Kürt sorunu aslında 200 yıldan fazladır yıldır bu toprakların birinci sorunudur.
Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanı (1806-1808, Süleymaniye), Babanzade Ahmet Paşa İsyanı (1812, Süleymaniye), Zaza Aşiretleri İsyanı (1818-1820, Dersim), Revaduz Yezidi İsyanı (1830-1833, Hakkari ve çevresi), Mir Muhammet İsyanı (1832-1833, Soran)
Kör Mehmet Paşa İsyanı (1830-1833, Erbil, Musul, Şirvan), Garzan İsyanı (1839, Diyarbakır)
Bedirhan Bey İsyanı (1843-1847, Hakkari ve çevresi), Yezdan İzzettin Şer İsyanı (1855, Bitlis), Bedirhan Osman Paşa İsyanı (1877-1878, Cizre ve Midyat), Şeyh Ubeydullah İsyanı (1880, Hakkari, Şemdinli), Emin Ali Bedirhan İsyanı (1889, Erzincan), Bedirhani Halil ve Ali Remo İsyanı (1912, Mardin) ve Molla Selim ve Şeyh Şehabettin İsyanı (1913-1914, Bitlis)
Bu 14 isyan sadece Osmanlı dönemindeki isyanlar.
Yakın tarihtekileri saymıyorum.
PKK’nin ortaya çıkması son Kürt isyanı olarak ta adlandırılıyor. İşte tam da bundan sonra Türkiye’de bir sorunun olduğundan bahsedildi.
Taki Başbakan olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da, Kürt sorunu vardır. Bu sorun benim de sorunumdur” söylemine kadar.
Yıllarca bu ülkede bırakın Kürt sorununu kabul etmeyi, Kürt varlığı bile kabul edilmedi.
Daha düne kadar Kürtlerin ‘Kart, Kurt’ zırvalarından geldiği söylendi.
Ne zaman ki binlerce insan ölmeye başladı, hem ‘Kürt realitesi’ kabul edildi. Hem de sorunun farkına varıldı.
30 yıllık savaşta 50 Bin insan öldü.
Savaşa harcanan büyük serveti saymıyorum bile.
Tüm bunlar yetmedi anlaşılan.
Şimdi yine insanlar ölüyor, analar ağlıyor.
Peki, tüm bunlar ne için?
Hasan Cemal’in güzel bir yazısı var. Bu soruya da sanırım en iyi cevap olacak bir bölümünü paylaşmak istiyorum;
“Çözüm sürecine inanan Kürtler önce aldatıldıklarını düşünmeye başladı; sonra Roboski’ye gitmeyen, ‘Kobanê düştü düşecek’, ‘Kürt sorunu yok’ diyebilen bir Erdoğan gördüler
Sonra iniş başladı.
Kürtlerde aldatılmışlık duygusu uyandı.
Erdoğan bizi oyalıyor, Erdoğan samimi değil, zamana oynuyor yargıları şekillenmeye başladı.
Erdoğan’ın bir şey yapacağı yok, onun bütün derdi seçim sandığı, diyen Kürtler gitgide çoğaldı.
Bu süreçte HDP de oyununu iyi oynadı, siyaset alanını genişletti.
‘Çözüm süreci’nde İmralı ve Kandil’in devlet tarafından muhatap alınması, HDP’ye de yaradı.
Daha önce oyunu AKP’ye vermiş Kürtler, yüzlerini HDP’ye de dönmeye başladılar.
HDP’ye dönük ilginin eskisi gibi tehlikeli olmadığını, ‘bizim parti’ye de oy atılabileceğini düşünmeye yöneldiler.
Sonra Roboski geldi.
Kalkıp Roboski’ye gitmeyen, askerle elbirliği içinde katliamın üstünü örten bir Tayyip Erdoğan gördüler.
Sonra Kobanê geldi.
“Kobanê düştü düşecek!” diyecek kadar Kürtlerin acılarına duyarsızlaşan bir Tayyip Erdoğan gördüler.
Sonra Kürt sorunu yok diyen...
Taraf yok diyen...
Masa yok diyen...
İzleme heyeti yok diyen...
Bir Tayyip Erdoğan gördüler siyaset sahnesinde...
Ve terk ettiler Erdoğan’ın partisini...
7 Haziran darbesi böyle geldi.
Erdoğan’ın başkan babalık hayalleri böyle söndü.
AKP’nin Diyarbakır oyları 2011 seçimlerinde yüzde 35’ti.
7 Haziran’da yüzde 14’e düştü.
HDP’nin Diyarbakır oyları 2014 yerel seçimlerinde yüzde 54,5’tu.
Bir yıl içinde 7 Haziran’da yüzde 79’a çıktı.
Bir başka deyişle:
Erdoğan’ı seçim sandığında asıl yıkan Kürtler oldu!
Bu ülkede kabul etseniz de etmeseniz de en önemli sorun Kürt sorunudur. Bu ülkede bir sorun var, ancak ne yazık ki önce “Kürt sorunu var” ardından “Yok” diyen bir Cumhurbaşkanı da var.
İnkar politikaları bu güne kadar binlerce kişinin ölümünün tek sebebi değimli? Şimdi de inkar ederek binlerce kişinin ölümüne sebep olacaklar.