Şöyle biraz sizleri FM bandından yayın yapan radyoların kurulduğu ilk yıllara götürmek istiyorum.
Özel Radyoların kurulmasına izin verildikten sonra yayın için Batman’dan ilk başvuru 92.2 frekansından yayın yapan Batman FM radyosu oldu. Bu radyo aynı zamanda Türkiye genelinde başvuru yapılan ilk 10 radyo arasında yer alıyor.
Sıkıntıların yaşandığı 1990’lı yılların başlarında yaygınlaşan radyolara ilgi büyüktü.
Bu radyoda 13 yıl boyunca Genel Yayın Yönetmenliğinin yanısıra çeşitli programlar da yaptım. O dönem 13 yıl aralıksız olarak yaptığım ‘İpek yolu’ adlı şiir programı büyük beğeni topladı. Hergün yüzlerce kişi mektupla şiirlerini gönderiyor, binlerce kişi bu programdan etkilenerek şiir yazmaya başlıyordu.
1994 yılının bir bahar ayında radyolarda ilk kez Kürtçe şarkı yayınlamaya karar verdik. Çünkü dinleyicilerimiz haklı olarak kendi yerel radyolarında anadillerinde şarkılar dinlemek istiyordu.
Bunun için Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü ile bu konu ile ilgili görüştüm.
Kürtçe şarkı çalmamda herhangi bir yasağın olup olmadığını sordum.
İsmini şimdi hatırlamadığım o genç komiser, aynen şu sözleri sarfetmişti; “Elimizde yayınlamak veya yayınlamamak ile ilgili bir belge yok. Takdir sizin. Ancak hangi şarkıları yayınlayıp yayınlanamayacağını siz daha iyi bilirsiniz.”
Tabiki amacımız siyasi içerikli şarkılar yayınlamak değildi.
Kürt kültürünün bir parçası olan Dengbej şarkıları ve diğer Kürtçe şarkılar yayınlamaya başladık.
Bu kısa sürede önce bölgeye, ardından batı illerindeki diğer radyolara yayıldı ve Kürtçe şarkılar yayınlanmaya başlandı.
Bu bir milattı ve bunu yaptığım için mutluluğumu tarif edemezdim.
Bir süre sonra Diyarbakır’daki birçok STK temsilcisi büyük bir kalabalıkla birlikte, ilk Kürtçe şarkıyı çaldığımız için tebrik ziyaretine gelmişlerdi.
O dönemler kentte yayın yapan radyolardan biri bir hata yaptığında Vali’nin emriyle bir polis memuru görevlendirilir ve sözlü uyarıyla tüm radyoların yayını sık sık durdurulurdu.
Bu durum 1994 yılında Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kurulana kadar devam etti.
Artık denetim tamamen bu kurumun elindeydi.
Birçok sıkıntıların ardından 2001 yılının Şubat ayında çaldığımız bir Kürtçe şarkıdan dolayı ceza aldık.
Sanatçı Bedil’in ‘Birindarım’ (yaralıyım) adlı şarkısının nakarat bölümündeki sözlerden dolayı üç ay kapatma cezası aldık.
Sözkonusu bu sanatçının ‘Sale’ adlı albümü dönemin Kültür Bakanlığından verilen izin ve bandrol ile çıkarılmıştı.
Bu albüm bakanlığa ait bir komisyon tarafından dinleniyor, sözleri Türkçeye çevrilerek inceleniyor ve bir sakınca yoksa çoğaltılmasına izin veriliyordu.
Nitekim bu albümde de bir bakınca görülmemiş olacak ki yayınlanmasına izin verilmiş.
Sonradan emniyetin yaptığı ‘Bandrol’ incelemesinde de bu doğrulandı.
İşte bu albümde yayınlanan bu şarkıdan dolayı 90 gün kapatma cezası aldık.
Şaka gibi geliyor değil mi?
Bizden sonra da bu cezalar devam etti.
Şimdi gelinen noktaya bakıyorum 2001 yılındaki anlayış hala devam ediyor. Üstelik te katlanarak. Şimdilerde hükümete muhalif tüm basın kuruluşları bu uygulamaların hedefinde.
Öylesine ağır para cezaları veriliyor ki, muhalif tüm basının kapatılması koşulları yaratılıyor adeta.
RTÜK, PKK tarafından alıkonulan ve ailelerinin talebi üzerine durumlarının iyi olduğunu göstermek için 31 Aralık 2015 tarihinde yayınlanan askerlerin görüntülerini gerekçe göstererek, İMC TV'ye ‘Örgütü güçlü ve haklı gösterdiği’ gerekçesiyle ceza verdi.
RTÜK ayrıca Özgür Gün TV'ye de akademisyen Zafer Bölük'ün bölgede yaşananlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, yerel muhabirlerin Cizre Kaymakamlığı bahçesinde işkence yapıldığı yönündeki açıklamalarında, ‘Devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı yayın yaptığı’, gerekçesiyle iki ayrı ceza verdi.
Ayrıca RTÜK Jiyan TV'ye de örgüt üyelerinin cenaze törenlerinde açılan bayrak ve posterlerin flulaştırılmadan verilmesini gerekçe göstererek, ceza verdi. Oysa sadece Newroz kutlamalarında alanı dolduran onbinlerce kişinin taşıdığı Abdullah Öcalan'ın posterleri, PKK flamalarının görüntüleri neredeyse bütün TV kanallarında canlı olarak yayınlanmıştı. O dönem bunu sorun yapmayan RTÜK, yeni döneme göre tutum belirlerken, özellikle Kürtçe yayın yapan televizyonlara yönelik bunu ceza gerekçesi yapması dikkat çekiyor.
Aradan on yıllar da geçse bazı şeyler değişmiyor. İfade özgürlüğünün ayaklar altına alındığı kararlar ne yazık ki hala uygulanıyor. Yasaklar ve cezalar bu ülkeyi ne kadar ileriye götürebilir ki?