Ülke için belki sıkıntılı, ancak bölge için adeta zifiri karanlık yıllar…
Yani 1990’lı yıllar…
Neredeyse hergün bir veya daha fazla cinayete tanıklık ettiğimiz yıllar.
Sadece cinayet değil, kaçırılan, gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan insanlar…
1990-2011 yılları arasındaki toplam faili meçhul cinayet sayısı resmi rakamlara göre Bin 901.
Ancak gayri resmi rakamlar bu sayının çok üstünde.
Faili meçhul cinayetlerin en yoğun yaşandığı dönemler, 1992-1993-1994 yılları.
1990'da 11, 1991'de 31 olan faili meçhul cinayetler, 1992'dan itibaren tırmanışa geçiyor. 1992'de 362, 1993'te 467, 1994'te 423 faili meçhul cinayet gerçekleşiyor.
1995'ten (166) itibaren azalmaya başlayan faili meçhul cinayetler, 1997'de 65'e, 1998'de 45'e, 1999'da 52'ye düşüyor.
Bu sayılara bir o kadarda kayıp eklenince ortaya çıkan tablo kahrediyor.
Son yıllarda terk edilmiş topraklardan, asit ve su kuyularından bazılarının kemikleri çıkarıldı. ‘Faili meçhul cinayetler’in tarihi her ne kadar 12 Eylül’deki askeri darbe öncesine kadar gidiyorsa da, 1990’lar dönüm noktası oldu. Her yerden ölüm haberleri geliyordu.
Batman ve Diyarbakır başta olmak üzere, Mardin, Silvan, Kızıltepe gibi yerler cinayetlerle anılır oldu. Bu yıllarda PKK ile Hizbullah savaşı da başladı. PKK Hizbullah sempatizanlarını, Hizbullah da PKK sempatizanlarını hedef alıyor, öldürüyordu.
Öte yandan güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan bazı vatandaşlardan ya hiç haber alınamıyordu ya da cesetleri birkaç gün sonra ortaya çıkıyordu. Birçok kişi de gün ortasında evden çıkarken, işine giderken vuruluyordu.
Tam da bu yıllarda “JİTEM” diye bir yapılanmanın adı duyulmaya başladı. Gözaltına alınanların bindirildiği beyaz renkli, Toros model araçlar korku kaynağı haline geldi. JİTEM’le birlikte siyasi cinayetlerin sayısı daha da arttı.
Ecevit Kılıç’ın “JİTEM” adlı kitabında yer alan bilgilere göre, 1987’de Güneydoğu’daki mücadeleyi tek elden yönetmek için Asayiş Kolordu Komutanlığı kuruldu. Karargâhın merkezi Diyarbakır’dı. Başına Korgeneral rütbesiyle Hulusi Sayın atandı. Sayın, 1983’te Binbaşı Arif Doğan’ın önerisi üzerine Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı’na bağlı olarak Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nı kuran isimdi. Grup Komutanlıkları 1987’den itibaren Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele (JİTEM) olarak adlandırılmaya başladı. Merkezi, JİTEM Gruplar Komutanlığı adıyla Ankara’daydı. Birçok cinayetle anılan Diyarbakır’daki merkez, Saraykapı’daydı.
Sırasıyla 1995, 1998 ve 2006 yıllarında hazırlanan ve JİTEM’in varlığını ve mensuplarının diğer istihbarat birimleri tarafından da kullanıldığını ifade eden ve yetkilileri göreve çağıran TBMM raporları mevcuttur. Ancak tüm fonksiyonları ve bileşenleri ile işleyen bir parlamenter demokraside olması gerektiği gibi bu komisyonlara belli belgelere erişim ve belli kişileri gerekirse zorla getirterek tanık olarak dinleme yetkisi verilmediği için, bu raporlar yapılanmanın boyutunu tamamen deşifre edememiş; ancak görünen kısmı bile yasama organı tarafından devlet kurumlarına ciddi uyarıların yapılmasına yeterli olmuştur. Yasama organının bir kısmının oluşturduğu bu komisyonların çağrılarını ne yargı ne de yürütme erkleri dikkate almıştır.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yerlikaya 1997 yılında, JİTEM bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda gizli bir oturumla görüşüldüğünü, görüşmeye sadece askeri yetkililerin ve milletvekillerinin katıldığını, görüşülen dosyada harcamaların nereye yapılacağına dair bir bilgi olmadığını ve sadece rakamların görüşüldüğünü, görüşmeye katılan milletvekillerine görüşmeyi ve rakamları kamuoyuna sızdırmamaları için namus ve şerefleri üzerine yemin ettirildiğini ve bu görüşmeye Hazine ve Maliye yetkililerinin dahi alınmadığını basına açıklamıştır. Yeniden Özgür Gündem Gazetesi’nde itirafçı Abdülkadir Aygan’ın JİTEM adının yer aldığı maaş bordroları yayınlanmış, Ergenekon hükümlüsü Emekli Albay ve JİTEM’in kurucusu olduğunu iddia eden Arif Doğan’ın ikametgahında yapılan aramalarda JİTEM’in personel ödemeleri ve masraf listeleri ile ilgili pek çok belge ele geçirilmiş, itirafçı Adil Timurtaş da Ergenekon davasının bir duruşmasında verdiği ifadede maaşının JİTEM tarafından karşılandığını ve görev yaptığı dönemde Jandarma Lojmanlarında yaşadığını belirtmiştir.
Peki bugün gelinen noktada neredeyiz?
Bunca faili meçhul cinayet ve kayıpların akıbetine yönelik elde ne var?
Binlerce kişinin ölümünden sorumlu kişiler yargılanabildi mi?
Hepsinin ortak tek bir cevabı var… Koca bir HİÇ…
Her hafta kayıp yakınları meydanlara iniyor ve yakınlarının akıbetini soruyor. Bıkmadan usanmadan her Cumartesi günü basın açıklaması yapıyorlar, ellerinde yitirdiklerinin son donmuş görüntüleriyle.
Failler bulunsun diyarlar, yargılansın istiyorlar.
Ama neredeyse tüm davalarda zaman aşımı oldu. Ve tüm sanıklar bir perdenin arkasına gizlendi. Zamanaşımı perdesi…