Cezaevleri suçlular için bir ıslah evi, topluma kazandırılma yeri olarak bilinir. Günümüzde ise cezaevlerinde yaşananlar bu yerlerin bu özelliklerinden uzaklaştığını gösteriyor.
Siyasi suçtan dolayı çocukları Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde bulunan aileler, baskıların solduğunu belirtiyorlar.
Burada Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını isteyen kadın tutsakların açlık grevine başladığını belirten tutuklu yakınları, cezaevi yönetiminin baskı kurduğunu belirten Batman’daki yakınları, bu soruna çözüm bulunmasını istediler.
Siyasi tutsaklar, ailelerle yapılan görüşmelerde gardiyanlar tarafından hakaret ve tehditlere maruz kaldıklarını ve baskıların her geçen gün arttığını bildirdi.
Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalan siyasi tutsaklar, gardiyanların kendilerine “Türk milleti önünde eğileceksiniz” gibi söylemlerle bulunduklarını ve cezaevlerindeki açlık grevlerinin kırılmak istendiğini iletti. Gece yarıları kapıların sert bir şekilde çalınarak keyfi aramaların yapıldığını belirten tutsaklar, koğuşlardaki çiçeklerin bile toplatıldığını kaydetti. Özellikle gardiyanlar tarafından “Alçaklar, Türk milleti önünde boyun eğeceksiniz! Katiller” gibi faşizan söylemlerle tehdit edildiklerini belirten kadın tutuklular, bu uygulamaların giderek arttığını belirtiyorlar.
Tutsakların aileleri, var olan uygulamalardan kaygı duyduklarını ve bu baskılardan derhal vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti.
Bu iddialar sözkonusu bu cezaevine yönelik değil sadece.
Bölgedeki ve Batman M Tipi Cezaevi ile ilgili de zaman zaman iddialar yansıyor kamuoyuna.
Son olarak İHD Diyarbakır şubesince Batman’ın da aralarında bulunduğu bölgedeki bazı illerin cezaevlerinde incelemeler yapıldı.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini tespit etmek ve raporlamak için Batman, Elazığ, Siirt, Erzurum, Malatya, Elbistan ve Siverek gibi birçok cezaevini ziyaret eden ve tutsaklarla birebir görüşen İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyon Üyesi Av. Muhterem Süren, cezaevlerindeki baskının her geçen gün şiddetlenerek arttığını anlattı. 6 Mart'ta, Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde 6 tutsağın firar etmesinin ardından cezaevlerinde farklı uygulamaların devreye konulduğuna dikkat çeken Süren, birçok cezaevinde yine koğuşların gece yarıları köpekler eşliğinde basıldığını ve tutsakların eşyaları dahi kendilerine verilmeden binlerce kilometre uzaklıktaki cezaevlerine sürgün edildiğini söyledi.
Sürgün esnasında tutsakların hem bulundukları ve nakledildikleri cezaevlerinde, hem de yolculuk esnasında kaba dayağa maruz kaldıklarını da aktaran Süren, yine sürgüne gönderilenlerin gittikleri cezaevinde ‘çıplak arama’ dayatması ile karşılaşıp, buna karşı çıkanların ise işkenceye tabi tutulduklarını ifade etti.
Süren, tutsakların bulundukları cezaevi idaresi tarafından yapılan baskı ve işkenceye sessiz kalmadıkları için sürgüne gönderildiklerini kaydetti.
Gerek ulusal, gerekse de uluslararası mevzuatta tutsağın ailesine en yakın hapishanede bulunması gerektiği yönünde hükümlerin bulunduğunu hatırlatan Süren, buna rağmen cezaevi idarelerinin bu hükümleri yok sayarak hem tutsağı hem de ailesini cezalandırdığını ifade etti.
Süren, cezaevlerindeki en büyük problemlerden birinin de hasta tutsakların durumu olduğunun altını çizdi. Kendilerinin tespit ettikleri rakamlara göre, cezaevlerinde 300'ü ağır olmak üzere 700'den fazla hasta tutsak var. Süren, ağır hasta tutsak kategorisindeki tutsakların kanunun 16. maddesine istinaden infazlarının geri bırakılması gerektiğini, ancak mevzuatın önündeki engellerden dolayı tutsakların serbest bırakılmadığını ifade etti.
Yine tutsaklara verilen disiplin cezalarının had safhaya ulaştığını belirten Süren, şunları kaydetti; “Disiplin cezaları ile tutsakların işkenceye, kötü muameleye, baskıya sessiz kalmalarını istiyorlar. Bu uygulamalara en ufak sesini çıkaran bir tutsak, disiplin cezalarıyla cezalandırılmakta, hücrelere gönderilmekte, görüş yasağı getirilmekte ve diğer tutsaklarla iletişimi kesilmektedir.”
Son süreçle birlikte bütün cezaevlerindeki tutsaklara tecrit uygulandığına vurgu yapan Süren, bunun en ağır örneği olarak da 1999 yılından beridir İmralı Adası'nda tutulan Abdullah Öcalan'ı gösterdi.
Cezaevlerinde yaşanan bu tür hak ihlalleri nedeniyle yüzlerce tutsak yakınının kendilerine başvurduğunu aktaran Süren, “Her gün derneğimize başvurular oluyor. En son olarak Osmaniye, Bandırma, Trabzon, Kandıra ve Rize gibi cezaevlerine sürgün edilen tutsaklara işkence yapılmıştı. Buna ilişkin aileler bize başvurdu. Bizde bu başvurulara karşı harekete geçerek yetkililer hakkında Adalet Bakanlığı'na ve ilgili illerin Cumhuriyet Başsavcılıkları'na suç duyurusunda bulunduk” dedi.
Batman M Tipi cezaevi ile ilgili de sık sık iddialar gündeme geliyor. Hatta bir süre önce İHD ve Başsavcılık arasında cezaevindeki kötü muamele ile ilgili bir polemik bile yaşandı bu konuda.
İşlediği suçtan dolayı cezasını çeken bir mahkuma cezaevinde ikinci bir ceza vermek insan hakları ihlalidir. Umarım bu tür hak ihlalleri artık son bulur.