Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriyelilere vatandaşlık verileceğini açıkladı ve yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Bu bir anda nüfusumuzun 3 Milyon kişi artması anlamına geliyor.
Ama bir başka yönden bakarsak, Türkiye seçmeninin yüzde 4’üne tekabül eden bir artış demek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hem vatandaşlık verilmesi hem de TOKİ konutlarından tahsis edilmesi yönündeki açıklamalar adeta emir kabul edildi ve her iki konuda da derhal çalışma başlatıldı.
Peki ya muhalefet ne diyor bu konuya.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Suriyelilere vatandaşlık verilmesiyle ilgili referandum çağrısı yaptı. Yapılan anlaşma doğrultusunda Suriyelilerin Türkiye'de kaldığını hatırlatan CHP lideri, şöyle konuştu; “Ne diyorlardı? 'Emevi Camii'nde namaz kılacağız, üç saatte Suriye'ye girer, Şam'ı da alırız.' diyorlardı. Bırakın üç saatte Suriye'ye girmeyi, Süleyman Şah Türbesi'ni zor kaçırdılar. Bırakın Suriye'ye girmeyi, üç milyon Suriyeli Türkiye'ye geldi. Şu devlet yönetimine bakın, böyle bir şey olabilir mi? Bir baktık, birden bire bir açıklama 'Suriyelileri vatandaşlığa alacağız.' Niye alıyorsun? Hangi gerekçeyle alıyorsun vatandaşlığa? 6 milyon işsiz, 17 milyon fakirimiz var. Ben Suriyelilere karşı değilim, onlar da insan, bizim misafirimiz, kucakladık, soframızı paylaştık. Onların Türkiye'ye gelmelerine hiçbir zaman 'Niye geldiniz?' demedik. Savaştan, ölümden, açlıktan kaçıyorlar. Binlerce çocuk, Suriyeli öldü, kaçıyorlar ama kimse Türkiye'de kalmak istemiyor. Herkes 'Katar'a, Suudi Arabistan'a, Libya'ya gideceğim.' demiyor. Nereye gideceğim? 'Demokrasisi gelişmiş ülkelere, Avrupa'ya, Almanya'ya, Fransa'ya, Norveç'e, İsveç'e gideceğim, orada insan hakları var.' diyor. İllâ diyorsan ki 'Biz bunu yapacağız', sen düne kadar hep 'Milli irade, milli irade, milli irade' diyordun değil mi? O zaman gel kardeşim bir referandum yapalım, şu millete bir soralım var mısın? Hodri meydan.”
Suriyelilere vatandaşlık tartışmalarını değerlendiren HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, referandum yapılmasını önerdi.
Demirtaş, şunları söyledi; “En çok Suriyeliyi biz alırsak Suriye'ye müdahale etme hakkımız olur. Bu yüzden de kapıları açtılar. Savaş mağduru olanlara kapılar kapatmak ahlaksızlıktır. İkincisi bu mültecileri ucuz iş gücü olarak kullandılar. Üçüncüsü Türkiye'nin demografik yapısını değiştirmek istediler. Yine Avrupa kendi önlerinde diz çöksün diye şantaj malzemesi olarak kullanıyorlar. Cumhurbaşkanının yetkileri arasında birini vatandaş yapma hakkı yok. Çok güveniyorsan referanduma götür. Mültecilerin yararlandığı uluslararası hukuk var ama Türkiye'deki Suriyeliler bundan yararlanamıyor. Avrupa'dan gelenler mülteci sayılır ama doğudan gelenler mülteci sayılmıyor. Şu anda bu insanların hakları yok. Bu statünün tanınması, Türkiye'nin bu çekinceyi kaldırması lazım. Başvurmak isteyenler mülteci olarak kabul edilecek. Bunların insani koşullarda AFAD'a bağlı kamplarda değil, yerleşim alanlarında yaşaması lazım.
Haşa karpuz seçer gibi Suriyeli seçecek. 'Aralarında doktor, avukat var.' diyor sen onların diplomaları ile uğraşacağına önce kendi diplomanla uğraş.”
Demirtaş, çözümün vatandaşlık vermekte değil, Suriye'de çözümün geliştirilmesinde olduğunu söyledi.
Peki, önemli olan vatandaş ne diyor bu konuya?
Bu insanları vatandaşlığa alacaksın ve şehirlere yerleştireceksin. Komşusu yapacağın vatandaşın bu kişiler ile ilgili söz söyleme hakkı yok mu? Asıl önemli olan vatandaşın bu konuya nasıl baktığıdır.
Bu konuda sosyal anket platformu Poltio'nun Twitter, Facebook ve internet sitesi üzerinde yaptığı anket sonuçları, sosyal medya kullanıcılarının Suriyeli meselesine nasıl baktığını ortaya koydu.
Şu ana kadar 32 binin üzerinde kişinin katıldığı ankette, katılımcılara yöneltilen “Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık hakkı verilmeli mi?” sorusuna, yüzde 95 oranında ‘Hayır' cevabı verildi, ‘Evet' diyenler ise yüzde 5'te kaldı.
“Suriyelileri TOKİ'nin boş konutlarına yerleştirme fikri hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna “Adaletsiz buluyorum. Yerleştirilmemeli.” diyenlerin oranı yüzde 93,4 olarak kayda geçti. “Mantıklı buluyorum. Olabilir.” diyenlerin oranı yüzde 5,4’te kalırken, “Kararsızım” diyenler yüzde 1,3’de olarak belirlendi.
Şöyle son birkaç yıllık gelişmelere şöyle bir bakalım;
İsrail ile yaşanan ‘Mavi Marmara’ krizine yönelik tepkiler ve Erdoğan’ın Davos çıkışı Ak Partiye önemli oy kazandırdı. Bu durum Rusya ile yaşanan uçak krizinde de etkili oldu.
Peki ya sonuçları ne oldu?
‘Katil Devlet’ denilen İsrail ile yüksek ticari anlaşmalar yapıldı. ‘Özür dilemesi gereken onlar’ dedikleri Rusya’ya binbir rica ile özür mektubu gönderildi. Şimdi sırada kim var dersiniz?
Düşünüyorum da Suriye lideri Esad için ‘vatandaşlarını öldüren katil’ deniliyordu, acaba ne zaman karşılıklı masaya oturacaklar merak ediyorum doğrusu.
Anlaşılan tüm bunların arkasında oy hesabı yatıyor.
Ülkenin geleceği belkide birkaç puanlık oya feda ediliyor.