Bu iki kurum yan yana geldiğinde birçok kişi “Ne alaka” diyebilir.
Ancak ikisinin geçmişte öyle bir birlikteliği oldu ki, birçok ailenin acısında bu iki kurum var.
1990’lı karınlık yıllarda işlenen birçok cinayetin altından JİTEM çıkıyor.
JİTEM, silahlı kuvvetler içinde ‘Terörle Mücadele’ adı altında kuruldu. Ancak bu işlevinin aksine yasadığı olaylar ve işlediği cinayetlerle adından söz ettirdi.
Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi olan BOTAŞ ise bölgede 3 ayrı yerde istasyonları olan bir kuruluş.
Bu istasyonlardan biri de Batman’da bulunuyor.
Peki bu kurumun JİTEM ile ilgisi ne?
BOTAŞ içinden bir tanık anlatıyor, İlişkinin boyutlarını; “Türkiye'nin en büyük kitlerinden biri, çok stratejik bir kurum, uluslararası işler yürüten devasa bir şirket. Benim anlatacağım ise küçük bir Bermuda şeytan üçgeni. Yani; Diyarbakır, Batman, Silopi pompa istasyonları ve petrol boru hatları. Yaklaşık olarak 600 km Silopi’den başlayıp Ceyhan’da sona eren yerin 2,5 metre altında ve 1,5 metre çapında borular, kesintisiz dağ taş dere tepe nehir demeden devam eden, üzerinden sadece bilenlerin bildiği güzergahı olan, yer yer gerek çürüme, gerek sabotaj, gerekse hırsızlık amacı ile üzeri iş makineleri ile açılan, işi bitince de kapatılan borular. Birde bunların pompa istasyonları. Bunlar nereye gerekirse oraya kurulmuş. 2-3 kilometrekarelik etrafı jandarma, içi ise kendi güvenlik görevlilerince korunan son derece modern her türlü konforun sağlandığı yerler onlara PS adı verilir.
Örnek olarak Silopi’deki istasyon PS 3, İdil’deki PS 3/A, Midyat’taki ise PS 4 olarak anılır. Bunlardan en fazla ses getireni PS 3 Silopi’deki istasyondur. Silopi’deki 90’lı yıllarda bölgedeki en modern tesis idi. gelen mülki amirler genelde burada ağırlanır yer içer gecenin istediği saatinde gider gelir. Özellikle JİTEM'e bağlı olanlar ve nereye bağlı olduğu belli olmayanlar. Sıkıysa BOTAŞ personeli onlara bir şey soracak veya arabalarının camından içeriye bakacak. Bir gün sakallı, bir gün kravatlı, bir gün PKK’li kamuflaj elbiseli. Her gün değişik bir plaka ve araçla. Zaten araç giriş çıkışları da yazılmazdı.
Evet, boru hattı demiştik ve atlamıştık. Boru hattının üzeri herhangi bir sebeple açıldığında doğal mezarlık oluyordu. İnfaz edilmiş kişi oraya atılır, zaten kazılmış toprak üzerine atıldı mı kısa zaman içinde iş makineleri üzerini kapatacak ve bir daha burası ne zaman açılacak kim bilir. Yerini de ancak oraya atan kişi tahmin edebilir. Asit kuyuları petrole katılan çeşitli kimyasal maddeler her şey jandarmanın kontrolünde. İstasyonların müdürleri kesinlikle askerin işine karışamaz. Asker BOTAŞ'ın her tarafına girip çıkabilecek durumda, bunu her asker için söylemiyorum. Çünkü genelde seçilenler vardı. Aralarında çok çok iyi olarak yerel dille konuşan, çevreyi iyi bilen, işçilerin nöbetlerini gerekirse değiştiren, çünkü o gün orda bazılarının görmesini istemeyeceği işler yapılacaktı. Bu BOTAŞ'ın Bermuda şeytan üçgeni içinde olan istasyonlarında genel olarak buradaki personelde iyi seçilir, iş yapacak adamlar kendilerine yakın adamlar. Şimdi tepeden bir şeyler yazmaya başlayalım. Bunlar teker teker araştırılabilir ve gerçek ortaya çıkabilir. Diyebilirsiniz ki kimliğini açık olarak niye yazmıyorsun. Alış veriş için geldiğim Batman'da gözümün önünde Mardin milletvekili Batman'ın en karabalık yerinde öldürüldü. Birkaç arkadaşı da ağır yaralandı.”
İlginç bir de bilgi vereyim.
Doğrusu bu yazı için araştırma yaparken dönemin BOTAŞ yöneticilerini merat ettim. Ve karşıma çıkan isim ilginç geldi doğrusu.
Bu isim şimdi MHP Genel başkan Yardımcısı olan Oktay Vural. Vurul, 1988’de BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı idi. Ardından 1990-92 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. Bu dönem karanlık bir zaman ve yüzlerce ülkücü militanı BOTAŞ’a yerleştirdi. Birçoğu Siirtli Tillo’lu. Arından dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e baş danışman oldu.
JİTEM, başlangıçta, Mardin, Silopi, Batman'da faaliyet alanı olarak belirlenmiş ve toplam 2 grup, 11 tim bu kuruluş içerisinde faaliyetlerini göstermişti.
Yıllar sonra bu yapılanmanın infaz ettiği birçok kişinin kemikleri BOTAŞ istasyonlarında bulunan asit kuyularından çıkarıldı.
Tanığın ifadelerine göre bu cesetlerin bir bölümü boru hattının geçtiği yerlere gömülmüş. Ancak gömen kişi bilebilir bu yerleri. Yada 600 kilometrelik boru hattı çevresinin tümden kazılması gerekecek.
İşte JİTEM ve BOTAŞ’ın böyle ilginç bir birlikteliği olmuş.
Bugün o asit kuyularından kemikleri çıkarılan kişilerin yakınları kendini şanslı hissediyor. En azından yakınlarının ziyaret edebilecekleri bir mezarları var. Peki ya bulunamayan binlerce kişi…
Tüm bu cinayetler ancak JİTEM çözülürse ortaya çıkacaktır.
Bu da uzun zaman alacağa benziyor.