanın, bürokratın, enginin eşi “Vatan sağ olsun” dedi acaba.
Belkide bu annenin isyanı buna…
Haksız mı acaba?
Spot: Bir annenin feryadı bu, hak vermemek elde değil. Bugüne kadar hangi başbakanın, milletvekilinin, bakanın, bürokratın, enginin eşi “Vatan sağ olsun” dedi acaba.